Cemal Kaşıkçı'nın infazı hakkında itiraf
Suudi Arabistan vatandaşı bir kişi Türkiye'nin Dublin Büyükelçiliği'ne gitti. Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkında bilgi vermek istediğini belirten şahıs, "Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın infaz emrini Veliaht Prens verdi." dedi.
Cemal Kaşıkçı cinayeti işlendikten sonra Türkiye'nin Dublin Büyükelçiliği'ne başvurarak cinayete ilişkin önemli bilgiler paylaşacağını söyleyen gizli tanığın ifadeleriyle ilgili ayrıntılara ortaya çıktı. Kimliği gizli tutulan Suudi Arabistan vatandaşı kaynak, cinayetin Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın talimatıyla işlendiği bilgisini verdi.
Cemal Kaşıkçı cinayetinin 'derin gırtlağı' olan bu kaynağın Dublin'de verdiği bu bilgiler Riyad'da planlanan ve İstanbul'da işlenen cinayetin bilinmeyen bazı ayrıntılarını gözler önüne seriyor. Kaynak, sonuç olarak önemli bilgiler veren biri olarak değerlendirildi ve bu bilgiler Milli İstihbarat Teşkilatı'na iletildi.
Kaynağın, görevi gereği Suudi İstihbarat Servisi'nde görevli yakın arkadaşları vardı, bu arkadaşları da kaynak ile Kaşıkçı cinayetine ilişkin bazı önemli detayları paylaşmıştı. Kaynak, bu bilgileri paylaşmak üzere görüşmenin dinlenme ihtimaline binaen ihbarı Dublin Büyükelçiliği'nde yapmayı tercih etti. Ve yine istihbari tedbir amacıyla doğrudan Dublin'e uçmadı, üçüncü ülke üzerinden İrlanda'ya gitti.
İLAÇ VERİLİNCE FENALAŞTI
Kaynak ihbarında şu bilgileri verdi: Kaşıkçı'nın öldürülmesinden bir hafta önce Saleh Al Nashaa adlı Suudi Arabistan vatandaşı anestezi uzmanı sahte Ürdün pasaportuyla Türkiye'ye giriş yaptı. Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda Kaşıkçı'nın öldürülmesinde kullanılacak tıbbi malzemelerle ilgili hazırlıklar yaptı. Adı geçenden bir hafta sonra Seyf Saad el- Kâhtani Türkiye'ye gitti. Kaşıkçı, 2 Ekim 2018'de Başkonsolosluğa girmesini takiben odaya sokuldu. Kendisine bayılmasını sağlamak üzere 100 mg Ketamine, ardından 5 mg Midazolam ve son olarak 200 mg Propofole enjekte edildi. Kaşıkçı anılan ilaçlara rağmen sakinleşmedi. Propofole enjeksiyonu sonrasında istifra etti. Arkadaşım olayın devamını bana anlatmadı, bu yüzden Kaşıkçı'nın cesedinin akıbetini de bilmiyorum."
'ÜRDÜN İSTİHBARATI BİLİYORDU' İDDİASI
Kaynak, Kaşıkçı'ya yönelik vahşi suikast operasyonunun Ürdün istihbaratının bilgisi dâhilinde ve işbirliğiyle yapıldığını da ileri sürdü. Kaynak, Suudi Arabistan rejime muhalefet eden Avrupa'da mukim bazı kişilerin benzer operasyonlarla evvelce Suudi Arabistan'a götürüldüğünün bilindiğini, esasen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Kaşıkçı'nın tercihen bayıltılarak Suudi Arabistan'a getirilmesi talimatını verdiğini, ancak bunun yapılmadığını iddia etti.
Kaynak, Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak 'double' yani çifte ajanlık suçlamasında da bulundu. Bu iddiaya göre Kaşıkçı, hem Suudi Arabistan, hem Amerika Birleşik Devletleri hesabına çalışıyordu. Kendisine Müslüman Kardeşler grubuna sızma görevi verilmişti. Ancak Kaşıkçı zamanla gruba sempati duyarak Suudi rejimini eleştirmeye başlayınca Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından infaz emri verildi.
Kaynağın, Ürdün istihbaratını, herhangi bir kanıt sunmadan operasyona karıştırması ve Kaşıkçı'nın 'double ajan' olduğunu iddia etmesi Türk istihbaratçılar tarafından kuşkuyla karşılandı. Yine de verdiği bilgiler, teyide muhtaç bilgi olarak istihbarat arşivlerine konulmaya değer bulundu.
SUİKASTIN ÜST AKLI KORUNDU
Müzakere Grubu'nun üyelerinin Cemal Kaşıkçı cinayeti duruşmalarında sonraki süreçlere ilişkin verdiği ifadeler, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve İstihbarat Başkan Vekili Ahmed El Asiri'den başlayarak 'suikastın üst aklı'nı korumayı amaçlayan manipülasyonlar içeriyor. Müzakere Grubu üyeleri olaydan sonra Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığına dair Ahmed Al Asiri'ye yalan rapor sundukları yalanını ortaya atıyor. Bir başka deyişle yalan rapor sunulduğu ifadesi bizatihi bir 'kuyruklu yalan'. Grup üyeleri, bu raporda 'suçsuz birinin ölümüne sebep olduklarını, yalan bilgi vererek Suudi makamlarını yanılttıklarını, görevlerini kötüye kullanarak emanete hıyanet ettiklerini iddia ediyorlar.
Doğrudan Selman ve Asiri'yi kurtarmaya yönelik bu ifadeleri, cinayetten yalnızca bir saat önce Mıtrib ve Tubeyki'nin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolos-luğu'nda Kaşıkçı'yı nasıl öldürüp, cesetten nasıl kurtulacaklarını konuştukları ses kayıtları tekzip ediyor. Duruşmada ortaya çıkan ve Atatürk Havalimanı kamera kayıtlarının doğruladığı bilgi ise Mansur Osman M. Ebu Hüseyin'in cinayet operasyonun saha şefi olarak Suudi Arabistan istihbarat istasyon şefi El Muzeyni ile birlikte cinayetten bir gün önce İstanbul'a geldiğini doğrulamasaydı. Yine El Muzeyni'nin ekibinden olan sanık Müflih Shaya El Muslih, infaz timindeki üç kişiyi M… Otel'e götürdü.
Muslih ifadesinde kendisine yerli işbirlikçinin yerinin bildirildiğini, yerli işbirlikçiye poşet ile verdiği şeylerin Kaşıkçı'nın cesedinin parçaları olduğunu bilmediğini iddia etti. Muslih, bunu sonradan öğrendiğini de ileri sürdü. (Sabah)