Muhtar Kent kariyerine hamallıkla başlamış
Coca-Cola Üst Yöneticisi (CEO) Muhtar Kent, ''Bir yöneticinin, bir ülkeyi yöneten, kendini yöneten kişilerin, herkesin bir yerde sorumluluğu, başarıyı tekrarlamak için tüm şartları yerine getirmektir'' dedi.
- Ekonomi
- Giriş Tarihi: 29.03.2013 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 29.03.2013 | 14:38
Büyüyen ama aynı zamanda da küçülen dünyada en iyi bilinen markaya sahip, 16 tane milyar doları aşan markası bulunan, dünyadaki en büyük tüketici sistemi ve 770 bin de çalışanı bulunan bir sitemin başında olup güvenin matematiğini, cebrini çözmenin nasıl olduğunu anlatacağını ifade eden Kent, ''Büyüme öyle bir şey ki yükseldikçe hava azalıyor, zorlaşıyor. Bir yerde şöyle, başarıyı elde etmek zor ama başarıyı tekrarlamak çok çok daha zor. Bir yöneticinin, bir ülkeyi yöneten, kendini yöneten kişilerin, herkesin bir yerde sorumluluğu, başarıyı tekrarlamak için tüm şartları yerine getirmektir'' diye konuştu.
-''Kariyerime kamyon yükleyerek başladım''-
Kent, kariyerine 1979'da Atlanta'da başladığını dile getirerek, şöyle konuştu:
''İlk 10 ayımı kamyonlarda geçirdim. Sabah saat 4'te kalktım, kamyonları yükledim ve kamyonlarda Coca-Cola sattım, marketlere ve büyük satış noktalarına. Böyle başladım kariyerime. Bir gazete ilanında buldum bu işi. Amerika'ya 1978'in sonunda gittim, cebimde bir diploma vardı, İngiltere üniversitesinden, bir de Amerika'da doğduğuma dair bir sertifika vardı ve 2-3 ay sonra bir ilan gördüm ve bu iş hayatına başladım. Benim için çok önemli bir dokuz aydır o. Çünkü hiçbir zaman unutmadım o dokuz ayı.''
-''Markanın 'söz' olduğunu, iyi bir markanın tutulmuş 'söz' olduğunu öğrendim''-
Kamyonlarla piyasayı ve satış noktalarını dolaşmaktan hala çok zevk aldığını ve her hafta bunu yaptığını belirten Kent, şunları kaydetti:
''12 aylık dönem sonunda reklam müdürü olarak Roma'ya tayin oldum. Orada markanın ilk defa 'söz' olduğunu ve iyi bir markanın tutulmuş bir 'söz' olduğunu öğrendim. Orada yaklaşık 2 sene geçirdim ve 1981'de Hollanda'ya yeni bir iş kurmak için atandım ve o sıralarda Türkiye'nin çok ufak bir yeri vardı Coca-Cola'da, ilk 50'ye bile girmiyordu ülkeler içinde. Hemen hemen hiç Türk de yoktu şirketin içinde.
Hollanda'ya gittiğimde tek yabancı bendim, Hollandaca da konuşuyordum ama orada ilişkilerin, yenilikçiliğin, girişimciliğin ne kadar önemli olduğunu öğrendim ve ilk defa Avrupa boyutunda 4 patronum vardı. 4 ayrı genel müdüre rapor veriyordum, yeni bir iş kuruyorduk. Bütün seyahat piyasasına Coca-Cola ve benzer mamulleri, meyve sularımızı yeni bir ambalajda sunma işiydi ve yetkilenmenin, girişimciliğin ne kadar önemi olduğunu öğrendim.''
-''Coca-Cola'nın İlk Türkiye genel müdürü bendim''-
Daha sonra 1985'te Türkiye genel müdürü olarak atandığını anlatan Kent, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye genel merkezi, İzmir'deydi. Coca-Cola'nın Türkiye'de başladığı andan itibaren ilk genel müdürü bendim. Çok sorunlu bir işti, her satılan şişeden zarar ediyordu Coca-Cola. Kısıtlayıcı bir ekonomi olmasından dolayı. O zamanlar döviz olmadığı için bir salça fabrikamız vardı Manisa'da. Salça üretip, satıp karşılığında döviz üretiyorduk ve karşılığında Coca-Cola ve benzeri ürünleri ithal ediyorduk. Böyle işimizi yönetiyorduk ama bunların hepsi 1985-86'da değişti ve 4 yılda yaklaşık 450 milyon şişeden 1 buçuk milyar şişelik bir hale geldi Türkiye ve büyümeye başladı Türkiye'deki iş.''
Kent, ''altın üçgen'' diye tabir ettiği kurallar olduğunu ifade ederek, ''İş alemi, hükümet, devletler ve sivil toplum örgütlerinin dünyada daha yakın gelişmenin içinde olmaları kadar önemli bir şey yok bana göre. Dünyanın geleceği buna bağlı'' diye konuştu.
-''Risk olmadan başarı olmaz''-
Viyana'ya 1989'da, Doğu Avrupa'dan sorumlu olarak atandığını kaydeden Kent, şöyle devam etti:
''30 ayda 22 fabrika kurduk. Orada hızlı hareket etmenin, risk almanın, risk olmayan yerde başarının olmadığını, inandığına ısrarcı olmanın ve çok kültürlü olmanın sentezinden çıkan bir kararın her zaman daha doğru olduğunu öğrendim. Benim için o yıllar kariyerimde dönüm noktası oldu. 1997'de Türkiye'ye geri döndüm ve Efes İçeçecek Grubu'nun Başkanı oldum. Yakalaşık 6 yıl çalıştım. O zamanlar atılım içindeydi Türkiye. Bir Türk şirketin dışarıya açılmasının içinde olmak benim için enteresan ve etkileyici bir zamandı. Yerelden beynel milele geçişlerde neler gerektiğini anladım ve vizyonun önemini anladım. Adriyatik'ten Çin'e bir vizyon koyduk.
Daha sonra 2005'te Coca-Cola'ya tekrar döndüm ve Asya sorumlusu olarak atandım. Orada dünyadaki dengelerin değişeceğini gördüm. Artık Asya'nın dünyada çok daha fazla söz sahibi olacağını gördüm. 2008'de genel merkeze döndüm, CEO ve başkan olarak atandım. Bu zamanda her şey bu kadar basit olmadı. Hiçbir zaman kariyer çizgisinin hep yukarı çıkmadığını gördüm.''
-''Büyümenin aritmetiği''-
Güvenin çok önemli olduğunu dile getiren Kent, yapılan ürünlerin kalitesinin başarının garantisi olmadığına dikkati çekti. Artık şirketin karakterinin de bu iletişim dünyasında çok önemi olduğunu vurgulayan Kent, ''Sizden nasıl bahsediliyor? Bu, çok önemli. Eskiden iyi bir ürün ve iyi bir reklam yapardınız, iyi bir dağıtımınız olurdu. Başarının formülü buydu. Artık öyle değil. Şimdi, müşterilerinizin üzerinde pozitif etki yaratarak onların sizin hakkınızda pozitif konuşmasını sağlanmaz lazım. Daha zor bir iş. Artık beyaz ve siyah değil, grileri olan bir dünyadayız'' değerlendirmesini yaptı.
Kent, Coca-Cola'nın 2010'da bir vizyon koyduğunu, 100 milyarlık dünya cirosunu 10 yıl içinde 200 milyara çıkartmak istediklerini söyleyerek, ''Bu vizyonun içine bütün ortak, müşteri, çalışan ve sivil toplum örgütlerini, hükümetleri aldık. Daha fazla amaçlı işe yönelik bir yere kayıyor her şey. Burada insan gücü en önemli şey'' dedi.
İnsan gücünün ve takımın da iş dünyasında en önemli şeylerden biri olduğunu vurgulayan Kent, şunları kaydetti:
''İnavasyon, bizim müşterilerle ve diğer paydaşlarla olan ilişkilerimizde ve şirket dışında gelişiyor. İlk defa dünyada bitkiden şişe üreten şirket Coca-Cola. Bu bizim içimizde değil, Hindistanda bir kuluçka modelinden gelişti. Bunu dünyada her tarafa yayıyoruz. Şeker kamışı artıklarında şişenin hammaddesi için 500 milyon dolarlık bir yatırım yapıyoruz ve bunu tüm dünyaya yayacağız.''
Konuşmanın ardından Bursa Valisi Şahabettin Harput, Kent'e plaket takdim etti.