Son dakika: Bakan Elvan'dan ekonomide seferberlik mesajı
Son dakika haberleri... Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan Türkiye'nin ekonomideki atılımlarını değerlendirdi. Bakan Elvan, "Türkiye'yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık." açıklamasında bulundu.
- Ekonomi
- Giriş Tarihi: 08.12.2020 | 09:36
- Güncelleme Tarihi: 08.12.2020 | 10:26
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, "Türkiye'yi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık." açıklamasında bulundu.
"İÇ VE DIŞ YATIRIMCILAR İÇİN..."
Bakan Elvan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
"İç ve dış yatırımcılar için kredibiliteyi en üst seviyelere çekecek politikalar uygulayacağız, kimsenin aklında soru işareti kalmayacak."
"TÜRKİYE SERMAYE AKIŞINDAN EN ÇOK FAYDALANANLAR ARASINDA"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da Türkiye'nin sermaye gelişimini değerlendirdi.
Bakan Varank yaptığı açıklamada, "Türkiye, son dönemde, gelişen piyasalara yönelen sermaye akışından en fazla faydalanan ülkelerden biri oldu." dedi.
Bakan Varank, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından Uluslararası Yatırım Zirvesi kapsamında düzenlenen panele katıldı.
AK Parti hükümetleriyle sağlanan makroekonomik istikrar, artan öngörülebilirlik, azalan risk ve belirsizliklerin Türkiye'de bir güven ortamı tesis ettiğini belirten Varank, küresel ve yerli yatırımların önemli ölçüde arttığını söyledi. Varank, "2002 yılı öncesinde çok düşük miktarlarda gerçekleşen doğrudan yatırım girişleri, son 18 senenin toplamında 222,5 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde yıllık bazda 22 milyar dolarlara ulaşan doğrudan yatırım girişleri oldu." diye konuştu.
"BU ADIMLAR TÜRKİYE'YE GÜVENİN ARTMASINI SAĞLAYACAK"
Son yıllardaki performansın istenilen seviyede olmadığına işaret eden Varank, şu ifadeleri kullandı:
"Pandeminin etkisiyle doğrudan yatırımların bu sene tüm dünyada yüzde 40 civarında daralabileceği tahmin ediliyor. Bu düşüş salgının seyrine göre 2021'de de devam edebilir. Aşı ve ilaç çalışmalarındaki gelişmeler, bu görünümü iyileştirme potansiyeline sahip ancak aslında küresel yatırımlar cephesinde ertelenmiş bir talep söz konusu. Küresel markalar bir taraftan üretim merkezlerini çeşitlendirmenin hesaplarını yaparken, diğer taraftan rekabet güçlerini artıracak ve uyum içinde çalışacakları yeni ortaklar arıyorlar. Olayı bu bakış açısıyla ele aldığımızda, önümüzde çok büyük bir fırsatın olduğunu görüyoruz."
Ekonomi yönetiminde yeni bir döneme geçildiğini anımsatan Varank, Hazine ve Maliye, Ticaret ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarının tüm güçlerini birleştirdiğini dile getirdi.
Varank, bu süreçte izlenen stratejiyi anlatarak, "Serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, şeffaf ve öngörülebilir politikalarla makroekonomik istikrarı odağımıza aldık. Tüm tarafları dinleyerek hazırladığımız ekonomi ve hukuk alanındaki kapsamlı yapısal reformları zaman kaybetmeksizin hayata geçireceğiz. Bu adımlar, Türkiye'ye olan güvenin hızlanarak artmasına katkı sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
"STRATEJİMİZDE SON AŞAMAYA GELDİK"
Son dönemde sermaye akışındaki yönelime dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:
"Türkiye son dönemde gelişen piyasalara yönelen sermaye akışından en fazla faydalanan ülkelerden biri oldu. Uluslararası portföy akımlarını incelediğimizde, hem hisse senedi hem de tahviller kanalıyla ülkemize girişlerin güçlü bir şekilde yeniden başladığını görüyoruz. Bu gerçekten önemli ve müspet bir gelişme. Benzer bir durumu, doğrudan yabancı yatırımlarda da görmemiz için hiçbir engel bulunmuyor. Önümüzdeki fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Buradan hareketle, daha katma değerli yatırımları ülkemize kazandırmak için Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile iş birliği içinde ülkemizin ilk Uluslararası Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi'ni hazırlamaya başladık. Bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşımla stratejiyi hazırlarken, küresel pazardaki eğilimleri, sahip olduğumuz avantajları ve ihtiyacımız olan 'nitelikli' yatırımları detaylı analiz ettik. Son aşamaya gelmiş durumdayız. Çalışmalarımızı aralık sonunda tamamlayıp, 2021'in başında Uluslararası Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejimizi kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz."
Varank, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için üretim yapısında yüksek yurt içi katma değere odaklanan yapısal bir dönüşüm gerektiğine işaret ederek, bu dönüşümü gerçekleştirmek üzere uygulanmaya başlanan kapsamlı politikalara ilişkin bilgi verdi.
Sanayinin teknolojik ve dijital dönüşüm kabiliyetlerini hızlandırıp, girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Varank, şöyle konuştu:
"Elbette bunu yaparken küresel iş birliklerinin sunduğu imkanlardan azami derecede faydalanmak istiyoruz ve faydalanacağız. Ülkemize yatırım yapan herkese, yerli veya yabancı ayırt etmeksizin eşit davranıyoruz, aynı imkanları sunuyoruz. Sanayi ve teknoloji politikalarımızın odağında bulunan inovasyon, dijital dönüşüm, girişimcilik, beşeri sermaye ve altyapı bileşenlerinin her birine yönelik eylemlerimizi hayata geçirmeye başladık. Küresel şirketler, bu başlıkların her birinde hızlandırıcı rol üstlenebilir."
"YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİ TÜRKİYE'DEN ÇIKARABİLİRİZ"
Varank, doğrudan yabancı yatırımların rekabet gücü kazanma, istihdam oluşturma ve Ar-Ge ekosistemini besleme yönleriyle kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Ülkemizde bulunan ya da yeni yatırım yapmayı planlayan global şirketlerden öncelikli beklentimiz, çok güçlü olan tedarikçilerimizden en iyi şekilde faydalanmaları. Global şirketlerin, erken dönem girişimcilere sipariş vermesi ve onları teknoloji tedarikçisi olarak kullanması, aslında her iki taraf açısından da büyük avantajlar getiriyor." dedi.
Girişimcilik ekosistemindeki temel sorunlardan birinin finansa erişim olduğuna işaret eden Varank, bunun önüne geçebilmek için girişim sermeyesi fonları kurmaya başladıklarını hatırlattı.
Varank, küresel şirketlerin bu fonlara yatırım yapıp, start-up'ların ve scale-up'ların rekabet gücü kazanmasına katkı sağlayabileceğini ifade etti.
Sanayinin dijital dönüşümünü ve yalın üretimi teşvik etmek üzere, model fabrikalar açtıklarını ve çeşitli teşvik mekanizmalarıyla KOBİ'leri desteklediklerini aktaran Varank, "Bu noktada global firmalardan beklentimiz, ana merkezlerinde sahip oldukları teknolojik yetkinlikleri, Ar-Ge ve inovasyon kabiliyetlerini ülkemize taşımaları." diye konuştu.
Varank, Türkiye sanayisinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında, zor zamanlarda nasıl inovatif çözümler üretebileceğini ispatladığına dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu çözümlerin, uluslararası iş birlikleriyle çok daha başka bir seviyeye ulaşacağını düşünüyorum. Dünyanın konuştuğu teknolojileri, yenilikçi ürünleri Türkiye'den çıkarabiliriz. Önümüzde mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsat penceresi var."
"KÜRESEL TEKNOLOJİ DEVLERİYLE İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRİYORUZ"
Türkiye'nin teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna gelme hedefine işaret eden Varank, yüksek teknolojiye sahip global firmaların, Türkiye ekosisteminde yer almasının tedarikçi firmaların da kabiliyetlerini bir üst basamağa taşıyacağını dile getirdi.
Varank, bu durumun, tedarikçi altyapısını geliştirdiği gibi küresel inovasyon merkezi olma hedefine de katkı yapacağını ifade ederek, bu alanda sahip olunan imkan ve avantajları anlattı.
Küresel teknoloji devleriyle geliştirdikleri iş birliklerine de değinen Varank, şunları kaydetti:
"IBM ile yapay zeka alanında, kimya ve demir yolu sektörlerine yönelik iş birliği projeleri geliştiriyoruz. Bunun gibi iş birlikleri, insan kaynağımızın niteliklerini daha da ileri taşıyıp, yeni yatırımların ülkemize kazandırılmasında kritik rol oynayacak. Türkiye, güçlü altyapısı ve sürekli gelişen ekonomisiyle önümüzdeki dönemde küresel inovasyon merkezi olma yolunda hızla ilerleyecek."
BAKAN PEKCAN: "81 İLİMİZ DOĞRUDAN YATIRIM ALANI"
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise "Türkiye genelinde 81 ilimiz uluslararası doğrudan yatırımcı için potansiyel yatırım alanı." şeklinde konuştu.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye'de doğrudan yabancı yatırımların artmasını çok önemsediklerini belirterek, "Türkiye genelinde 81 ilimiz uluslararası doğrudan yatırımcı için potansiyel yatırım alanı. Sadece belli merkezlerde değil, ülke genelinde üretim, yatırım ve ihracat potansiyeli var." dedi.
Pekcan, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırım Zirvesi'ne katıldı.
"Türkiye'nin UDY Perspektifi ve Stratejileri Paneli"nde konuşan Pekcan, YASED Başkanı Ayşem Sargın'ın uluslararası yatırımlara ilişkin sorularını yanıtladı.
Pekcan, Ticaret Bakanlığının İstişare Kurulunda YASED ile sürekli bir araya geldiklerini ve bu kurulun oldukça iyi çalıştığını ifade ederek, yapılan istişarelerde özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dönemindeki sorunları ele aldıklarını, çözümlere yönelik neler yapılabileceği, küresel değer zincirlerindeki değişim ve dönüşümde Türkiye'nin nasıl görev alabileceği konusunu değerlendirdiklerini söyledi.
"YABANCI YATIRIMCININ ARTMASINI ÖNEMSİYORUZ"
Doğrudan yabancı yatırımların artmasını çok önemsediklerini vurgulayan Pekcan, şöyle devam etti:
"Şüphesiz Türkiye her zaman doğrudan yabancı yatırımcıların cazibe merkezi olmuştur. Doğrudan yabancı yatırımların 1984-2002 döneminde 14,6 milyar dolarken, 2003-2020 döneminde 222,5 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Ayrıca Türkiye, Dünya Ticaret Örgütü ile yatırımın kolaylaştırılması çalışma grubunda yer alıyor. Burada da yatırımcının hukuki öngörülebilirliği, şeffaflığı ve kamu hizmetlerine kolay ulaşımı anlamında yapılacak çalışmalara aktif olarak katılıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da altını çizdikleri üzere, doğrudan yabancı yatırımların artmasını çok önemsiyoruz. Yatırım ortamının iyileştirilmesine özen ve önem gösteriyoruz."
Bakan Pekcan, Türkiye'nin dinamik ve gelişmekte olan ekonomisi, eğitimli ve genç nüfusu, tüketim merkezlerine yakınlığı ve enerji koridorları üzerinde olması, dijital dönüşüme hazır altyapısı, Avrupa Birliği (AB) kalitesindeki üretim ve tedarik yapısıyla uluslararası yatırımcılar için bir çekim merkezi olduğunu dile getirdi.
Türkiye'deki yabancı yatırımcıların çatı kuruluşu olarak YASED'in de aktif rol oynamasını beklediklerini vurgulayan Pekcan, Ticaret Bakanlığı olarak yatırım ortamının geliştirilmesini desteklemeye devam edeceklerini bildirdi.
"81 İLİMİZDE DE POTANSİYEL YATIRIM ALANI VAR"
Bakanlık olarak dijital dönüşüme son derece önem verdiklerine dikkati çeken Pekcan, bu kapsamda gümrüklerdeki çalışmalardan sanal fuar ve ticaret heyetlerine, Sanal Ticaret Akademisi ve Kolay İhracat Platformundan, diğer eğitim faaliyetlerine kadar önemli dijital faaliyetlere ilişkin bilgi verdi.
Pekcan, bu çalışmaları yaparken ihracat desteklerini güncellemeye ve çeşitlendirmeye gayret ettiklerini belirterek, "Bakanlık olarak biz ihracata hazırlıktan pazar araştırma aşamasına, pazara giriş-markalaşma ve küresel tedarik zincirlerinden tasarıma kadar katma değeri yüksek ürün ihracatına yönelik ihracatçılarımızı desteklemeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
Bakanlık olarak en son 81 İlde İhracata İlk Adım Projesi'ni başlattıklarını anımsatan Pekcan, şunları söyledi:
"70 ilde yaptığımız çalışma 11 bin 444 firmamızın potansiyel olarak ihracatçı olabileceği halde, olmadığını ortaya koydu. Bu da 81 ilimizin uluslararası doğrudan yatırımcı için esasında potansiyel yatırım alanı olduğunu gösteriyor. Yani sadece belli merkezlerde değil, tüm ülke genelinde üretim, yatırım ve ihracat potansiyeli var. Biz önümüzdeki dönemde, yaptığımız çalışmalarla tüm bu firmalarımıza birebir mentorluk desteği vereceğiz. 5 pilot il belirledik ve bu projeyi geliştirmeye devam ediyoruz."
İhtisas Serbest Bölgeleri Projesi'ne de değinen Pekcan, "Dünyada teknoloji yatırımı, üretimi ve ihracatıyla büyüyen ülkelere baktığınız zaman, buralarda genelde teknoloji yatırımlarının ihtisas serbest bölgelerinde yapıldığını ve buralarda teknoloji yatırımlarının, üretimin ve ihracatın büyüyerek o ülkenin büyümesine katkı yaptığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
İhtisas serbest bölgelerini teknoloji ağırlıklı yatırım ve ihracat üssü olarak planladıklarını vurgulayan Pekcan, şu değerlendirmede bulundu:
"Buralara istihdam desteği, kira, faiz ve kar kaybı desteği, hatta bilişim gibi teknoloji odaklı sektörlerde de sosyal güvenlik prim desteği gibi destekler öngörüyoruz. Firmalarımıza, uluslararası firmaların tedarik zincirinde yer almak üzere ihtiyaçları olan her aşamada, sertifika aşamasında da danışmanlık aşamasında da destek olmaya devam ediyoruz. Yani ihracat potansiyeli çok."
AB YEŞİL MUTABAKAT
Bakan Pekcan, AB Yeşil Mutabakatı'na yönelik Ticaret Bakanlığının çalışmalarının sorulması üzerine, son İstişare Kurulunda Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, Brexit süreci ve Brexit sonrası atılacak adımlarla ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla görev dağılımı yaptıklarını, Kovid-19 salgını sonrası dünyadaki dönüşümde nasıl yer alınabileceğini, ABD ile ticari ilişkilerin artırılmasına yönelik karşılıklı atılabilecek adımları ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için yapılması gereken çalışmaları değerlendirdiklerini söyledi.
Bunun yanı sıra AB Yeşil Mutabakatı konusunu da ele aldıklarına işaret eden Pekcan, AB'nin bu belgeyi yayımlamasından itibaren Bakanlık olarak bir çalışma grubu oluşturduklarını anlattı. Pekcan, burada özel sektör ve ilgili tüm bakanlıkların katılımlarıyla çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi.
Bu alanda da Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırıma ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Pekcan, şunları kaydetti:
"Özellikle enerji yoğun sektörlerin temiz enerjiye ulaşımı konusunda, hem doğrudan yabancı yatırım hem teknoloji transferi hem de AB Yeşil Mutabakatı'nın 10 yıl içinde buraya ayırmayı planladığı 1 trilyon avroluk bütçe düşünüldüğünde, bu finansal kaynaklara Türkiye'nin de ulaşabiliyor olması önemli. Sınırda karbon düzenlemesinin, sınırda korumacı ticari önlemler şeklinde algılanmaması, bu şekilde uygulanmaması için hem Dünya Ticaret Örgütünün hem OECD'nin hem AB'nin hem de gelişmekte olan ülkelerin bu konuda ortak atacağı adımlar son derece önemli. Bu konuda gerek bakanlıklarımız arası gerekse özel sektörle koordinasyonu son derece önemsiyoruz."