ABD ile Çin arasında yeni savaş: Kuantum
Dünyaca ünlü Amerikalı Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne (MIT) ait MIT Technology Review Dergisi ABD ve Çin arasında kuantum silahlanma yarışı başladığını öne sürdü. Kuantum şifreli iletişim ve görünmez (stealth) uçakları görünür kılan kuantum radar bu nedenle savaşın geleceğini değiştirebilecek büyük potansiyele sahip. MIT Technology Review dergisine göre kuantum teknolojilerinin başarılı olacağı henüz kesin değil. Amerika ve müttefikleri bu alanda Çin karşısında bazı üstünlüklere hala sahip. Fakat Pekin yönetimi, kuantum teknoloji ve silahlarına ayırdığı devasa bütçelerle bu küçük farkı da hızla kapatıyor.
Dergide, Mike McQuade imzası ile yayınlanan yazıda, Amerika'nın birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana radara yakalanmayan stealth teknolojisinin avantajını kullandığı fakat bu üstünlüğün Kasım 2018'de Çin'in en büyük savunma sanayii firması CETC'nin duyurduğu "stealth'i yakalayan radar" ile artık tehdit altında olduğu belirtildi.
Dergiye göre bu yeni radar kuantum fiziğinin bazı ilkelerinden yararlanarak uçakları tespit ediyor.
ÇİN'DE 500 ABD'DE 100
Dergi şu ifadelere yer verdi:
"Bu, savaşın biçimini değiştirecek kuantum fiziğine dayalı yeni bir dizi teknolojiden sadece bir tanesi. Bu teknolojiler stealth uçakları yakalayabileceği gibi savaş alanında iletişimi daha güvenli hale getirebilir ya da denizaltıların fark edilmeden ilerlemesini sağlayabilir. Kuantum fiziğine dayalı bu teknolojilerin geliştirilmesi ABD ve Çin arasında yeni bir kuantum silahlanma yarışının da hızlanmasına neden oluyor..."
MIT Technology Review Dergisi'ne göre Kanada'da yer alan Waterloo Üniversitesi'nden profesör Jonathan Baugh da, ABD ve Kanada'nın Kuzey Kutbu civarında ortak kullanacağı bir kuantum radar geliştiriyor.
Baugh'un makinesi kuantum dolanıklık adı verilen bir fizik ilkesine göre foton çiftleri üretiyor. Fotonlardan birinde meydana gelen değişiklik arada çok büyük mesafeler olsa da anında hemen diğer fotona da yansıyor.
Kuantum radar, dolanık fotonlardan birini kendi bünyesinde tutarken diğerini bir mikrodalga ışını içinde uzak mesafeye doğru fırlatıyor. Gönderilen fotonların çok azı bir stealth uçağa çarparsa geri yansıyor. Klasik bir radar, geri yansıyan fotonları doğal ışımalardan ya da radar karıştırma cihazı sinyallerinden ayırt edemiyor. Oysa kuantum radar, kendi bünyesinde tuttuğu fotonlar ile dolandık olan fotonları geri yansıdığında bir sürü başka sinyal arasında kolaylıkla tanıyor.
Teorik konseptin gerçeği dönüştürülmesi için aşılması gereken bir çok teknik ve mühendislik zorluk var. 2016'da kendi kuantum radarının stealth uçakları 100 km'ye kadar tespit ettiğini iddia eden Çinli CETC firmasının bu zorlukların ne kadarını gerçekten aşabildiğini bilmek zor.
Çin, kuantum araştırmaları konusunda oldukça yüksek bütçeleri bilim adamlarının emrine vermiş durumda. MIT Technology Review'e göre 2018'de kuantum araştırmaları alanında alınan patent sayısı Çin'de 500'ü geçerken Amerika'da sadece 100 civarında kaldı.
Avrupa, Japonya ve Güney Kore'de her bir ülkenin aldığı kuantum patent sayısı ise ABD'nin yarısı düzeyinde gerçekleşti.
KUANTUM İLETİŞİM
Çinli araştırmacılar şimdiden uzaya gönderdikleri bir uydu aracılığıyla çok uzak mesafeler arasında kuantum şifreli mesajlar gönderip almayı başardıklarını söylüyorlar. Ayrıca bu alanda Şanghay ve Pekin arasında kurulmuş bir bölgesel ağ da var. Projelerde kullanılan alt yapı ve bilgi, kolaylıkla askeri projelere de uygulanabilir.
Çin'in inşa ettiği bu iletişim ağları teorik olarak kuantum anahtarlama dağıtımı adı verilen bir ilkeye dayanıyor. Mesajlar klasik bitler halinde şifreleniyor. Şifreleri çözecek anahtarlar ise fiber-optik kablolar ya da atmosfer üzerinden qubitler şeklinde gönderiliyor. Böylece herhangi bir taraf şifre anahtarlarına müdahale edip onları çözmeye kalkışırsa anahtarlar kuantum özelliklerini yitirip yok oluyor.
KUANTUM NAVİGASYON VE SONAR
Hem Amerikan hem de Çin ordusunda hava ve deniz araçları seyrüsefer ve yer tespiti için dünya çevresine yerleştirmiş uydulardan gelen GPS sinyallerine güveniyor. Fakat savaş durumunda düşman GPS sinyallerini değiştirebilir ve hatta tamamen karıştırıp kullanılmaz hale getirebilir.
MIT Technology Review dergisine göre, savunma sanayi alanında faaliyet gösteren Amerikan Lockheed Martin firması, bu sorunu kuantum pusula adını verdiği bir teknoloji ile aşabileceğini düşünüyor.
Lockheed Martin'in kuantum pusula teknolojisi mikroskobik, yapay ve hidrojen boşluğu merkezi (HBM) isimli kuantum bir özelliği olan elmaslara lazer gönderilerek çok hassas manyetometre elde edilmesine dayanıyor.
Bu çok hassas manyetometre dünyanın manyetik haritasını çıkarıyor. Daha sonra hareket eden yapay metalik objelerin oluşturduğu manyetik değişimleri çok hassas bir şekilde tespit ediyor. Böylece hem pusulayı kullanan aracın nerede olduğunu, hem de düşman araçlarının nerede olduğunu ve nereye gittiğini çok hassas bir şekilde takip edebiliyor.
Şu an manyetometre çok hassas olduğu için ancak kısa mesafelerde kullanılabiliyor. Ancak geçen yıl Çinli araştırmacılar bu sorunu başka bir kuantum özelliği kullanarak aştıklarını iddia ettiler.
YENİ BİR KUANTUM SOĞUK SAVAŞ
Düşman iletişimine sızmak ve radar teknolojileri 2. Dünya Savaşı'nda müttefiklerin Almanya karşısında zafer kazanmasını sağlamıştı. Kuantum şifreli iletişim ve görünmez (stealth) uçakları görünür kılan kuantum radar bu nedenle savaşın geleceğini değiştirebilecek büyük potansiyele sahip.
MIT Technology Review dergisine göre kuantum teknolojilerinin başarılı olacağı henüz kesin değil.
Amerika ve müttefikleri bu alanda Çin karşısında bazı üstünlüklere hala sahip. Fakat Pekin yönetimi, kuantum teknoloji ve silahlarına ayırdığı devasa bütçelerle bu küçük farkı da hızla kapatıyor.
DHA