"Washington'dan PKK'ya silah geliyor"
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, "1997'ye bakarsanız ABD, PKK'yı terörist bir grup olarak listesine aldı. O zaman bir iş birliği yapıldı terörizme karşı ama bugün inanılmaz bir tehditle karşı karşıyayız, bunun sebebi de ABD'nin desteğiyle hareket eden YPG. YPG, PKK'nın Suriye'deki uzantısı." dedi.
Duran, Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Beşiktaş'ta bir otelde düzenlenen TRT World Forum'un, "Terörle Mücadelede Uluslararası İş Birliği" başlıklı oturumunda konuştu.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran, Türkiye'nin PKK ile 40 yıldır mücadele ettiğini, binlerce insanın bu mücadelede şehit olduğunu söyledi.
Türkiye'nin komşuları dolayısıyla terörü engellemekte zorlandığını dile getiren Duran, "Türkiye'nin istikrarsız, güvensiz komşuları nedeniyle terörizmin engellemesinde zorluklar yaşanıyor. Kimlik meseleleri açısından son 10 yılda Türkiye çok şey başardı. Terörizmle mücadeleye gelince iş birliği lazım. Uluslararası platformdan ve komşularınızdan iş birliği görmeniz lazım. 1997 yılına bakarsanız ABD, PKK'yı terörist bir grup olarak listesine aldı. O zaman bir iş birliği yapıldı terörizme karşı ama bugün inanılmaz bir tehditle karşı karşıyayız, bunun sebebi de ABD'nin desteğiyle hareket eden YPG. YPG, PKK'nın Suriye'deki uzantısı. Yeterince uluslararası destek alamadığınızda hatta müttefiklerinizden bunu alamadığınızda kolay değil, bu terörist organizasyonla yüz yüze gelmek. Washington'dan PKK'ya silah geliyor ve biz bu tehditle hala sınırlarımız dahilinde karşı karşıyayız." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Londra ya da Paris kadar güvenli olduğunu aktaran Duran, 2015-2016 yıllarında İstanbul'daki terör saldırılarının ardından yeni bir politika izlemeye başladığını dile getirdi.
Duran, şöyle konuştu:
"Türkiye o yıllarda yaşanan sorunların ardından yeni bir politika izlemeye başladı güvenlik açısından. Güvenlikle ilgili konuları ele alırken ve terörle mücadele ederken sınır ötesi çalışmalar yaptı. 2016 sonrasında da Türkiye iki operasyon gerçekleştirdi. Bir tanesi Fırat Kalkanı, diğeri Zeytin Dalı Harekatı. Bu operasyonlar aslında Türkiye'nin bir nevi manifestosuydu. Türkiye bu terör eylemleriyle ilgili ne kadar güçlü bir iradeye sahip olduğunu ve sınır ötesinde de bu harekatları yürüteceğini gösterdi. İki binden fazla DEAŞ militanı bu şekilde öldürüldü ve 5 binden fazla şüpheli militan da tutuklandı, 50 binden fazla kişi de sınır dışı edildi. Burada çok güçlü bir irade var terörle mücadele konusunda. Bu güçlü irade de barışa yardımcı oldu, destek oldu."
Türkiye'nin iradesiyle göçmenlerin Kuzey Suriye'deki şehirlere konuşlandırıldığını vurgulayan Duran, "Bu, mültecileri güvence altına alarak hem kendi ülkelerine yerleşmelerini sağlamaları açısından, hem de diğer militanlardan koruması açısından gerçekten çok büyük bir iş. Aynı zamanda İdlib'deki durumu düşündüğümüzde bu gerçekle yüzleşmek gerekiyor. Ben inanıyorum ki Türkiye başarılı şekilde bu süreci tamamlayacak." dedi.
Duran, bölgedeki ılımlı muhaliflerin radikal gruplardan ayrı tutulması gerektiğine dikkati çekerek, ayrıştırıldıktan sonra radikal grupların ortadan kaldırılmasına yönelik adımlar atılması gerektiğini sözlerine ekledi.
"TERÖR GRUPLARI ABD TARAFINDAN DESTEKLENİYOR"
Terörü lanetleyen bir konsensüs olduğunu ancak terörizmi tanımlayan bir konsensüs olmadığını ifade eden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran Eski Daimi Temsilcisi Ali Asghar Soltanieh ise bunun da çok fazla hayal kırıklığı olduğunu söyledi.
Soltanieh, politik baskılar sebebiyle bazılarının terör konusunda sessiz kaldığını dile getirerek, "Terör konusunda tek bir ortak paydada buluşmak Birleşmiş Milletler'de (BM) bile yok. BM işini yapmıyor. Toplantılar yapılıyor, terörizme bir tanım getirilsin diye ancak olmuyor. Tabi bir de terörizmin nedenleri üzerinde çalışmak lazım. Açlık, fakirlik, askeri işgaller, bunların hepsi terörizmi destekliyor. Örneğin bir terörizm eylemi başka bir terörizm eylemine yol açabilir. Bölgede DEAŞ'ın yaptığının bedelini biz ödüyoruz." diye konuştu.
Amerika eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un bir makalesine de değinen Soltanieh, şunları aktardı:
"Makalede, 'El Kaide'yi biz yarattık. Başkan Reagan, kongreyle ortalık halinde demokratların önderliği altında, iyi bir fikir dediler, bizim bugün mücadele ettiğimiz insanlar, biz onları zaten 20 yıl önce imal ettik.' diyor. DEAŞ, bir zincir reaksiyonudur, 20 yıl önce yaptıklarına. Onun için terör konusunda tanım noktasında bir konsensüs yok, bunun için birlikte çalışabiliriz. Ben BM'de çalışıyorum yolsuzluklar konusunda, aslında yaptırımlar yolsuzluk oluşturuyor. Tarihi değiştirmek mümkün değil. Terör grupları ABD tarafından destekleniyor. Trump yönetimi de yakın zamanda tırnak içinde rejim değişikliği için bu teröristlerden faydalanmaya karar verdi. Aslında terörizmi ve teröristleri destekleyenler onun kurbanı olurlar. 'Teröre karşı savaş veriyoruz' diyenler var ama baktığınızda kimler aksiyona geçiyor, buna bakmak lazım. Her gün cenazeler kaldırılıyor İran'da ve biz de bununla ilgili aksiyona geçiyoruz. Uluslararası iş birliğine ihtiyaç var terörizmle mücadele konusunda bir de gerçek anlamda aksiyona geçmek gerekiyor. ABD'nin gidip terör gruplarını kiralayarak, Sovyetler Birliği'ne karşı onları kullanmak yerine BM'ye başvursaydı, BM başka ülkelerin işgaline engel olurdu."
"FARKINA VARMADAN TERÖRÜN VE TERÖRİSTİN PROPAGANDASINI YAPIYOR OLABİLİRİZ"
Evening Standard Savunma Editörü Gazeteci Robert Fox, teröristlerin kategorilere ayrıldığını, terörün nereden geleceğinin belli olmadığını ve daha önce bir meslektaşının bir terör eyleminde yaşamını yitirdiğini anlattı.
Fox, BM'nin terörizm konusunda inisiyatif alması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"BM, terörizm konusunda daha fazla iş yapabilir. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, terörizme karşı küresel eylem, bunların hayata geçirilmesi gerekiyor. Terörizm konusunda kesinlikle uluslararası iş birliğini tesis etmek gerekiyor ama birçok ülkede tanıklık ettiklerime baktığımda, terörizm söz konusu olduğunda bireysel ve kolektif çıkarlar söz konusu oluyor. Ülkeler kendi stratejilerini geliştiriyorlar ve bundan çok da taviz vermiyorlar. Gazetecilik, terör grupları tarafından satın alınabilir ama çok da olası değil. Aslında biz farkına varmadan terörün ve teröristin propagandasını yapıyor olabiliriz. Bu sadece eylemle değil imgesiyle de ortaya konulabilir. Burada çok dikkatli olmamız gerekiyor."