Döviz rezervleri üzerinden amaç spekülasyon mu? Ekonomist Kerem Alkin A Haber’de yorumladı
Türkiye ekonomik saldırılara pandemi koşullarında tarihi bir mücadele veriyor. Ancak bu şartlarda yine bir kısım kriz tellalı Türkiye ekonomisi ile ilgili yanlış verilerle kara propaganda yapıyor. Kriz tellalları neden rezerv çarpıtması yapıyor? İhracat rakamlarını kimler çarpıtıyor? Akıllarda oluşan tüm sorulara Sabah yazarı ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin A Haber canlı yayınında cevap verdi.
Sabah yazarı ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin'in açıklamalarından satır başları:
"Geçen Cuma yazımız yayınlandıktan sonra sosyal medya çok büyük bir dönüş aldı. Ekonomi çevrelerinden başlayarak vatandaşımızın özellikle 2020 yılında ekonomide neler olup bittiğini detaylı şekilde öğrenmeyle ilgili olarak verilere dayalı bilgilere ihtiyaç duyduğunu anladık.
Gerçek verilere dayalı olarak konunun anlatılmasının ne kadar doyurucu olduğu ne kadar ilgi çektiği böylece ortaya çıktı. Hafta sonu bir grup tantanacı ekonomistin adeta çırpınarak panik halinde argümanlarını devam ettirmeye çalıştıklarını ve tuhaf ifadelerde bulunduğunu görünce ben bu konuda yazmaya devam ettim.
Ürkütücü şekilde tantanacı ekonomistlerin Türkiye ekonomisi ile ilgili yorumlarının en rahatsız edici yönü yüzyıldan veri en ağır kriz ve belirsizliklere sebep olan koronavirüsten hiç bahsetmeden bunun Türkiye ekonomisi üzerinde, küresel ticaret üzerinde etkileri üzerinde hiçbir şekilde bahsetmiyorlar.
Tüm konuları bunlar olmadan analiz etmeleri sanki koronavirüsten dolayı hiç bir şey yaşanmıyormuş gibi ekonomi tercihlerinde yanlış tercihler yapılmış gibi bir takım yakıştırmalarla yorum yapmaları tuhaf bir durum.
Bugünkü yazımda Küresel Belirsizlik Endeksi'nin 1959 yılından beri yayınladıkları grafiği koydum. Bu grafik çok net bir şekilde nerdeyse 2. Dünya Savaşı'ndan beri Brexit ve 2008 krizinden 3 kat daha büyük bir küresel belirsizliğe sebep olan bir koronavirüs gerçeğini gösterdi.
Dolayısıyla bu tantanacı ekonomistler dürüst olsalar böyle bir küresel pandeminin bu krizi gerçeğine dayalı olarak daha makul yorumlarda bulunabilirler.
Bu dönem içerisinde Türkiye ekonomisi büyük bir mücadele ortaya koyarken reel sektörü ve ihracatçıyı ayakta tutmak için en yoğun şekilde sürdürürken üretim ve istihdamı sürdürmeye çalışırken verilen düşük faizli kredilerin cari açığın sebebi olduklarını iddia etmeleri çok ürkütücü.
Bu dönemde küresel ticaret durma noktasına gelmemiş gibi sonradan önemli rekorlar kırmaya başlasa da ihracatımız bazı hacimsel daralmalar yaşayarak bir önceki yıla göre 12 milyar dolar mal ihracatı daralmasıyla geçirmemiş gibi turizm sanki etkilenmemiş gibi hizmet ihracatı kaybı yaşamamış gibi hareket ediyorlar. Kalkıyorlar bunu düşük faizli krediler verildi diyerek cari açık artmış diye konuşuyorlar. Bu çok acımasız ve utanç verici bir yaklaşım şekli."