Jamaika Filistin'i devlet olarak tanıdı!
Katil İsrail'in 7 Ekim tarihinden itibaren Gazze'de yaptığı katliam dünyada Filistin devletinin tanınması çağrılarını canlandırdı. Son olarak İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya, "koşullar uygun olduğunda" Filistin'i tanımaya hazır olduklarını açıklarken, Jamaika, Filistin'i resmen devlet olarak tanıdığını bildirdi.
Jamaika Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Kamina Johnson Smith, yaptığı basın açıklamasında, "Jamaika'nın, uzun süredir devam eden (İsrail ile Filistin arasındaki) çatışmayı çözmek için tek geçerli seçenek olarak iki devletli çözümü savunmayı sürdürdüğünü" belirtti.
Smith, dün yapılan Bakanlar Kurulunun ardından Filistin'i resmen devlet olarak tanıma kararı aldıklarını kaydetti.
Bölgede gerilimin azaltılması ve kalıcı barışın sağlanmasına yönelik tüm çabaları desteklemeye devam ettiklerini bildiren Smith, tarafları sorunu diplomatik yollarla çözmeye çağırdı.
Barbados yönetimi de 20 Nisan'da, Filistin'i devlet olarak tanıma kararı almıştı.
YASER ARAFAT DEVLET İLAN ETTİ
Filistin'in efsanevi lideri Yaser Arafat, Cezayir'de 15 Kasım 1988'de düzenlenen Filistin Ulusal Konseyi toplantısında başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını içeren "Bağımsızlık Bildirisini" ilan etti.
Bağımsızlık mücadelesi veren Filistin halkına en büyük siyasi desteği sunan Türkiye, yeni devleti ilk tanıyan ülkeler arasında yer aldı.
OSMANLI'DAN SONRA, BAĞIMSIZLIKTAN ÖNCE FİLİSTİN
Filistin'in kalbi olan Kudüs, Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed'in Miraç yolculuğuna çıktığı yer olan Mescid-i Aksa'nın yanı sıra Hristiyanlar ile Yahudilerin en kutsal mekanlarına ev sahipliği yapıyor.
Bu nedenle tarih boyunca saldırılara ve işgallere sahne olan Filistin'in bugün içinde bulunduğu sancılı süreç 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Osmanlı Devleti himayesindeki bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Filistin'i işgal eden İngilizler, 9 Aralık 1917'de kutsal şehir Kudüs'e girdi.
Kudüs'ün işgalinden kısa süre önce 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektupla Filistin'in kaderi değişti.
İngilizler dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudi yerleşimcilerin Filistin topraklarına yerleşmesine göz yumdu. Her gün sayıları artan Yahudiler, tarihi Filistin topraklarına yerleşmeye başladı.
Araplar ile Yahudiler arasında artan çatışmalar nedeniyle İngilizler konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı.
BM'nin 1947'de kabul ettiği taksim planında Filistin topraklarının yüzde 55'i İsrail'e verilirken, Araplara vatanlarından sadece 45'i layık görüldü. Özel bir statüye tabi tutulan Kudüs'ün ise uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi kararlaştırdı.
Bu karar bölgedeki durumun iyice içinden çıkılmaz bir hal almasına neden oldu.
Bölgedeki İngiliz mandasının sona ermesinin ardından İsrail, 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti.
Bağımsızlığından bir gün sonra Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de aralarında olduğu Arap ülkeleri İsrail'e savaş açtı. Savaşı kazanan İsrail, Batı Kudüs'ü işgal etti.
İsrail, 1967'deki savaşta da Doğu Kudüs ve Batı Şeria'ya girerek tüm Filistin topraklarını işgal etmiş oldu.
15 KASIM 1988'DEN SONRA NELER OLDU?
13 Eylül 1993'de, dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres ile o zaman FKÖ'nün müzakereci ismi Mahmud Abbas tarafından Washington'da Oslo Anlaşması imzalandı.
Anlaşma töreninde dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, Dışişleri Bakanı Warren Christopher, Rusya Dışişleri Bakanı Andrei Kozyrev ile daha sonra Filistinlilerle barış çabaları nedeniyle fanatik Yahudinin suikastı sonucu hayatını kaybeden İsrail Başbakanı İzak Rabin ile FKÖ Başkanı Yaser Arafat da hazır bulundu.
Anlaşma gereğince Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinliler için özerk yönetim kuruldu. (Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 2018'e gelindiğinde, Oslo Anlaşması'nın artık "öldüğünü" söyleyecekti.)
2000 yılında, Yaser Arafat, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ile ABD'de bir araya geldi ancak nihai statü ile ilgili bir sonuç alınamadı. O sırada, İsrail muhafeletindeki Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'yı ziyareti ise eylül ayında 2'nci İntifada'nın fitilini ateşledi.
2001 yılında Başbakanlığa gelen Şaron, Arafat ile müzakereleri sürdürmeyi reddetti.
2000'li seneler, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgal faaliyetinin ve saldırılarının en çok kayda geçtiği dönem oldu.
FİLİSTİN BAYRAĞI 2015'TE BM'DE GÖNDERE ÇEKİLDİ
Filistin Birleşmiş Milletler'e henüz tam üye olamasa da 2015'te bu yolda önemli bir adım olan "Üye olmayan gözlemci devlet" statüsünü elde etti.
Bu statü sayesinde Filistin bayrağı BM'de göndere çekildi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 2016'da yaptığı açıklamada "Filistin'in BM'de tam üyelik hakkını elde etmesi konusunda kararlı olduklarını, tüm uluslararası kuruluşlara üye olacaklarını." söyledi.