Cumhuriyet Gazetesi şaşırtmadı! Ömrünü başörtüsü mücadelesine adayan Şule Yüksel Şenler için küstah başlık
CHP ile aynı zeminde yer alarak, toplumun manevi değerlerini her fırsatta yeren Cumhuriyet Gazetesi, Şule Yüksel Şenler'in vefat haberini de provokatif ve alaycı bir dille okurlarına duyurdu. Cumhuriyet Gazetesi haberi "Şulebaş başörtüsünün yaratıcısı öldü" başlığı ile servis edince sosyal medya kullanıcıları tarafından büyük tepki gördü.
CHP ve yandaşlarının başörtüsü hazımsızlığı bitmek bilmiyor. CHP yandaşı sözde solcu özde terör destekçisi Cumhuriyet Gazetesi, bugün hayata gözlerini yuman ve başörtüsü mücadelesinin öncü isimlerinden gazeteci-yazar Şule Yüksel Şenler'in vefat haberini küstahça bir başlıkla duyurdu.
Gazetenin attığı " 'Şulebaş' başörtüsünün yaratıcısı öldü" başlığı büyük tepki çekti.
ADİ PAÇAVRA, AŞAĞILIK, LEŞ BEYİNLER...
Bazı sosyal medya kullanıcıları tepki çeken bu başlıktan sonra lağım çukuru olan bu gazete için "adi paçavra, aşağılık ve leş beyinler" gibi ifadeler kullandı.
Şule Yüksel Şenler'i rahmetle anan sosyal medya kullanıcıları, "paçavra" gazeteyi de lanetledi.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SESİ: CUMHURİYET
İhanet medyası Cumhuriyet gazetesi terör örgütlerinin sesi olma görevini layıkıyla yerine getiriyor.
Afrin operasyonu sırasında operasyona giden askerlere halk tam destek verirken, Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde yer alan haberler büyük tepki çekti.
Haberde yaralanan teröristlerden siviller diye bahseden Cumhuriyet gazetesi, 'Türkiye ve ÖSO güçleri Bilbile bölgesinden Afrin'e girmek istediler ancak YPG güçlerimiz izin vermedi' şeklinde ifadelere yer verdi.
BAŞKAN ERDOĞAN: ÜZÜNTÜYLE ÖĞRENDİM
Başkan Erdoğan, Şenler'in hayatını kaybetmesine ilişkin "Başörtüsü mücadelesinin öncü isimlerinden, ömrünü gençliğin şuurlandırılmasına adayan değerli yazar Şule Yüksel Şenler Hanımefendi'nin vefatını üzüntüyle öğrendim. Kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun." ifadesini kullandı.
İŞTE MÜCADELEYLE DOLU HAYATI
Gazeteci Yazar ve Düşünce İnsanı Şule Yüksel Şenler, 29 Mayıs 1938 senesinde Kayseri ilinde dünyaya gelmiştir.
Babası Hasan Tahsin annesi ise Mihriban Ümran Hanım'dır. Babası ve annesi teyze çocuklarıdır. Şule Yüksel Şenler altı çocuklu ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası, Tahsin Bey, Sümer Fabrikası'nda görevli iken görevinden ayrılıp çocuklarını da alarak İstanbul'a yerleşmiştir.
Küçükken ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşen Şule Yüksel Şenler Koca Ragıp Paşa İlkokulu'na giderken ailenin ekonomik düzeni bozulunca ortaokulu ikinci sınıfta iken bırakmış, bir terzinin yanında çalışmaya başlamıştır. Annesi kalp krizi geçirip yatağa bağlanınca ev işleri ona kalır boş zamanlarında ise kitap okumakla vaktini geçirmeye başlamıştır.
Daha sonra ilk öykülerini yazmaya başlar ve bu öykülerini Safa Önal'ın çıkardığı "Yelpaze" Dergisi'ne gönderir. İlk eserleri de işte bu dergide çıkmaya başlamıştır. İlk gençlik yıllarında ağabeyinin de teşviki ile dini sohbetlere katılmıştır. Bu yıllarda terzilik de yapmakta moda dergilerini izlemektedir.
21 yaşında gazetecilik yapmaya başlar Peyami Safa gibi devrin ünlü isimlerinin de yazılarının çıktığı "Yeni İstanbul" Gazetesi'nin gençlik köşesinde yazmaya başlar. 1950 senesinde Kıbrıs mitinglerine katılmış ve kürsülerden şiirler okumuştur. Bu arada gazetenin ilanlarını hazırlayan Yüksel Bey'den resim ve müzik dersleri alarak Ney ve kanun çalmayı öğrenir. Huzur Sokağı adlı romanını da bu senelerde gazetede tefrika şeklinde okurlarla buluşmaya başlamıştır.
Bu sıralarda da siyasete atılır. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra kurulan Adalet Partisi'ne katılıp AP Bakırköy Gençlik Kolları, Edebiyat ve Kültür Kolu Başkanı olur. Faruk Nafiz Çamlıbel'in çıkardığı "Kadın Gazetesi"nde köşe yazmaya başlar. Asıl adı "Yüksel" dir. Ama kadın olduğunun anlaşılması için adının önüne "Şule" eklemeye başlayınca "Şule Yüksel Şenler" olarak tanınmaya başlamıştır.
1960 ihtilalı sonrasında ağabeyi Özer'in (Üzeyir) hastalığı ile yaşamı ve düşünceleri değişmeye başlayacaktır. Dini toplantılara katılmaya başlamıştır. 1965'te görüntüsü ile düşüncelerinin uymadığını düşünerek tesettürlü giyinmeye ve kapanmaya başlamıştır.
32 yaşındaki iken, ilahiyat mezunu tiyatrocu Abdullah Kars ile evlenir. Kocası ile beş yıl sonra boşanmak zorunda kalmıştır. 1970 senesinde Huzur Sokağı adlı romanı "Birleşen Yollar" ismiyle sinemaya da aktarılmıştır. Tekrar panellere gitmeye; gazetelere, dergilere yazmaya başlar.
"İdealist Hanımlar Derneği"ni kurmuş ve Manevi başkanı olmuştur. Bu derneğe gelen genç kızlar arasında, Emine Gülbaran (Erdoğan) da bulunmaktadır. Bu arada Kanada'da yaşamış bir maden mühendisi ile ikinci evliliğini yapmıştır. Bu eşi ile on bir yıl evli kaldıktan sonra boşanmıştır.
Yeni İstiklal Gazetesi'ndeki "Ağlayın Ey Müslüman Kardeşlerim Ağlayın" başlıklı yazısında o dönemin Cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay'a hakaret ettiği gerekçesi ile hakkında davalar açılır Anadolu'yu dolaşarak verdiği konferanslarla tartışmalar başlatmıştır.
Hür Söz, Yeni İstiklal, Babıalide Sabah gazetelerinde kadın sayfalarında yazıları çıkmış, Bugün gazetesinde 1967-71'de köşeyazarı olmuştur. Seher Vakti dergisinin de başyazarı olur.1971'de Cevdet Sunay'a yazdığı bir mektup yüzünden cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanıp, sekiz ay cezaevinde kalır. 1980'den sonra çeşitli gazetelerde yazmaya başlamıştır.
Kaynak: Takvim.com.tr