Darbeci Sisi'den kalleş plan! "Türkiye-Libya anlaşmasına karşı yeni anlaşmalar peşinde"
Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve İsrail ile hareket eden Mısır'ın darbeci ismi Sisi, Türkiye'ye karşı yeni kalleşlikler peşinde... Bu kritik durumu Mısır Politik ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Essam Abdulşafi, deşifre etti. Abdulşafi, "Mısır'ın Türkiye-Libya deniz sınırı anlaşmasına sadece Türkiye karşıtlığı sebebiyle muhalefet ettiğini belirterek "Sisi, Doğu Akdeniz ve enerji meselesini, Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yaptığı darbeyi tanımayan Türkiye'ye karşı siyasi bir araç olarak kullanıyor." mesajını verdi.
Mısır Politik ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Essam Abdulşafi, yaptığı açıklamada, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin, rejiminin devamı için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duymasına rağmen Doğu Akdeniz enerjisi üzerinden Türkiye karşıtlığı yürütmesinin hata olduğunu söyledi.
İSRAİL İLE ANLAŞMA...
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve İsrail'in, Kahire'ye desteğinin Türkiye karşıtı bir strateji benimseme koşuluyla süreceği değerlendirmesinde bulunan Abdulşafi, "Sisi yönetimi, bu amaçla Doğu Akdeniz'deki denklemi İsrail lehine çevirmek istiyor. İlk olarak Mısır istihbarat servisine bağlı bir şirket aracılığıyla İsrail'den 15 milyar dolar değerinde gaz satın almak için anlaşmalar imzaladı." ifadelerini kullandı.
RUMLAR DEVREDE!
Abdulşafi, Mısır yönetiminin Türkiye karşıtlığı sebebiyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile 2013'te Akdeniz'deki doğal gaz yataklarıyla ilgili bir anlaşma imzaladığını anımsatarak "Tüm bunların ardından Mısır, Türkiye'yi bölgede sıkıştırmayı amaçlayan Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kuruluşuna katıldı ve 6 Ağustos 2020'de yaklaşık 15 bin kilometrekareden vazgeçerek, Yunanistan ile deniz yetki sınırı anlaşması imzaladı." diye konuştu.
Böylece, Mısır'ın Doğu Akdeniz'deki zengin petrol ve gaz yataklarını, halkının yüzleştiği ekonomik problemleri çözmek ve refah seviyesini yükseltmek için kullanmak yerine İsrail, GKRY ve Yunanistan'ın eline bıraktığına işaret eden Abdulşafi, "Sisi, Doğu Akdeniz ve enerji meselesini, Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yaptığı darbeyi tanımayan Türkiye'ye karşı siyasi bir araç olarak kullanıyor." dedi.
"MURSİ'NİN DEVRİLMESİNDE DOĞU AKDENİZ ENERJİSİNİN BÜYÜK ROLÜ VARDI"
Abdulşafi, Mursi'nin, Mısır halkının çıkarlarına uygun olarak İsrail'in Doğu Akdeniz'deki planlarını reddettiğini ve böylece Doğu Akdeniz enerjisinin, darbeye giden yolda büyük bir rolü olduğunu dile getirdi.
Mursi'nin, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye ve önemli miktarda gaz yataklarına sahip Gazze başta olmak üzere birçok ülkeyle iş birliği öngördüğünü aktaran Abdulşafi, "Mursi, İsrail'i Mısır'ın stratejik düşmanı olarak görüyordu ve dış politikasını, ülkesinin ekonomik çıkarlarının yanı sıra Doğu Akdeniz'e kıyısı olan İslam ülkelerinin maslahatlarına uygun bir zeminde şekillendirmek istiyordu." değerlendirmesinde bulundu.
Abdulşafi, ülkesinin ekonomik yetki alanlarından vazgeçmeyen Mursi'nin devrilmesiyle Doğu Akdeniz'deki denklemin de değiştiğine dikkati çekerek "Geldiğimiz noktada İsrail ve Yunanistan, Mısır'ın deniz yetki alanlarından daha fazla yararlanmak için Mısır yönetimine yeni rüşvetler teklif etmeyi ve yeni anlaşmalar imzalamayı sürdürecek." diye konuştu.
Türkiye-Libya anlaşmasına karşın Yunanistan'ın, Libya'daki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter ile deniz yetki alanı anlaşması imzalamak isteyeceğini belirten Abdulşafi, İsrail-Yunanistan ittifakı ve Hafter'in siyasi müttefiği Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih arasında deniz yetki alanlarına dair görüşmelere Mısır'ın ev sahipliği yaptığını ve Sisi'nin yine Türkiye'ye karşı bir araç olarak kullanıldığını söyledi.
Abdulşafi, söz konusu ittifakın, Sisi'nin Esed rejimi ve Rusya ile olan iyi ilişkisini kullanarak Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olacak şekilde Suriye ile deniz yetki alanı anlaşması imzalamak istediğini de belirterek şunları kaydetti:
"Mesele sadece Mısır yönetiminin kendi halkına ait zengin kaynaklardan vazgeçmesi değil, İsrail ve Yunanistan'ın bölgedeki tüm ülkeleri kullanarak Türkiye'yi zengin Akdeniz sularından mahrum bırakmak istemesidir. Bu noktada söz konusu ittifaka karşı yeni planlar yapılmalı ve Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan anlaşmalara benzer yeni anlaşmaların imzalanması önlenmelidir."