Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek: Seçimlerin öne alınması Türkiye'nin beklentilerini iyileştirecek
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, erken seçim kararına ilişkin "Seçimleri öne almanın Türkiye'nin beklentilerini iyileştirdiğini düşünüyorum çünkü seçimlerden sonra 2. ve 3. nesil reformlara odaklanabileceğimiz 5 yıllık yeni bir dönem başlayacak" dedi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının "Bahar Toplantıları" kapsamında ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ABD Ticaret Odası ve Turkish Heritage Organization iş birliğinde düzenlenen etkinlikte Amerikalı iş adamları ve sivil toplum liderleriyle bir araya geldi.
Katılımcılara Türkiye ekonomisi hakkında ayrıntılı bir sunum yapan Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye ekonomisinin geçen yıl birçok kurumun ve analistin beklentilerini geride bırakarak yüzde 7,4 büyüdüğünü ve bunun G20 ülkeleri arasındaki en hızlı büyüme performansı olduğunu vurguladı.
Hükümetin bu yılki büyüme tahmininin yüzde 5,5 seviyesinde belirlendiğini anımsatan Şimşek, artan yatırımlar, güçlü iç ve dış talep ile yükselen turizm gelirlerinin büyümeyi destekleyeceğini dile getirdi.
"AB İLE KİŞİ BAŞI GELİR FARKI YÜZDE 28 AZALDI"
Türkiye ekonomisinin 2003 yılından bu yana ortalama yüzde 5,7 büyüme kaydettiğini ve bunun satın alma gücüne yansıdığını bildiren Şimşek, "Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile arasındaki kişi başı gelir farkını son 25 yılda yüzde 28 daralttı. Bu oldukça çarpıcı. Türkiye, bu hızda büyümeye devam ederse, kişi başına düşen gelir bakımından AB ortalamasına 14 yıl içinde ulaşacak. Türkiye, ABD ile arasında bulunan kişi başına gelir farkını ise yüzde 20 azalttı. Bu da güçlü bir performans." ifadelerini kullandı.
Şimşek, öte yandan, tüm yükselen ve gelişen ekonomiler gibi Türkiye'nin de bazı makroekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, "Bunlardan biri enflasyon. Enflasyonu güçlü performansın anahtarı olduğu için yeniden tek haneli rakamlara düşürmek önemli. Şu an geçici olarak çift haneli rakamlara yükselen enflasyonda döviz kurundaki zayıflık belirleyici rol oynadı." değerlendirmesinde bulundu.
"CARİ AÇIĞIN DA AZALMAYA BAŞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Cari açığın ayrıca kredi büyümesiyle yakından ilişkili olduğuna dikkati çeken ve kredi büyümesinin sıkılaşan finansal şartlar ve parasal duruşla 2008-2016 yıllarının ortalamasının altına indiğini kaydeden Şimşek, "Kredi büyümesi yavaşladığı için cari açığın da azalmaya başlayacağını düşünüyorum." diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cari açığın finansmanın yüzde 58'i doğrudan yabancı yatırımlar ve uzun vadeli borçlar ve geri kalanı ise portföy yatırımlarıyla sağlanıyor. İleriye dönük olarak, finansmanı daha fazla hisse senedi ağırlıklı olmasını istiyoruz ve bu hedefe ulaşmak için gerekli tedbirleri alıyoruz."
"YENİ ŞİRKET KURMAK SADECE BİR SAAT ALIYOR"
Türkiye'nin Dünya Bankası ile iş yapma kolaylığı konusunda sıkı şekilde çalıştığını da gündeme getiren Şimşek, şöyle konuştu:
"Sizlere iyi bir haberim daha var. Çok önemli bir yatırım iklimi reformu hakkında konuşacağız. Bu yılın mart ayında birinci sınıf bir reform gerçekleştirdik. İş yapma kolaylığı açısından ilk üçte genelde Yeni Zelanda, Singapur ve Hong Kong yer alır. Bu ülkelerde yeni bir şirketin kurulması yarım gün alır. Türkiye'de şirket kurmak artık sadece bir saat alıyor. Bu önemli reformla, Türkiye'nin iş yapma kolaylığı listesinde önce 30, sonra 20'li basamaklara yükselmesini umuyoruz. Türkiye şu an 60'ıncı sırada yer alıyor."
ERKEN SEÇİM KARARI
Şimşek, sunumunun sonunda erken seçim kararına değindi.
Erken seçim kararına piyasaların verdiği tepkiyle ilgili değerlendirmesini aktaran Şimşek, şunları kaydetti:
"Piyasaların erken seçime tepkisi çok olumluydu. Neden? Çünkü normalde yerel seçimler Mart 2019'da, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri ise Kasım 2019'da yapılacaktı. Bu nedenle, insanlar gelecek 1,5 yıl boyunca belirsizlikten endişelenecekti. Seçimleri öne almanın, Türkiye'nin beklentilerini iyileştirdiğini düşünüyorum çünkü bu şekilde çok daha hızlı olacak seçimlerden sonra ikinci ve üçüncü nesil reformlara odaklanabileceğimiz beş yıllık yeni bir dönem başlayacak."