ABD'de kritik çarşamba
Başkanlık seçimlerinde en kritik aya giren ABD Başkanı Barack Obama ve Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Mitt Romney, ilk kez tüm Amerikan halkının önünde yüz yüze gelip kozlarını paylaşacak.
ABD'de, 1976 yılından bu yana başkan adaylarının, sadece kampanya konuşmaları veya medya üzerinden mesaj göndermek yerine, TV önünde canlı yayında karşı karşıya gelerek soruları cevaplandırdığı açık oturumlar, artık gelenek haline geldi. Obama ve Romney de bu geleneği devam ettirerek, yarın, Denver Üniversitesi'nde yapılacak 90 dakikalık açık oturumda, ilk kez karşı karşıya gelecek ve milyonlarca izleyicinin önünde aynı anda, aynı sahne üzerinden, aynı sorulara yanıt verecek.
Yarınki açık oturumun konusu ise iç politika olacak.
Başkan adayları, ikinci olarak 16 Ekim'de, hem iç hem dış politikanın tartışılacağı, üçüncü olarak da 22 Ekim'de sadece dış politikanın ele alınacağı açık oturumlarda kozlarını paylaşacak.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan yardımcısı adayı Paul Ryan da yine 11 Ekim'de televizyonda karşı karşıya gelecek.
-Adaylara seçim kaybettirip-kazandırabilir-
Amerikalıların bir kısmı, Obama ve Romney'nin kampanya konuşmalarını dinleyebilme fırsatı buldu ama seçmenlerin çoğunluğu, adayların birçok açıklamasını medya vasıtasıyla takip edebiliyor.
Bu açık oturumlar ise Amerikalılara, Obama ve Romney'nin konuşmalarını, haber metinlerinin içine yedirilmeden, kısaltılmadan veya yorumlar ve değerlendirmeler eklenmeden dinleyebilme, adaylara ise seçmenler karşısında vizyonlarını ve birbirlerine karşıtlıklarını daha net ortaya koyma şansını verecek.
Bu noktada, seçim yarışının şu anki durumu göz önüne alındığında açık oturumlar, Obama ve Romney açısından farklı anlam ifade ediyor.
Obama için en önemli konu, açık oturumlarda, birçokları tarafından eleştirilere neden olan Amerikan ekonomisini daha düzeltemediği yönündeki eleştirilere, aşırı savunmacılığa da kaçmadan çok iyi yanıt verebilmek.
Ayrıca, Obama açısından açık oturumlar, ''seçimin ABD'nin geleceği için iki farklı ideoloji arasında tercihin yapıldığı ve başlattığı değişimi tamamlayabilmesi için dört yıla daha ihtiyacı olduğu'' mesajını daha iyi vurgulayabilmesi noktasında önemli.
Romney için en önemli konu ise ''Amerikan halkının yüzde 47'sini önemsemediği'' sözlerinin ardından yaşadığı düşüşten toparlanabilmek için, bu ''yüzde 47'lik'' kesimle bağlantı kurup, barışabilmek. Romney açısından açık oturumlar, bu son gafının ardından düşen ivmesini tekrar yükseltebilmesi açısından hayati önemde, belki de ''son fırsat''.
Dolayısıyla, yarışı önde götürmesi nedeniyle Obama için, açık oturumları büyük bir gafa imza atmadan, Romney ile ''eşit'' derecede bitirebilmek kısmen yeterli iken, ivme kaybeden Romney'nin ise dengeleri değiştirecek iyi bir performans sergilemeye ihtiyacı var.
-Nasıl strateji izleyecekler?-
Tartışmaların içeriğine bakıldığında, merak edilenler, adayların birbirlerini hangi konulardan ''vurmaya'' çalışacağı. Bu noktada, Romney'nin, Obama'yı ''zayıf karnı'' olarak görülen ekonomiden, Obama'nın da Romney'i ''yüzde 47'' gafı ve ''halktan kopuk multi-milyoner'' imajıyla vurmaya çalışması bekleniyor.
Tartışmalarda diğer önemli konu, adayların ''metnin dışına çıkmaya'' zorlandıklarında ve baskı altında kaldıklarında nasıl davranacakları ve daha önemlisi herhangi bir ''gaf''a imza atıp atmayacakları. Amerikan halkı, bu tür durumları, olası başkanın ani ortaya çıkan ülke ve dünya meselelerinde ne ölçüde ''liderlik'' gösterebileceğinin kriteri olarak görüyor.
Bunun yanında, birbirlerine medya üzerinden ağır eleştirilerde bulunan Obama ve Romney'nin aynı sahneyi paylaşırken birbirlerine ne kadar nazik veya agresif davranacağı da diğer bir merak konusu.
Obama, 2008 yılındaki seçimlerde Demokrat rakibi Hillary Clinton'a yönelik küçümseyici ifadesi sonrasında ''kibirli'' olarak damgalanmıştı ve hala da bu eleştiriler zaman zaman kimi çevrelerce dile getirilmeye devam ediyor. Obama'nın Romney'ye karşı da bu ''eski kötü huyunu'' sürdürmesi halinde, bunun seçmenleri rahatsız edebileceği yorumları yapılıyor.
Romney'nin de partisinin ön seçimlerinde canlı yayınlanan tartışma programında, sağlık reformuyla ilgili olarak rakibi Teksas Valisi Rick Perry'ye söylediği, ''10 bin dolara bahse girer misin?'' şeklindeki gafı hala hafızalarda. Romney'nin 10 bin dolardan 10 dolar gibi bahsetmesi, ''halktan kopuk bir multi-milyoner'' imajını daha da perçinlemişti.
Ayrıca, özellikle Romney'nin, ''ırkçı'' algılanabilecek ifadelere karşı çok dikkatli olması gerekiyor. Yine 2008 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti başkan adayı John McCain'in tartışma programında konuşurken, Obama için eliyle işaret ederek, ''Bu da'' demesi ırkçılık algılamalarına yol açmıştı.
Bu açıdan Obama ve Romney'nin, sadece sorulara yanıtları değil, ilk tepkileri ve vücut dilini nasıl kullandıkları da önemli olacak. Çünkü, sadece sözleriyle değil, kamera karşısındaki duruşları, karizmaları ve mimikleriyle seçmenlerin gönlünü kazanmak ve kendilerinin ''doğru lider'' olduklarına inandırmak zorundalar.
-Adayların artı ve eksileri-
Bu noktalardan, iki aday da bazı artı ve eksilere sahip.
Obama'nın ''karizması'' ve ''hatipliği'' ile kalabalıkları etkileyebildiği tartışmasız bir gerçek. Ama Obama'nın hatipliğine rağmen sorunu, akademisyen olduğu için konuşmalarını çoğu zaman uzatması ve çok fazla detaya girmesi. Bu da kampanya ekibinde, dakikalarla sınırlı soru-cevaplarda, Obama'nın süreyi iyi kullanamayabileceği endişesini uyandırıyor.
Bunun yanında, 4 yıldır ABD Başkanı olarak Obama, beklenmedik sorulara daha hazırlıklı olduğu imajı veriyor ama en son böyle bir tartışma programına başkan adayı iken katılmış olması, biraz ''paslanmış olabileceği'' yorumlarına neden oluyor.
Romney'nin, Cumhuriyetçi Parti'nin ön seçimlerinde hayli tartışma programı deneyimi edindiği bir gerçek. Ama Romney açısından en belirgin sorun, birçoklarınca ekran karşısında ''karizmatik'' bulunmaması. Bunun yanında, Romney'nin, konuşurken bazen cümlelerin sonunu getirmediği ve seçmenlerle bağlantı kuramadığı da eleştiriler arasında.
Romney için sorun olabilecek diğer konu, mizaç olarak oldukça temkinli konuşmaya çalışan ve metne bağlı konuşmalar yapmayı tercih eden biri olması. Bunun yanında, görüşlerinde zaman zaman ince ayarlara ve hatta değişikliğe giden Romney'nin, beklemedik sorular karşısında kararlı tutum seçmekte zorlanabileceği de yorumlar arasında.
Bu nedenle, belki de taktik icabı, iki taraf da beklentileri düşürmeye yönelik bir strateji izliyor. Romney kampanyası, Obama'nın çok iyi bir hatip olduğuna dikkati çekerek, Romney'ye yönelik olası hayal kırıklıklarının önüne geçmeye çalışıyor. Obama kampanyası, Obama'nın başkanlığın gerektirdiği işlerden dolayı tartışmaya yeteri kadar hazırlanamadığını, halbuki Romney'nin uzun süredir hazırlık yaptığını, bunun yanında Cumhuriyetçi Parti ön seçimleri sırasında televizyonda rakipleriyle 23 tartışmaya katılıp 19'unu kazandığını belirterek, Romney için ''iyi münazaracı'' nitelendirmesi yapıyor. Hatta Obama bile, ''Romney iyi münazaracı, ben ise idare ederim'' diyor.
Yani bir nevi iki taraf da ''karşı tarafa dair beklentiyi yüksek tutarak, yine karşı tarafa yönelik hayal kırıklığını artırmayı'' amaçlıyor.
-Hayali açık oturumlarla provalar-
Öte yandan, Obama ve Romney, önemi nedeniyle açık oturumlar için son sürat hazırlanıyor. Her iki aday da yardımcıları ve danışmanlarıyla birlikte adeta ''inzivaya çekildi''.
Nevada eyaletinde kampa giren Başkan Obama, politika brifinglerinin yanında, Demokrat Parti Massachussetts senatörü, aynı zamanda da 2004 yılındaki başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olan John Kerry'nin Mitt Romney'nin yerine geçtiği hayali oturumlarla provalar yapıyor. Obama'nın seçim ekibinden yetkililer, Başkan'ın, adaylara sınırlı söz hakkının tanınacağı açık oturumda kısa yanıtlar verebilmesi üzerinde çalıştıklarını kaydediyor.
Romney de danışmanlarıyla birlikte, açık oturumun yapılacağı Colorado eyaletinin Denver kentinde, Cumhuriyetçi Parti Ohio senatörü Rob Portman'ın Başkan Obama'yı canlandırdığı sıkı provalar yürütüyor. Bunun öncesinde de fırsat bulduğu zamanlarda açık oturumlara hazırlık yapan Romney'nin, bu son provasında da günün 1-2 saatini Obama'nın politikalarını çalışmak ve brifing notlarını okumakla geçirdiği gelen bilgiler arasında.
Dolayısıyla, aslında açık oturumların sonunda hafızalarda kalmayı başaran, hafızalarda kalış şekline göre ''başarılı veya başarısız'' olacak. Tabi ki bir gafa imza atan, başkanlık şansını azaltırken, rakibine göre daha gerçekçi, daha lider görünmeyi başarabilen ise seçilme şansını katlayacak.
Yarınki açık oturumun konusu ise iç politika olacak.
Başkan adayları, ikinci olarak 16 Ekim'de, hem iç hem dış politikanın tartışılacağı, üçüncü olarak da 22 Ekim'de sadece dış politikanın ele alınacağı açık oturumlarda kozlarını paylaşacak.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan yardımcısı adayı Paul Ryan da yine 11 Ekim'de televizyonda karşı karşıya gelecek.
-Adaylara seçim kaybettirip-kazandırabilir-
Amerikalıların bir kısmı, Obama ve Romney'nin kampanya konuşmalarını dinleyebilme fırsatı buldu ama seçmenlerin çoğunluğu, adayların birçok açıklamasını medya vasıtasıyla takip edebiliyor.
Bu açık oturumlar ise Amerikalılara, Obama ve Romney'nin konuşmalarını, haber metinlerinin içine yedirilmeden, kısaltılmadan veya yorumlar ve değerlendirmeler eklenmeden dinleyebilme, adaylara ise seçmenler karşısında vizyonlarını ve birbirlerine karşıtlıklarını daha net ortaya koyma şansını verecek.
Bu noktada, seçim yarışının şu anki durumu göz önüne alındığında açık oturumlar, Obama ve Romney açısından farklı anlam ifade ediyor.
Obama için en önemli konu, açık oturumlarda, birçokları tarafından eleştirilere neden olan Amerikan ekonomisini daha düzeltemediği yönündeki eleştirilere, aşırı savunmacılığa da kaçmadan çok iyi yanıt verebilmek.
Ayrıca, Obama açısından açık oturumlar, ''seçimin ABD'nin geleceği için iki farklı ideoloji arasında tercihin yapıldığı ve başlattığı değişimi tamamlayabilmesi için dört yıla daha ihtiyacı olduğu'' mesajını daha iyi vurgulayabilmesi noktasında önemli.
Romney için en önemli konu ise ''Amerikan halkının yüzde 47'sini önemsemediği'' sözlerinin ardından yaşadığı düşüşten toparlanabilmek için, bu ''yüzde 47'lik'' kesimle bağlantı kurup, barışabilmek. Romney açısından açık oturumlar, bu son gafının ardından düşen ivmesini tekrar yükseltebilmesi açısından hayati önemde, belki de ''son fırsat''.
Dolayısıyla, yarışı önde götürmesi nedeniyle Obama için, açık oturumları büyük bir gafa imza atmadan, Romney ile ''eşit'' derecede bitirebilmek kısmen yeterli iken, ivme kaybeden Romney'nin ise dengeleri değiştirecek iyi bir performans sergilemeye ihtiyacı var.
-Nasıl strateji izleyecekler?-
Tartışmaların içeriğine bakıldığında, merak edilenler, adayların birbirlerini hangi konulardan ''vurmaya'' çalışacağı. Bu noktada, Romney'nin, Obama'yı ''zayıf karnı'' olarak görülen ekonomiden, Obama'nın da Romney'i ''yüzde 47'' gafı ve ''halktan kopuk multi-milyoner'' imajıyla vurmaya çalışması bekleniyor.
Tartışmalarda diğer önemli konu, adayların ''metnin dışına çıkmaya'' zorlandıklarında ve baskı altında kaldıklarında nasıl davranacakları ve daha önemlisi herhangi bir ''gaf''a imza atıp atmayacakları. Amerikan halkı, bu tür durumları, olası başkanın ani ortaya çıkan ülke ve dünya meselelerinde ne ölçüde ''liderlik'' gösterebileceğinin kriteri olarak görüyor.
Bunun yanında, birbirlerine medya üzerinden ağır eleştirilerde bulunan Obama ve Romney'nin aynı sahneyi paylaşırken birbirlerine ne kadar nazik veya agresif davranacağı da diğer bir merak konusu.
Obama, 2008 yılındaki seçimlerde Demokrat rakibi Hillary Clinton'a yönelik küçümseyici ifadesi sonrasında ''kibirli'' olarak damgalanmıştı ve hala da bu eleştiriler zaman zaman kimi çevrelerce dile getirilmeye devam ediyor. Obama'nın Romney'ye karşı da bu ''eski kötü huyunu'' sürdürmesi halinde, bunun seçmenleri rahatsız edebileceği yorumları yapılıyor.
Romney'nin de partisinin ön seçimlerinde canlı yayınlanan tartışma programında, sağlık reformuyla ilgili olarak rakibi Teksas Valisi Rick Perry'ye söylediği, ''10 bin dolara bahse girer misin?'' şeklindeki gafı hala hafızalarda. Romney'nin 10 bin dolardan 10 dolar gibi bahsetmesi, ''halktan kopuk bir multi-milyoner'' imajını daha da perçinlemişti.
Ayrıca, özellikle Romney'nin, ''ırkçı'' algılanabilecek ifadelere karşı çok dikkatli olması gerekiyor. Yine 2008 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti başkan adayı John McCain'in tartışma programında konuşurken, Obama için eliyle işaret ederek, ''Bu da'' demesi ırkçılık algılamalarına yol açmıştı.
Bu açıdan Obama ve Romney'nin, sadece sorulara yanıtları değil, ilk tepkileri ve vücut dilini nasıl kullandıkları da önemli olacak. Çünkü, sadece sözleriyle değil, kamera karşısındaki duruşları, karizmaları ve mimikleriyle seçmenlerin gönlünü kazanmak ve kendilerinin ''doğru lider'' olduklarına inandırmak zorundalar.
-Adayların artı ve eksileri-
Bu noktalardan, iki aday da bazı artı ve eksilere sahip.
Obama'nın ''karizması'' ve ''hatipliği'' ile kalabalıkları etkileyebildiği tartışmasız bir gerçek. Ama Obama'nın hatipliğine rağmen sorunu, akademisyen olduğu için konuşmalarını çoğu zaman uzatması ve çok fazla detaya girmesi. Bu da kampanya ekibinde, dakikalarla sınırlı soru-cevaplarda, Obama'nın süreyi iyi kullanamayabileceği endişesini uyandırıyor.
Bunun yanında, 4 yıldır ABD Başkanı olarak Obama, beklenmedik sorulara daha hazırlıklı olduğu imajı veriyor ama en son böyle bir tartışma programına başkan adayı iken katılmış olması, biraz ''paslanmış olabileceği'' yorumlarına neden oluyor.
Romney'nin, Cumhuriyetçi Parti'nin ön seçimlerinde hayli tartışma programı deneyimi edindiği bir gerçek. Ama Romney açısından en belirgin sorun, birçoklarınca ekran karşısında ''karizmatik'' bulunmaması. Bunun yanında, Romney'nin, konuşurken bazen cümlelerin sonunu getirmediği ve seçmenlerle bağlantı kuramadığı da eleştiriler arasında.
Romney için sorun olabilecek diğer konu, mizaç olarak oldukça temkinli konuşmaya çalışan ve metne bağlı konuşmalar yapmayı tercih eden biri olması. Bunun yanında, görüşlerinde zaman zaman ince ayarlara ve hatta değişikliğe giden Romney'nin, beklemedik sorular karşısında kararlı tutum seçmekte zorlanabileceği de yorumlar arasında.
Bu nedenle, belki de taktik icabı, iki taraf da beklentileri düşürmeye yönelik bir strateji izliyor. Romney kampanyası, Obama'nın çok iyi bir hatip olduğuna dikkati çekerek, Romney'ye yönelik olası hayal kırıklıklarının önüne geçmeye çalışıyor. Obama kampanyası, Obama'nın başkanlığın gerektirdiği işlerden dolayı tartışmaya yeteri kadar hazırlanamadığını, halbuki Romney'nin uzun süredir hazırlık yaptığını, bunun yanında Cumhuriyetçi Parti ön seçimleri sırasında televizyonda rakipleriyle 23 tartışmaya katılıp 19'unu kazandığını belirterek, Romney için ''iyi münazaracı'' nitelendirmesi yapıyor. Hatta Obama bile, ''Romney iyi münazaracı, ben ise idare ederim'' diyor.
Yani bir nevi iki taraf da ''karşı tarafa dair beklentiyi yüksek tutarak, yine karşı tarafa yönelik hayal kırıklığını artırmayı'' amaçlıyor.
-Hayali açık oturumlarla provalar-
Öte yandan, Obama ve Romney, önemi nedeniyle açık oturumlar için son sürat hazırlanıyor. Her iki aday da yardımcıları ve danışmanlarıyla birlikte adeta ''inzivaya çekildi''.
Nevada eyaletinde kampa giren Başkan Obama, politika brifinglerinin yanında, Demokrat Parti Massachussetts senatörü, aynı zamanda da 2004 yılındaki başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olan John Kerry'nin Mitt Romney'nin yerine geçtiği hayali oturumlarla provalar yapıyor. Obama'nın seçim ekibinden yetkililer, Başkan'ın, adaylara sınırlı söz hakkının tanınacağı açık oturumda kısa yanıtlar verebilmesi üzerinde çalıştıklarını kaydediyor.
Romney de danışmanlarıyla birlikte, açık oturumun yapılacağı Colorado eyaletinin Denver kentinde, Cumhuriyetçi Parti Ohio senatörü Rob Portman'ın Başkan Obama'yı canlandırdığı sıkı provalar yürütüyor. Bunun öncesinde de fırsat bulduğu zamanlarda açık oturumlara hazırlık yapan Romney'nin, bu son provasında da günün 1-2 saatini Obama'nın politikalarını çalışmak ve brifing notlarını okumakla geçirdiği gelen bilgiler arasında.
Dolayısıyla, aslında açık oturumların sonunda hafızalarda kalmayı başaran, hafızalarda kalış şekline göre ''başarılı veya başarısız'' olacak. Tabi ki bir gafa imza atan, başkanlık şansını azaltırken, rakibine göre daha gerçekçi, daha lider görünmeyi başarabilen ise seçilme şansını katlayacak.