ABD'nin planı ifşa oldu! Orta Doğu'yu savaşa sürüklüyorlar
Katil İsrail 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze'de soykırım yaparken gözünü şimdi de Lübnan'a dikti. Lübnan'ın kalbi Beyrut'u Gazze'ye çevirmek isteyen terör ordusu saldırılarının şiddetini artırıyor. ABD hükümeti de sözde ateşkes çağrılarına rağmen siyonist İsrail'in yanında durarak bölgedeki gerilimin yayılmasına destek oluyor. Bu süreçte, Orta Doğu'nun kan gölüne çevrilmesinde büyük payı olan Biden yönetiminin kirli oyunları ifşa oldu.
Katil İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'yi enkaza çevirdi. Hamas'ın operasyonunu bahane eden siyonistler, 42 binden fazla Filistinliyi katletti. Terör ordusu, Gazze'nin ardından gözünü Lübnan'a dikerek işgal planlarını genişletti. Savaş Orta Doğu'nun geniş alanlarına yayılırken ABD hükümetinin tavırları da dikkat çekti. Biden yönetimi, sahte ateşkes çağrılarında bulundu. Bu durum İsrail'i daha da cesaretlendirdi.
SÖZDE "ATEŞKES" ÇAĞRISI
Şubat ayında elinde bir dondurma külahı tutan ABD Başkanı Joe Biden, Gazze'de ateşkesin çok "yakın" olduğunu ve birkaç gün içinde gerçekleşebileceğini açıklamıştı. Biden'ın açıklamasının üstünden 7 aydan fazla süre geçmesine rağmen İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı devam etmekle kalmadı, hatta genişledi. İsrail askerleri, Orta Doğu'da gerginlik ve şiddet tırmanırken, Lübnan'ı işgal edip bombalamaya başladı.
İsrail'e siyasi destek ve savaşlarını sürdürebilmesi için sürekli bomba tedariki sağlarken, aynı zamanda sözlü olarak gerginliğin azaltılması çağrılarını sürdürdü.
ABD'NİN SÖYLEMİ İLE POLİTİKASI ARASINDAKİ UÇURUM GİDEREK BÜYÜYOR
Washington, İsrail'in bu yıl attığı neredeyse her gerginlik adımını memnuniyetle karşıladı: Hamas liderlerinin Beyrut ve Tahran'da öldürülmesi, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın suikasta uğraması ve Güney Lübnan'ın işgali.
Gazze'de savaşın başlamasının üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen İsrail, kuşatma altındaki Filistin topraklarında yıkıcı saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılarda yaklaşık 42 bin kişi hayatını kaybederken, Beyrut'u her gün bombalıyor ve İran'a karşı bir saldırı için hazırlık yapıyor. Gazze'deki çatışmalar yoğunlaşıp bölgeye yayılırken, ABD'nin söylemi ile politikası arasındaki uçurum giderek büyüyor.
ABD BÖLGEDEKİ ŞİDDETİN TEMEL İTİCİ GÜCÜ
ABD'nin ikiyüzlü politikaları sonucunda akıllara gelen sorulardan biri, birçok liberal yorumcunun öne sürdüğü gibi Biden yönetimi aslında İsrail'i dizginlemede başarısız mı oluyor, yoksa bölgedeki gerilimden birinci dereceden sorumlu mu?
Bu sorunun kısa cevabı net: Analistlere göre, İsrail'e devam eden askeri ve diplomatik desteğiyle ABD, ateşkes çağrılarına ilişkin açıklamalarına rağmen bölgedeki şiddetin temel itici gücü olmaya devam ediyor. Biden yönetiminin İsrail ile uyum içinde olduğunu, sadece pasif bir müttefik olmadığını gösteren giderek artan bir kanıt zinciri var.
ABD SALDIRILARA DESTEK VERMEYE ODAKLANDI
ABD, Gazze'de aylardır kamuoyunda ateşkes sağlanması yönündeki çabalarının ardından, Lübnan'daki İsrail saldırılarına destek vermeye odaklandı. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, geçen hafta İsrail'in Güney Lübnan'a yönelik kara harekâtını onayladı. Bu harekatın ülkenin tam kapsamlı bir işgaline dönüşme riski var. Austin, 30 Eylül'de İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, "İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediğimizi açıkça belirttim" ifadelerini kullandı.
Austin, Filistinli grup Hamas'ın Aksa Tufanı operasyonuna atıfta bulunarak, "Hizbullah'ın, İsrail'in kuzeyindeki topluluklara 7 Ekim tarzı saldırılar düzenlemesini önlemek için sınır boyunca saldırı altyapısının zayıflatılması gerekliliği konusunda anlaştık " açıklamasında bulundu.
ŞİDDET LÜBNAN'A YAYILDI
Lübnanlı grup, Gazze savaşının sona ermesi için İsrail hükümetine baskı yapma çabası olarak nitelediği saldırıları, geçen yıl ekim ayında İsrail askeri mevzilerine başlatmıştı.
Aylar boyunca, neredeyse günlük çatışmalar büyük ölçüde sınır bölgesiyle sınırlıydı. Şiddet, sınırın her iki yakasından on binlerce insanı kaçmaya itti. Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki sakinlerin ancak ülkenin, Gazze savaşını bitirmesiyle geri dönebileceğini savundu.
İsrail, Hizbullah'ın üst düzey askeri yetkililerine yönelik suikast girişiminin ardından, 23 Eylül gecesi Lübnan genelinde büyük bir bombalama saldırısı başlattı. Yüzlerce köy ve kasabadaki sivillerin evlerini yok etti.
O tarihten bu yana İsrail şiddeti Lübnan'da 1 milyondan fazla insanın yerinden edilmesine yol açtı.
BARIŞ İSTEMİYORLAR
İsrail'in bu saldırısından önce, Beyaz Saray aylardır Lübnan-İsrail sınırındaki krize diplomatik bir çözüm bulmak için çalıştığını söylüyordu. ABD elçisi Amos Hochstein, görünüşte gerilimi düşürmek ve uyarılarda bulunmak için bölgeye tekrar tekrar ziyaretlerde bulundu.
Lübnan'da düşük seviyeli çatışmaların hızla topyekün bir savaşa dönüşmesi üzerine Biden yönetimi, Arap ve Avrupa ülkelerini bir araya getirerek 25 Eylül'de çatışmaları durdurmak için "derhal" 21 günlük bir ateşkes önerdi.
Ancak, iki gün sonra, İsrail Beyrut'taki birkaç konut binasını yerle bir eden ve yakın zamanda bir ateşkes ihtimalini ortadan kaldıran büyük bir bombalı saldırıda Nasrallah'ı öldürdü. Beyaz Saray saldırıyı bir "adalet ölçüsü" olarak niteledi ve saldırıyı övdü.
ABD'NİN "İÇ POLİTİKA" OYUNU
Syracuse Üniversitesi Tarih Profesörü Osamah Halil, Hochstein'ın İsrail'e itidal çağrısı yaptığı yönündeki medya haberlerinin ardından Biden'ın diplomatik çabalarının samimiyetini sorguladı.
Halil, ABD'nin İsrail'in Gazze ve bölgedeki eylemlerine doğrudan katılımcı ve destekçi olduğunu ancak Biden yönetiminin ateşkes görüşmelerini içerden gelebilecek eleştirilerden korunmak için bir "iç politika" oyunu olarak kullandığını vurguladı. Halil açıklamasında, "ABD tüm müzakereleri sadece yapmış olmak için gerçekleştirdi." ifadelerini kullandı.
"ORTA DOĞU'YU YENİDEN ŞEKİLLENDİRMEK"
ABD medyasında yer alan son iki haber, Halil'in iddiasını doğrular nitelikte.
Politico, 30 Eylül'de kimliği belirsiz kaynaklara dayanarak, Hochstein ve Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu Koordinatörü Brett McGurk'ün de aralarında bulunduğu üst düzey ABD yetkililerinin, İsrail'in Hizbullah'a karşı askeri operasyonunu özel olarak desteklediğini bildirdi.
ABD yayın organında yer alan habere göre, "Perde arkasında Hochstein, McGurk ve diğer üst düzey ABD ulusal güvenlik yetkilileri, İsrail'in Lübnan operasyonlarını tarihi belirleyen bir an olarak tanımlıyorlar. Bu an, önümüzdeki yıllarda Orta Doğu'yu daha iyi bir yer haline getirecek." sözleri kullanıldı.
SAVAŞI "FIRSAT" OLARAK TANIMLADI
Öte yandan Axios haber kuruluşu, geçen hafta ABD'nin, İsrail'in Hizbullah'a indirdiği darbelerden faydalanmak için Washington'ın desteklediği bir Lübnan cumhurbaşkanını seçtirmeye çalıştığını bildirdi.
Lübnan'da cumhurbaşkanlığı koltuğu yaklaşık iki yıldır boş duruyor, parlamento yeni lideri seçmek için bir fikir birliği sağlayamıyor.
Salı günü, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, Lübnan'daki savaşı ülkeyi politik olarak değiştirmek için bir "fırsat" olarak tanımladı. Washington, Lübnan halkına "yeni bir başkan seçme ve Hizbullah'ın ülke üzerindeki çıkmazını kırma" şansına sahip olmaları gerektiğini aktardı.
Ülkede yapılan serbest seçimler sonucunda Hizbullah ve müttefikleri Lübnan parlamentosunda onlarca sandalyeyi kazandı.
BUSH DÖNEMİNİN ETKİLERİ SÜRÜYOR
Bölgeyi yeniden şekillendirmek, ABD için her zaman bir amaçtı. Bu amaç uğruna İsrail'i destekledi ve ABD dostu hükümetleri keskin bir dış politika ve askeri müdahalelerle başa getirdi. Bu yaklaşım, eski ABD Başkanı George W. Bush döneminde en açık şekilde görülmüştü.
Halil, Bush dönemini destekleyenlerin artık Demokrat Parti'ye bağlı olduğunu ve kasım ayında yapılacak seçimlerde Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i desteklediklerini belirtti.
Harris, sözde "teröre karşı savaş"ın ve 2003'te ABD öncülüğündeki Irak işgalinin baş mimarlarından biri olan eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin desteğini memnuniyetle karşıladı.
Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanı olarak Biden, Irak'taki savaşı destekledi. O dönemde panelde Demokrat bir kadro olarak görev yapan Dışişleri Bakanı Antony Blinken da destekledi. McGurk, Bush döneminde Beyaz Saray'da danışmandı ve ABD'nin Irak'ı işgalinde önemli bir rol oynadı. Hochstein ise daha önce İsrail ordusunda görev yaptı.
Halil, "Demokrat yönetimin içinde Bush'un politikalarının destekçileri var." sözlerini kullandı.
ABD'NİN BAŞARISIZ YÖNETİMİ BÖLGEYİ BU NOKTAYA GETİRDİ
Lübnan'da savaş devam ederken ve dünya İran ile İsrail arasında bir gerilimi izlerken, birçok analist Biden'ın Gazze'deki savaşı sona erdirmedeki başarısızlığının bölgeyi bu noktaya getirdiğini aktarıyor.
Arab Center Washington DC İcra Direktörü Halil Jahshan da Biden yönetiminin Netanyahu hükümetine koşulsuz desteğinin tüm bölgeyi "bilinmezliğe" sürüklediğini söyledi.
SİYONİST İSRAİL'E TAM DESTEK
Gazze savaşının başladığı yıldan bu yana, Jahshan, El Cezire'ye yaptığı açıklamada, ABD'nin sadece İsrail politikalarına değil, aynı zamanda "İsrail'in aşırılıklarına da tam bir körü körüne destek" verdiğini ifade etti. Jahshan, "Bu, çatışmanın başından beri hiçbir rasyonel unsuru kabul etmeyen tek taraflı bir politikanın sonucudur" açıklamasında bulundu.
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı operasyonunu başlatmasının hemen ardından Biden, ABD müttefikine tavizsiz desteğini dile getirdi.
Hamas'a karşı "hızlı, kararlı ve ezici" bir İsrail yanıtını destekledi. Beyaz Saray ayrıca, savaşı finanse etmeye yardımcı olmak için İsrail'e askeri yardım için kongreden ek fonlar talep etmek için acele etti.
Washington, büyüyen insani krize rağmen aylardır ateşkes çağrılarına direniyor ve İsrail'in Hamas'a saldırma "hakkı" olduğunu savunuyor.
BIDEN TONUNU YUMUŞATMAYA BAŞLADI
ProPublica ve Reuters haber ajansının son haberlerine göre, Biden yönetimi, Gazze'de İsrail'in olası savaş suçları işlediği yönündeki iç uyarıları dikkate almadı ve İsrail'e silah sevkiyatını sürdürdü.
İsrail'in Gazze'nin büyük bir bölümünü yerle bir edip, Filistin topraklarındaki 2,3 milyonluk nüfusun neredeyse tamamını yerinden ederek kıtlığın eşiğine getirdi.
Bu politikanın ardından içeride ve dışarıda hoşnutsuzluk artarken, Biden tonunu yumuşatmaya başladı.
ABD, son aylarda Gazze'deki çatışmaların sona ermesini ve kuşatma altındaki bölgede Filistinli grupların elindeki İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını öngören bir anlaşma çağrısı yapmak için "ateşkes" terimini benimsedi.
Ancak Netanyahu'ya ateşkesi kabul etmesi yönünde baskı yapma konusunda pek bir şey başaramadı.
ABD KANDIRIYOR
Biden ve yardımcıları diplomatik çabalarını dikkat dağıtmak için kullandı. Bunun sonucunda genişleyen bir savaş ortaya çıktı ve on binlerce masum insan öldü.
ABD merkezli bir grup olan ve Tahran ile ABD diplomasisini destekleyen Ulusal İran-Amerikan Konseyi'nin (NIAC) politika direktörü Ryan Costello, "Kanıtlar gösteriyor ki, ateşkesi desteklerken aynı zamanda bunu güvence altına almak için hiçbir şey yapmamak siyasi açıdan daha avantajlı gözüküyor." ifadelerini kullandı.
Jahshan, Biden yönetiminin İsrail'i silahlandırmaya devam ederken adil ateşkes önerileri sunmadığını da aktardı. Jahshan, "Eğer ateşkes teklif edenler taraflardan birine savaş araçları sunmaya devam ederse, ateşkesin ne değeri var. Bu bir ateşkes değil, savaşa devam davetidir," açıklamasında bulundu.