Seçimler sonrası Almanya-Türkiye arasında yeni dönem mi? MİA raporunda dikkat çeken detay
23 Şubat 2025’te gerçekleşen Almanya erken genel seçimleri, Milli İstihbarat Akademisi tarafından bir rapor çerçevesinde ele alındı. Raporda, ülkede aşırı sağın yükselişi dikkat çekerken, merkez solda bir çöküş yaşandığı belirtildi. Seçim sonuçlarının, ülke içindeki siyasi ve toplumsal çatlağı gözler önüne serdiği ifade edilirken, seçimlerin Türkiye ile ilişkiler konusunda nasıl bir gelecek getireceği de ele alındı. Raporda, yeni dönemde Türkiye ile Almanya arasında iş birliği fırsatları bulunsa da bazı siyasi konularda görüş ayrılıklarının süreceği vurgulandı.Ayrıca Almanya’nın, Türkiye ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda daha aktif bir rol almasının, ekonomik ve toplumsal ilişkileri güçlendirebileceği belirtildi.
Milli İstihbarat Akademisi, 23 Şubat 2025'te gerçekleşen Almanya erken genel seçimlerini mercek altına alan "Almanya'da Erken Genel Seçim Sonuçları ve Sonrası" başlıklı bir rapor hazırladı.
Almanya'daki aşırı sağcı AfD partisinin seçimlerdeki başarısı, ülkenin siyasi dengelerini yeniden şekillendiriyor. (Reuters)
İşte raporda yer alan ifadeler:
ALMANYA SEÇİMLERİ TÜRKİYE VE DÜNYA İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Akademinin hazırladığı rapora göre Almanya, 84 milyonluk nüfusu ve dünyanın en büyük beş ekonomisinden biri olmasıyla Avrupa siyasetinde belirleyici bir aktör olarak dikkat çekti. Fransa ile birlikte Avrupa Birliği'nin iki ana lokomotifinden biri olarak görülen Almanya'da yaşanan siyasi gelişmeler, sadece ülke içinde değil, Avrupa ve dünya genelinde de yankı uyandırdı. Bu nedenle, normal şartlarda dört yılda bir yapılan genel seçimler uluslararası kamuoyu tarafından yakından takip edildi. Türkiye açısından da Almanya'daki gelişmeler ve özellikle seçim sonuçları büyük önem taşıyor. Bunun üç temel nedeni bulunuyor: Almanya, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinde en etkili ülkelerden biri; ülkede 3,5 milyonluk büyük bir Türk diasporası yaşamakta; ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi 47 milyar doları aşarak Almanya'yı Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri haline getirdi. Tüm bu unsurlar göz önüne alındığında, 23 Şubat 2025'te Almanya'da gerçekleşen erken genel seçimler, Türkiye'de de geniş yankı uyandırmış ve kamuoyunun yakın ilgisini çekti.
Almanya’daki seçim sonuçları, Türkiye-Almanya ilişkilerinin geleceğini etkileyebilecek önemli değişimleri işaret ediyor. (Reuters)
BİR YANDA AŞIRIN SAĞIN YÜKSELİŞİ BİR YANDA MERKEZ SOLUN ÇÖKÜŞÜ
23 Şubat seçimleri, Almanya açısından ciddi bir kırılma noktası oluşturmuştur. Bu kırılmanın en dikkat çekici boyutu, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin büyük bir sıçrama yaparak ikinci parti konumuna yükselmesidir. 2021 seçimlerinde %10,4 oy oranına sahip olan AfD, bu seçimde oylarını iki katına çıkararak %20,8'e ulaştı ve Meclise 152 milletvekili göndermeyi başardı. Bu sonuç, AfD'nin artık marjinal bir hareket olmaktan çıkıp sistem içinde etkili bir siyasi aktöre dönüştüğünü göstermektedir. CDU/CSU ve SPD gibi merkez partiler, AfD'yi dışlama politikalarını sürdürdüklerini açıklasalar da seçim sonuçları, aşırı sağın Alman toplumunun en az beşte birinin desteğini aldığını ortaya koymaktadır.
Bu durum, geleneksel merkez partilerin mevcut siyasi paradigmayı gözden geçirmelerini ve değişen dinamiklere uygun yeni politikalar üretmelerini zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde AfD, bir sonraki seçimde yalnızca güçlü bir muhalefet partisi olmakla kalmayıp koalisyon hesaplarının da merkezinde yer alabilir. Genel itibarıyla 2025 seçim sonuçları; Almanya'da sağ partilerin güçlendiğini, merkez solun zayıfladığını ve liberal siyasetin ağır bir darbe aldığını ortaya koymaktadır.
SİYASİ VE TOPLUMSAL ÇATLAKLAR DERİNLEŞİYOR
Seçim sonuçları, Almanya'nın Batı ve Doğu ekseninde siyasi ve toplumsal olarak bölünmüş bir yapıya sahip olduğunu da gözler önüne serdi. Ülkenin 3 Ekim 1990'daki birleşmesi öncesinde Batı ve Doğu Almanya olarak ayrılan bölgeleri, seçim haritasına da yansıdı. Batı Almanya sınırları içindeki şehirlerde CDU/CSU büyük oranda başarılı olurken, eski Doğu Almanya bölgesinde AfD'nin oy oranlarının oldukça yüksek olduğu görüldü. Bu durum, Almanya'nın siyasi ve toplumsal bütünleşme sürecinin henüz tamamlanmadığını ve bölgesel ayrışmanın sürdüğünü gösterdi.
Batı ve Doğu Almanya arasındaki bölünmüşlük, seçim sonuçlarıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. (Reuters)
AB'NİN GELECEĞİNDE ALMANYA'NIN ROLÜ
Almanya'yı dış politika açısından da oldukça zorlu bir süreç bekliyor. ABD'de Donald Trump'ın yeniden seçilmesi, Berlin-Washington hattında gerilimi artırma potansiyeli taşırken, NATO içindeki yük paylaşımı tartışmaları da Almanya'nın stratejik kararlarını etkileyecek. Öte yandan Almanya'nın Avrupa Birliği içindeki yönlendirici rolü, AB'nin genişleme ve derinleşme süreçleri açısından kritik bir unsur olmaya devam ediyor. Tüm bu gelişmeler, Almanya'nın yeni siyasi tablosunun sadece ülke içinde değil, Avrupa'daki güç dengeleri üzerinde de belirleyici olacağını gösteriyor. AB'nin genişleme ve derinleşme politikalarında yaşadığı sorunların aşılması içinse Almanya ve Fransa'nın geçmişte olduğu gibi yeniden birlikte inisiyatif alması gerekiyor. Zira AB'nin kurulmasına giden süreç, aslında bu iki ülke arasındaki tarihi rekabetin dizginlenmesi üzerine inşa edildi. Sahip oldukları siyasi ve ekonomik güç nedeniyle ilk günden beri AB'yi domine eden Almanya ve Fransa'nın destek vermediği hiçbir proje başarıya ulaşamadı. AB'nin genişlemesi ve derinleşmesi konularına farklı önceliklerle yaklaştıkları görüldü.
ALMANYA'DAKİ TÜRK DİASPORASI
Almanya'daki 23 Şubat 2025 seçimlerinde, 53 Türk kökenli aday partilerin listelerinde yer aldı ve 19'u Federal Meclis'e girmeyi başardı. Bu sonuç, Türk toplumunun siyasi temsilinin az da olsa arttığını gösterdi. Ancak, sol partilerde daha fazla temsil edilen Türk kökenli siyasetçiler, sağ partilerin göçmen kökenlilere yönelik katılım engellemeye devam ettiğini ortaya koydu.
Diğer taraftan, çifte vatandaşlık meselesi seçimlerde önemli bir yer tuttu. Almanya'daki Türk kökenliler, 2024'te yürürlüğe giren yeni Vatandaşlık Yasası ile çifte vatandaşlık hakkını kazandı. SPD, çifte vatandaşlık hakkının geri alınmayacağını vurgularken, CDU/CSU farklı tutumlar sergiledi. CDU/CSU'nun, çifte vatandaşlık konusunda sergilediği tutarsız yaklaşım, özellikle Müslüman kökenli göçmenler arasında güven kaybına yol açtı ve bu kitlenin sol partilere yönelmesine neden oldu. Bu gelişmeler, Türk diasporasının Almanya'daki siyasi arenada daha fazla görünür olacağını ve çifte vatandaşlık hakkının ilerleyen yıllarda daha fazla tartışılacağını gösterdi.
Almanya'nın yeni siyasi yapısı, Türkiye ile daha fazla iş birliği fırsatı sunabilir, ancak bazı görüş ayrılıkları da devam edebilir. (AA)
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER
Almanya'nın yeni dönemde iş birliğini artırabileceği ülkeler arasında Türkiye geliyor. Zira Türkiye, iç siyasette istikrarlı bir yönetime sahip olduğu gibi dünya siyasetinde yaşanan gelişmeleri de farklı boyutlardan okuyabiliyor ve kendini uluslararası sistemin radikal dönüşümlerine hızlı adapte edebiliyor. Ancak Ankara'nın Berlin'le ilişkilerinde tehdit olarak algıladığı konularda yeni hükümetin yeni dönemde müspet bir adım atmasına pek ihtimal verilmiyor. Almanya'nın AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi uygulanması konularında inisiyatif alması, ekonomik ve toplumsal ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacak.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
