MEB'den açıklama: 28 Ekim Perşembe günü okul yarım gün mü? 29 Ekim Cuma okullar tatil mi?
Okullar tatil mi? 28-29 Ekim okullar tatil olacak mı? soruları, son günlerde en çok aranılanlar arasında yer alıyor. Cumhuriyet Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte gözler resmi tatil günlerine çevrildi. Cumhuriyet Bayramı'nın Cuma gününe denk gelmesi nedeniyle okulların tatil olup olmayacağı araştırılmaya başlandı. Peki, 28 Ekim Perşembe günü okul yarım gün mü? 29 Ekim Cuma okullar tatil mi? İşte haberin detayları...
28-29 Ekim okullar tatil mi? Cumhuriyet Bayramı'nın 98'inci yıl dönümü yurt genelinde coşkuyla kutlanacak. Cumhuriyet Bayramı'nın yaklaşmasıyla birlikte okulların tatil olup olmayacağını merak eden öğrenciler, konu hakkında internet üzerinden araştırmalarını sürdürüyor. Cumhuriyet Bayramı okul tatilleri ile ilgili merak edilenleri yazımızda ele aldık. Peki, 28 Ekim Perşembe günü okul yarım gün mü? 29 Ekim Cuma okullar tatil mi? İşte cevaplar...
29 EKİM OKULLAR TATİL Mİ? 28 EKİM YARIM GÜN MÜ?
Hemen şunu belirtelim ki, Cumhuriyet Bayramı resmi tatili 1,5 gündür. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resmi tatili 28 Ekim öğleden sonra başlıyor. Buna göre, 28 Ekim Perşembe günü öğleden sonra okullar tatil olacak. 29 Ekim Cuma günü ise tam gün tatil olacak.
İŞ YERLERİ TATİL OLACAK MI?
Cumhuriyet Bayramı, 28 Ekim günü saat 13.00'ten itibaren başlayacak ve 29 Ekim günü devam edecek. Buna göre, "1,5 gün resmi tatil" olacak. Ancak bazı iş yerleri, 28 Ekim Perşembe günü ile birlikte 29 Ekim Cuma gününde tercihen çalışma düşünmeyip, 28 Ekim Perşembe günü saat 13:00'e kadar olan yarım günlük ve 29 Ekim Cuma günü tam günlük çalışma süresini yıllık ücretli izin olarak değerlendiriyor. Bu süreler hafta sonu ile birleştiğinde 4 günlük izin yapma imkanı doğuyor.
CUMHURİYET NE ZAMAN İLAN EDİLDİ, BU YIL KAÇINCI YILI?
Türkiye'de "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." kuralını devlet yönetimine yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran Cumhuriyet'in ilanının üzerinden 98 yıl geçti.
İşte Cumhuriyet'in ilanı:
Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasının ardından Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, yeni Türk devletinin yüzünü çağdaşlaşma ve demokrasiye çevirdi.
Ankara'nın, Türkiye'nin hükümet merkezi olmasının ardından mevcut rejimin isminin de bütün açıklığıyla konulması, yeni devletin başkanının da seçilmesi gerekiyordu. O güne kadar devlet başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütülmüştü.
Bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması'nın onayı için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu. Bu sıralarda İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve Meclisin güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil çözüm gerektirdi.
25 Ekim 1923'te ise hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Atatürk'e, cumhuriyeti ilan etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı.
Atatürk o gece, İsmet İnönü ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
"TÜRKİYE DEVLETİ BİR CUMHURİYETTİR"
AA Arşivi'ndeki bültene göre, Meclis, 29 Ekim 1923 Pazartesi saat 18.00'de İsmet İnönü başkanlığında toplandı. Anayasa Komisyonu tarafından sunulan ve anayasa değişikliğini içeren teklif acilen görüşülmesi için gündeme kaydedildi.
Görüşe sunulan tasarıda şu hükümler yer aldı:
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
Türkiye Devleti'nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.
Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Genel Kurulun toplantısında bir yasama dönemi süresi için kendi üyeleri arasında Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı görevini halefi seçilene kadar sürdürür. Geçmiş başkan yeniden seçilebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti'nin başıdır. Bu sıfatıyla gerekli gördüğü zaman, Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulunun başkanlığını yapar.
Kurul Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar yine milletvekilleri arasında, Kurul Başkanı tarafından seçilir. Kurulun listesi Büyük Millet Meclisinin onayına, Cumhurbaşkanı tarafından sunulur."
YAŞASIN CUMHURİYET" SESLERİ VE ALKIŞLAR...
Komisyon adına söz alan Yunus Nadi Bey, Mondros Mütarekesi'ne kadar yaşanan olayları hatırlatarak cumhuriyetin ilanının gerekliliğini dile getirdi. Daha sonra kürsüye çıkan Vasıf Bey, cumhuriyeti övdü.
Daha sonra Eyüp Sabri Hoca Efendi, gecikmeden cumhurbaşkanının seçimiyle devam edilmesini talep etti.
Konuşmaların ardından tasarı saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edildi. Cumhuriyetin ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.
"TÜRKİYE, DÜNYA DEVLETLERİ ARASINDA TUTTUĞU YERE LAYIK OLDUĞUNU İSPAT EDECEKTİR"
Cumhuriyetin ilanından ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı unvanıyla kürsüye çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın Meclise hitabı TBMM kayıtlarında şöyle yer aldı:
"Efendiler; asırlardan beri Doğu'da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.
Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.
Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı'nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.
Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."