Oynak fatura dönemi geliyor
A Haber’de konuşan Bakan Yıldız’dan önemli açıklamalar
- Ekonomi
- Giriş Tarihi: 04.05.2012 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 04.05.2012 | 13:04
Basın'da 3,5 yıllık aradan sonra Tüfe'nin %11'i üzerine çıkmasında baş etken olarak elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar gösteriliyor. Önümüzdeki alaylarda da elektrik ve doğalgaz enflasyonun yüksek seyrinde rol oynayacak mı ne dersiniz?
Merkez bankasının sunumunda da açıkça belirtildi. Biliyorsunuz yılda iki kez hem TBMM Plan Bütçe Komisyonu'na, yine yılda iki kez de Bakanlar Kurulu'na bilgi verir deniliyor. Bu hafta sonu Merkez Bankası'ndan sunum almıştır. Merkez Bankası Başkanı elektrik ve doğalgazdan kaynaklanan bu zamkın yarım puanlık tesiri olduğunu söylemişti. Yani 11 küsurluk enflasyon rakamının içerisinde yarım puanlık enerji kalemlerinden gelen pay var katkı var. Tabi şunu söylemem lazım. Dünyadaki fiyat dalgalanmalarından Türkiye hele hele de hak etmediği şekilde nasibini alıyor diye bir cümle kurmam gerekiyor. Bölgede kendisinin dışındaki siyasi istikrarsızlıkların bedelini ödedi bu yarım puanla. Bu aslında spekülatif bir durum. Arz ve talep dengesinden kaynaklanmayan, tüketim eğrilerinden kaynaklanmayan. Tüketim çok yükselebilir arz yetmez fiyatlar yükselir. Bu bir alternatiftir. Böyle de olmadı. Tamamen kaynaklandığı nokta siyasi istikrarsızlıktan dolayı. Bunun ben savunmasını yapmıyorum. Zamdan ben de hoşlanmıyorum. Ama bu gerçeklerle yüzleşmek durumundayız. Önemli bir cümle sarf etmem lazım. Vatandaşlarımız açısından son 10 yılda asgari ücret karşısındaki alım gücümüz bu enerji kalemlerimiz için azalmamıştır. Yani biz 10 yıl önceki 184 TL'lik asgari ücretin 1146 kilowatt saat bunun iki katına yakın bir rakamı almaktadır. 2139 kilowatt saat elektrik alabilmektedir bugünkü 702 TL'lik asgari ücret. Aynı şekilde doğalgazla alakalı 492m3 doğalgaz alırken şu anda 692 m3 doğalgaz alabilmektedir. Dolayısıyla bizim ücretler karşısındaki Enerji kalemlerinin alım gücü itibariyle pahalandığını söylemek doğru olmaz. Ama 22 dolardan 122 dolara çıktı ham petrolün varili dış dünyada. Bunun tesirini görüyoruz tabi ki.
Son zamanlarda petrol fiyatlarında biraz aşağıya iniş var. Bu doğalgaz fiyatlarını etkiler mi?
Doğalgazda biz Avrupa'nın en ucuz 2. ülkesiyiz. Bu hala hak ettiğimiz bir durum değil. Şu manada diyorum. Biz doğalgaz ülkesi değiliz. Ülkemizde doğalgaz çıkmıyor. Biz %97,5 dışarıdan ithal ediyoruz. Ama nasıl oluyor da Avrupa'nın 2. ucuz ülkesi oluyoruz. Burada henüz gerçek fiyatlarına ulaşmamış bir yapı var doğalgazda. Bu söylemek durumundayım.
Gerçek fiyatlara derken?
Her ay kendi içerisinde değerlendirilip ondan sonra deklare edilen bir konudan bahsediyorum. Ben bundan sonra zam gelir gelmez diye bir cümle kullanmıyorum. Bu cümlelerin de tüketici alışkanlıklarına olumsuz tesirleri olduğunu gözlemliyorum biliyorum. Her ay, mayıssa mayısın sonunda, aralıksa aralığın sonunda değerlendirilecek diyorum. Her ay kendi içinde değerlendirilerek yapılan bir düzenlemedir diyorum.
Kısa vadede oynak fiyatlarla karşılaşacağız demek doğru olur mu?
Doğru. Biz 10 liraya alıp da 8 liraya satan bir tüccar konumundaydık BOTAŞ olarak. Bu ne kadar sürdürülebilir olduğunu kamuoyu ile paylaştım. Avrupa'da bizden pahalı 25 tane ülke var şu anda. Avrupa ülkeleriyle karşılaştığımızda ve ham petrol ve türevlerinin Akdeniz havzasında buluştuğu bir pazarda karşılaştırdığımızda Türkiye'nin pahalı ülkeler arasında değil tam tersi ucuz ülkeler arasında olduğunu söylemem lazım.
Elektrik ile ilgili yaz boyunca bir sıkıntı yaşamamız, bunun da bize kesintilerle dönmesi gibi bir risk var mı?
Şu an öyle bir risk söz konusu değil. Üretim kaynaklarımız bizim arz kaynaklarımız tüketimimizden daha fazla. Arızasız bir dönem geçirmemiz halinde biz böyle bir sıkıntı beklemiyoruz. Böyle bir öngörümüz de şu anki hesaplamalarımız bir sıkıntı olmayacağını gösteriyor. Ancak özellikle tarımsal sulamalarla alakalı kaçak kullanımlar varsa bunların üzerine gideceğimizi söylemiştik. Hangi bölgede olursa olsun. Biz dürüstçe faturasını ödeyen vatandaşımızın hakkını da korumak açısında, Onun aldığı elektriğin kalitesini bozmamak açısından da bunu yapmak zorundayız. Önceden uyarılarımızı yaptık. Geçen yıldan itibaren. Tarlasını eken varsa lütfen kaçak olarak bunu yapmasını, sulamasını kaçak yapmasın dedik. Varsa böyle bir durum bunun üzerine gideceğimizi de belirttik. Nisan ayının başına kadar süre verdik. Ola ki abone olamamıştık, kaçak kullanıyordur. Hangi gerekçe ile de yapmışsa, geriye dönük de bir düzenleme yapmak kaydıyla kendilerine bir süre verdik. Ama tarımda sulamalara bu yıl herhangi bir müsamaha göstermemiz mümkün değil olmayacak. Bunlar enerji kalitesini bozan konular. Yani sizin hesaplamalarınızın daha dışında elektrik kullananlar var. O sizin defterinizde kitabınızda görünmüyor. Ama çektiği rakamı fiili olarak görüyorsunuz. Buna tolerans göstermemiz, müsemma göstertmemiz söz konusu değil. Enerjiyle alakalı bir sıkıntı görünmüyor. Doğalgaz kaynaklarımız var, üretim tesislerimiz var, Sudan HES'lerimiz var, kömür kaynaklarımız var. Şu anda doğalgaz tüketimi şubat ayına göre Nisanın sonunda tam yarı yarıya düştü. Şubat ayında çok ciddi bir çekim olmuştu. Kontrat miktarlarımızı zorlayacak şekilde olmuştu. Ama vatandaşımız herhangi bir sıkıntı yaşamadı bu yaz da yaşamayacak.
İran ile ilgili yaşanılan sıkıntıda tahkime gitmiştiniz. Son durum nedir. Bir gelişme var mı?
Biz tabi fiyatların düşmesini talep ettik, İran doğalgazında yüksek aldığımızı söyledik. İran buna olumlu cevap veremedi. Biz tahkime verdik. Tahkim süreci başladı ve devam ediyor. Eğer olumlu bir yanıt alıyor olmamız halinde, böyle bir cevap vermeleri halinde tabi düzenlemeye Yine biz hazır olduğumuzu söyledik. Şuana kadar bununla alakalı olumlu bir cevap gelmedi. Biz de tahkim sürecine devam ediyoruz.
Akaryakıtla alınan vergiler konusunda bir düzenleme bir çalışma söz konusu olabilir mi?
Ben vergilerle alakalı düzenlemeleri bizim yapmadığımız açık. 2009 yılından bu tarafa yükselen akaryakıt fiyatları karşısında vergiler sabit kaldı dolayısıyla oranı düştü. %67-70lerden şu anda %55ler civarına düştü vergini oranı. Dolaylı vergilerden 2011 yılında alınan sektörümüzdeki vergilerin toplamı 46 milyar TL. Bu ciddi ve önemli rakam. Bu oranlar ile ilgili düzenlemeleri Malike Bakanlığımız yönetiyor, bundan sonra da öyle olacak.
Başkentgaz'ın %80lik hissesinin özelleştirmesi yine sonuçlanamadı. Başkentgaz özelleştirilemeyecek mi?
Bizim özelleştirme ile ilgili kararlarımız devam ediyor. Biliyorsunuz Türkiye'de iki tane bölge kaldı bunlardan bir tanesi Ankara diğeri ise İstanbul'dur. Daha önceden kurulmuş olup, vatandaşa hizmet veren ama bu hizmetleri kamu eliyle yürüten iki tane bölgemiz var. Diğerleri hep özel sektör eliyle yürütüyor bununla ilgili kararlarımızla Herhangi bir bozulma yok. Beki de %100lük bölümüyle özelleştirmemiz doğru olur diye düşünüyoruz.
Bir taktik değişikliği mi söz konusu olacak?
Belki olabilecek. Bunu buradan telaffuz ediyorum. %20lik bölümün Ankara büyükşehir belediyesinde kalması belki de ihalenin süreciyle alakalı hususta yatırımcı arasında bir ikilem oluşturuyor olabilir. Yatırımcının tek fiyatla %100ünü alabileceği bir yapıyı kurgulamamız gerekiyor.
Sonradan duydum, bazı yatırımcılarımız şunu söylediler. %80ine verdiğimiz fiyatla %20si için bizden istenilen fiyatın Aynı baza getirilemediğini gördük dediler. Bu kendilerinde bir tedirginlik oluşturdu diye görüyorum. Bunun tabi ki tedbirini almamız lazım. Maliye Bakanımızla, Özelleştirme İdaresi Başkanımızla yapacağımız toplantı da bunun kararını alıp sayın başbakanımıza arz ederiz ve modelini tekrar açıklarız. Bizim Ankara başkent doğalgazın özelleştirilmesinde Vazgeçmek diye bir niyetimiz olabilemez. Doğrusu da bu. Çünkü Türkiye'de yeknesak bir yapıya doğru gidiyoruz. Daha rekabetçi daha liberal bir piyasada Vatandaşımıza daha iyi hizmet götürebilmeyi mutlaka temin etmemiz lazım.
Sinop nükleer santrali ile ilgili son durum nedir?
İki üç aya kadar bunun toparlanması lazım. Açıkça söyleyeyim ki Japonya'da olan Fukuşima kazası Japonya ile olan süreci ciddi manada etkiledi. Biz de uluslararası nezaket gereği kendilerine bir süre tanıdık. Tabi ki pişman değiliz o süreyi tanımamızda ama zaman da geçiyor Hayat da devam ediyor. Türkiye büyüyor ve büyümeye de devam ediyor ve hedeflerine mutlaka ulaşmak durumunda Türkiye. 2023 yılına kadar işleyebilen 2 tane nükleer güç santralı, 8 ünite ve inşa halindeki bir nükleer santralin 4 ünitenin Türkiye'nin enerji sektöründe mutlaka yapılanması lazım. Şu anda hangi ülke öne çıkmıştır dersek İsim vermeyim ama dört ülke yarışıyor. Biz ikinci ve üçüncü nükleer santralın müzakerelerini beraber yürütüyoruz demek daha doğru olacak. Hepsi birlikte işliyor. Birinci nükleer güç santralı ile alakalı Akdeniz'deki süreç tamamlandı. Biliyorsunuz Rusya Federasyonu ile beraber oradaki proje firmasıyla beraber çalışmalarımız devam ediyor. O İzinlerini lisanslarını jeolojilerini yapmaya devam ediyor. Biz bu arada dört ülkeyle varda başka ülkeler de dahil olmak üzere Bu süreçte 2. Ve 3. Nükleer güç santralının müzakerelerini yürütüyoruz. Uygun olan teklifi Sinop için, ikinci teklifi de üçüncü nükleer santral için Bir birikim olarak göreceğiz. O yüzden ağır bir müzakere süreci yürütüyoruz. Dolu dolu yoğun anlamında söylüyorum bunu. Ama 2. ve 3. nükleer güç santralının da altlığını, zeminini oluşturmuş oluyoruz. 2-3 ay içerisinde ciddi bir mesafe kaydederiz diye düşünüyorum. Fukuşima kazası 11 Mart'ta olmuştu. Mart ayının sonuna kadar biz Japonya ile bir anlaşma imzalıyorduk aslında. Ama öyle bir ana geldi ki Japonya'nın bütün nükleer yaklaşımını bir nevi darmadağın etti. Her işte vardır bir hayır. Bunlar bizim elimizde olan konular değil. O yüzden yoğun bir diplomasi ve müzakere sürecini yürütüyoruz. Türkiyelerin menfaatleri ve çıkarlarına en uygun yapıyı yine kendi oluşturduğumuz modeller beraber kurgulamaya çalışıyoruz. İyi niyetli yaklaşım ve adımlar var. Güney Kore'den. En son geçen ay Seul'daki ziyaretlerde de gördük. Daha sonra Çin'e gittik orada da gördük. Çin'le alakalı da hızlı gelişmeler olabiliyor. Kanada'nın istekli olduğunu görüyoruz, aynı şekilde diğer ülkelerin de bu manada istekli olduğunu görüyoruz. Dört ülke ile beraber.
Fransa'da Sarkozy'nin seçimi kaybetmesi halinde, Fransa'nın da şanslı duruma gelebileceği söylenebilir mi?
Şu anki siyasi ilişkilerimiz onların böyle bir eğilimde zorlanacağını gösteriyor. Daha doğrusu Fransa'nın yürüttüğü siyasetin enerji sektöründeki ilişkililerimize ciddi yükler oluşturduğunu söylemem lazım. Bu kendi tercihleridir ama bizim de buna kayıtsız kalıp da hiçbir şey fark etmez deme imkânımız yoktur. Sayın Sarkozy'nin tercihleri Türkiye ile Fransa arasında ki enerji yapılanmasını ciddi manada olumsuz etkilemiştir. Türkiye yatırım imkânları ve olanaklarıyla gerçekten hukuku zemini sağlam bir ülkedir. Üretim kaynaklarına ciddi oranda yatırım yapacak bunu açıkladık. Türkiye 2023 yılına kadar enerjide bir bu kadar daha yatırım yapmak durumunda. 90 yıllık birikimini ikiye katlamak durumunda. Böyle bir ülke, sağlam büyüyen, zihniyle, kalbiyle, beyniyle, ekonomisiyle beraber büyüyen obez büyümeyen bir ülkeye yatırımcılar elbette ki ilgi gösteriyorlar. Ben bunu Fransa'nın kendine yaptığı ciddi bir haksızlık olarak görüyorum.
KKTC'de yapılacak olan sondajlardan umutlu musunuz?
Oradaki sondaj kuyumuz çok anlamlı. 100 tır yaklaşık oraya sondaj makinesi ve donanımları götürdük. Fiili olarak da orada sayın cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların katılımı ile orada bir sondaj başlattık. Biz ilk kuyudan petrol bulamayabiliriz. Bu çok normal ve tabi bir şey. Dünyada bunun ortalaması yani bir kuyudan petrol çıkabilme ihtimali %10larda %15lerde gidiyor. Çok iyi ülkelerde %25lere kadar çıkabiliyor. Arabistan Irak gibi ülkelerde. Ama biz Kıbrıs'ın hem jeolojisine, maden yataklarına, 300 metreye kadar ineceğiz. Oradaki varsa petrol ve doğalgaz kaynaklarının Her birisine bir done oluşturmak açısından da ciddi bir iş bu. Tek kuyuyla olmayacak. Bu bir kuyular paketi. En az 5-6 kuyu istiyoruz. Yalnızca karada olmayacak denizde beraberinde olacak. TPAO'nun denizdeki operasyon kabiliyeti gittikçe artıyor. Şu anda bizim Istranca 1 dediğimiz kuyuda TPAO'nun yürüttüğü bir çalışma başladı geçen hafta Karadeniz'de. Biz nasıl ki Hopa'da Sinop'ta, Sürmene'de, Kastamonu'da bu tür sondajları partnerlimizle birlikte yaptık, burada da Shell ile yapacağız. Kıbrıs operasyonlarına ortak alabilir miyiz diye soruluyor. Belki alabiliriz uluslararası bir firmayı. Almayabiliriz de. TPAO'nun şu anda bu ruhsatları var. Akdeniz istikbal vaat ediyor. Akdeniz'in ciddi bir rezerv kapasitesi var. Hem petrol hem de doğalgaz. Bizim aynı zamanda İskenderun ve Mersin ile alakalı yeni bir ihaleye daha çıkıyoruz. 12 tane firma şu ana kadar müracaat etti. Bunları kendi arasında değerlendireceğiz. Zannediyorum ekim kasım aylarında onun kararını verip imzalamış olacağız. Bizim yalnızca Karadeniz'de değil aynı zamanda Akdeniz'de de yürüttüğümüz ham petrol arama çalışmalarımız da devam etmiş olacak. Bu arada sismik aramalarla alakalı donanımlarımızı genişletiyoruz. TPAO'nun dışarıdan geni sismik gemi almayla alakalı bütçesi onaylandı. Bu iyi bir gelişme.
Denizde birtakım tartışmalı bölgeler var. Tartışmalı sularda yapılması planlanan bir sondaj var mı?
Var. Bunu seçerek söylüyorum çünkü bu ana kadar biz bu sahalarda, tartışmalı alanlarda arama yapılmasını doğru bulmadığımızı söyledik. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin bu tercihinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirttik. Bu tartışmalı alanların sayın başbakanımızın da, sayın cumhurbaşkanının da Newyork'ta Birleşmiş Milletler toplantısında bahsettiği gibi tüm ada halkını kuzeyde ve güneyde hakkı olduğunu söyledik. Şimdi siz bu hakka riayet etmeden, Sayın Hristofyas bir açıklamada bulundu tamam biz tüm ada halkı bunda hak sahibidir Ancak bu hakkı biz dağıtırız dedi. Ama bu doğru bir yaklaşım değil.
Adanın hepsinin hak sahibi olduğu doğru, bizim iddiamız da bu ama bunun hangi oranlarda dağıtılacağını Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin belirlemesi doğru değil. Mademki Kıbrıs'ın tamamında, bütün ada halkı bu hakka sahip, O zaman Türkiye'nin de buralarda arama hakkı vardır demektir. Niçin? KKTC'den aldığımız ruhsatlar yaptığımız anlaşmalar, Hangi alanlardaki ruhsat çalışmasını öngörüyorsa biz o alanlarda yaparız. Direkt bu işin muhatabı KKTC'dir. Ama TPAO'nun aldığı ruhsatlar bu alanlarda çalışmaları yapabilmeyi kendini artık yetkili görmelidir.
Bu sondajlar sırasında petrol ya da doğalgaz çıkacak olursa, sizin Kıbrıs Rum Kesimi'ne bir çağrınız olacak mı?
Ben bu soruyu KKTC Başbakanı ve Cumhurbaşkanının cevaplamasını özellikle öngörmüştüm ve kendileri de şunu söylediler. Bu işin direkt muhatabı Türkiye Cumhuriyeti değildir. KKTC'de bir petrol bulundu bir doğalgaz bulundu ne yapacak? Bunu Güney Kıbrıs ile paylaşmayı düşünüyor mu denildiğinde, bunun direkt muhatabı KKTC'dir. KKTC bizim resmi olarak tanıdığımız bir ülkedir. TPAO'nun böyle bir anlaşma yapmış olması bur gerçeği değiştirmiyor. Onların verdiği cevap şu bu bir anlaşmalar paketidir. Eğer toplamını masanın üzerine koymuş olmamız halinde tabi ki KKTC'de çıkan petrol ve doğalgazın veya bu arama faaliyetlerinde çıkan petrol ve doğalgazın Güney Kıbrıs halkıyla beraber paylaşılabileceğini KKTC söyledi. Bunu onların söylemesi daha doğruydu. O doğruyu da kendileri belirttiler. Sonuçta, Adanın bütün fırsatlarının yine adanın tamamı tarafından adilane bir şekilde paylaşımı esastır. Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı olarak biz bunun doğru olduğunu ve buna sıcak baktığımızı söyledik. Ama tek taraflı bir anlaşmayı ele almak kuzey Kıbrıs'ta çıkanları düzenlemek, Güney Kıbrıs'ın yaptıklarını hiçe saymak çok doğru olmaz. Hepsi masanın üzerine konu ve adilane şekilde paylaştırılır.