Kadir gecesinin kadrini bilen bir ömrü ihya eder

Cenâb-Hakk’ın biz Ümmet-i Muhammed’e ihsan ettiği bu gece, 80 yıllık bir ömürden daha hayırlıdır.

* Kadir Sûresi'nin 2. ayetini, "Ey Habibim Kadir Gecesini sen bildin mi? veya "ne bilirsin?" diye çeviriyor Türkçe'ye, bazıları. Ve bu çeviriyi yaparken Efendimiz'le (sas) problemi olan sûreti insanlar, acınası bir neşe duyuyorlar; "Sen ne bilirsin Kadir Gecesini?" demiş, bak Allah! Demek ki Hz Peygamber, o kadar da kıymetli değilmiş Allah'ın katında." diye.
Hâlbuki öyle değil. Ama papazın hazırladığı Arapça sözlükle veya hepsi aslında âyan beyan belli bazı mihrakların izinden giderek Kur'ân'ı öğrenmeye, anlamaya çalışırsa, ancak bu kadar anlıyor cühelâ. Oysa Araplar, o âyeti öyle anlamaz.
* "Ve mâ edrâke mâ leyletü'lkadr." (Kadir: 2) Ey Habibim, Sen veya bir başkası tek başına bu Kadir Gecesini idrak edemezdi, Allah bildirdi de idrak etti.
Ve Kadir Gecesini idrak ettiğiniz şekliyle bile, gene siz tam olarak anlayamazsınız, hakikatini tam olarak idrak edemezsiniz.
Çünkü Kadir Gecesi sizin erişip de, bütün feyzini alıp bitirebileceğiniz bir gece değildir. O Kadir Gecesi'nin daha devam eden kısmı vardır ki; kullar onu bitiremez, hepsini alamaz. Kadir Gecesi'nden olsa olsa bir nebzecik alabilir. Nedir o?
* "Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr." (Kadir: 3) Nasıl bir gece olduğunu düşünün kıymetli dostlar. Bir adam seksen sene bir gecede nasıl yaşlanır, bir gecede insan seksen senelik tecrübeye nasıl mazhar olur, seksen sene bir adam ilimle meşgul olsa bir gecede bu seksen senelik bu ilimi bir anda nasıl alabilir? Soru aslında budur. Bir ömre bedel bir gecedir, Kadir Gecesi. Peki nasıl olabilir bu? Başında beyan ediyor Allah Teâlâ, eğer Resûlüme indirdiğim Kur'ân'dan siz bir âyetlik, bir gecelik, bir nefeslik alabilseniz ömrünüze bedeldir.
* "Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr" Ulemânın ve âriflerin ekserisi iki şekilde mânâ veriyorlar. Kadir Gecesi, Kur'ân'ın indirildiği gece bin aydan hayırlıdır. Ne yapacağız? O geceyi ihyâ edeceğiz. Ama Kadir Gecesi'nin özelliği neydi? Kur'ân'ın inmesiydi. Peki ben geldim şimdi Kur'ân'la tanıştım. Kur'ân benim sîneme, benim karanlık dünyama indi. İşte benim Kadir Gecem, işte benim ömrüm, işte benim hayatım!


BİN AYDAN HAYIRLIDIR ?
* "Leyletü'l-kadr" Şöyle mânâ verilir o zaman; sana Kur'ân'ın indiği gece, yani senin dünya gecende Kur'ân'la tanışman "hayrun min elfi şehr" Bir ömür yaşamandan çok daha iyidir. Seksen sene, doksan sene yaşadın, ne yaşadıysan ama Kur'ân'la tanışık olarak yaşadığında Kadir kıymeti var. Kur'ân'la tanışmadıysan Kadir kıymet yok.
* "Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr" Sana indiyse o Kur'ân, o Kur'ân'ın indiği geceyi idrak ettiysen iki mânâda olur; hayrun min elfi şehr."
* Arapça'da hayırlı kelimesinin karşılığıyla bizim Türkçe'de kullandığımız hayırlı kelimesinin karşılığıyla pek birbirini tutmuyor. Arapça'da şöyle bir şey var; örneğin bir tarafta su var, diğer tarafta da çay. Arap şöyle kullandığında veyahut kelime Kur'ân'da bu şekilde geldiğinde: "su çaydan iyidir, faziletlidir" denildiğinde bu şu demektir; "yani çayda içilir ama su daha iyidir."
* Fakat Kur'ân'ın ifadelerine ve Arapça'da kullanılan şekline baktığımızda hayırlıdır tâbiri kullanıldığında şu mânâya gelir; "Su, çaydan hayırlıdır" dediğinde şöyle bir mânâ oluşur zihinde veya oluşmalıdır eğer Arapça biliyorsa bir insan. "Su olan yerde çay içilmez." Aynı şey mi? Değil! Bizim âlim geçinen bazı hocacıklarımız öyle anlamıyor işte, sonra ciltlerle kitap yazıyor. Şimdilerde moda bir tâbir var ya, dezenformasyonu artırıyor en fazla, sırtındaki yükünü artırıyor.
* "Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr" Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O Kadir Gecesi'ne sen eriştiysen artık sen bin aylık ömrüne bile dönüp bakma. Bak mânâ nasıl değişti değil mi, bu daha enterasan değil mi? "hayrun min elfi şehr" Ne demek? O zaman Kur'ân'la tanıştıysan seksen senelik ömrün boşa gitti diye üzülme! Başka bir tâbir; seksen sene çok güzel yaşadım diyorsun Kur'ân'la tanıştıysan inan ki o seksen seneye dönüp bakmazsın bile. Kur'ân sana öyle bir hâl öyle bir saadet verecek ki, senin bin ömründen daha bereketli olacak.
NASIL BİR KADİR?
* "Tenezzelü'l melâiketü ve'r-rûhu fîhâ bi izni rabbihim min külli emrin." (Kadir: 4) Ne muhteşem bir âyet! İnsan yere indirilmiş yerde yaratılmıştır. Fakat insan yeryüzü için yaratılmamıştır; dâima göklerle semâvâtla ulvî âlemle irtibatlı yaratılmıştır. Melekler gökten yere indirilir, gökle yer irtibatımızı meleklerle sağlar Cenâb-ı Mevlâ, melekler vesile olur.
* Fakat o melekler bizzat bize gelmezler. Onu Peygambere indirilen Kur'ân'dan bizzat alırız. Ulvî âleme çıkmak için meleklerle irtibatımızı ancak Kur'ân'la sağlarız.

* Efendimiz (sas)'e indirilen Kur'ân ve Efendimiz (sas)'le irtibat kurulduğunda, meleklerin frekansına sen de girmiş olursun. Fakat bu âyet-i kerîmede buyuruluyor ki; "Siz Kur'ân'la beraber, Hz Muhammed Mustafa'nın ümmeti olmak şerefini idrak eder bir duruma gelirseniz, ömrünüzde Kur'ân bu şekilde hayatî öneme sahip olur ise, âdeta Ben sizin ayağınıza semâvatı indiririm, melekler iner." buyurmaktadır, Cenâb-ı Mevlâ.
Kadir gecesine eriştiğimde ne yapayım?
* Efendimiz (sas)'in hanımı, baş tacımız Hz. Aişe (ra) Validemiz: "Yâ Resûlallah Kadir Gecesi'ne eriştiğimde ne yapayım, nasıl dua edeyim?" diye, Efendimiz (sas)'e soruyor.
Efendimiz (sas) buyuruyor ki: "O Kadir Gecesine eriştiğini hissedersen şöyle dua et: 'Allahümme inneke afüvvün kerîmün, tuhıbbü'l afve fa'fü annî' Allahım sen çok affedicisin, çok kerimsin affetmeyi seversin beni de affet." Âmin. ? Kıymetli dostlar, bu gece esas olan çok ibadet yapmaktır. En azından bir gecelik kaza namazı kılmak iyidir. Seksen senelik, hatta daha fazla karşılığı olacağını düşünürseniz bu geceyi ihyâ etmek ve bu gece ihyâ olmak için gayret etmek gerekir.
* Cami cami, türbe türbe dolaşmak kötüdür demiyoruz fakat, bu gece ayaklarımızı kıyamda, rükûda yormak daha iyidir. Bugüne kadar namaza başlamamış isek bu gece namaza başlamak isabetli olacaktır.
* Elbette ki bu gece, Kur'ân'ın indirildiği gece olduğu için muhakkak Kurân'la meşgul olmak gerekir.
Biliyorsak okumak, bilmiyorsak da bu gece bir an önce öğrenmeye niyet ederek, Kur'ân-ı Kerim'in sayfalarına bakıp âyetlerini sevmek bile Kurân'la aramızda bir bağ kuracaktır. Zira Kur'ân âdeta nazlı bir sevgili gibidir.
* Tabi bu gece, Selât-u selam ve Kelime-i Tevhid çekmek, hayır hasenatta bulunmak, ana, baba, akrabaya, hâl hatır sormak hem onların hem de büyüklerimizin, eşimizin, çocuklarımızın hayır dualarını almaya gayret etmek gerekir. Bu arada bu gece Rabbimizin razı olduğu bir ilim öğrenmek de Allah katında çok kıymetlidir. İnsan, böylesi bir geceyi ıskalamayıp, sabaha kadar uyumadan ibadet ve taatle meşgul olmalı.
CANFEDâ HATUN'UN KADİR GECESİ
İstanbul Karagümrük'teki Canfedâ Hatun Camii'sine ismini veren Canfedâ Hatun, vakti Osmanlı'da Topkapı Sarayı hizmetinde bulunan bir hanımdır.
* Canfedâ Hatun, bir Ramazan gecesi sarayın avlusunda bulunduğu sırada tüm ağaçların âdetâ secde ediyormuşçasına eğildiklerini ve o vaziyette beklediklerini görür; bir yandan da kulağına tekbir ve tehlîl sesleri gelmektedir. Kendi kendisine; "Herhalde bu gece Kadir Gecesi..." diyerek gözyaşlarıyla hamd ü senâ ederken içinden: "Ben bunu anlatsam da kimse inanmaz, en iyisi bir nişâne bırakayım da hem kendim hem de başkası hayâl olmadığına kâni olsun." der ve başörtüsünün altındaki iç yemenisini çıkartıp secde hâlindeki uzun bir servinin tepesine bağlar. Sabah namazından sonra tekrar avluya çıkıp da yüksek servinin en tepesinde yemenisinin bulunduğunu görünce rahatlar ve Cenâb-ı Hakk'a şükreder. Hemen saray görevlilerine, padişaha bir müjdesi olduğunu ve muhakkak huzura çıkması gerektiğini söyler.
* Padişahın huzuruna çıkan Canfedâ Hatun: "Efendim, Elhamdülillâh Kadir Gecesi'ne eriştik, hem size, hem ümmeti Muhammed'e bol bol dualar eyledik.
Şu anda Kadir Gecesi'nin gününü idrak ediyoruz. Şükürler olsun ki saraydaki tüm bendeleriniz ve hatta bahçenizdeki dallar, ağaçlar bile Cenâb-ı Hakk'a ibadet imkânını bu güzel mekânda yaşamış ve bulmuştur. Hak ve adaletle mülkünüz daim ve bâkî olsun. Hem size hem ümmet-i Muhammed'e müjdeler olsun!" der.
Padişah: "Bunu herkes iddia edebilir; bir delilin var mı?" diye sorar. Canfedâ Hatun da, seher vaktinde yaşadıklarını anlatır ve delil olarak da servinin tepesine bağladığı yemeniyi arz eder.
* Bunun üzerine padişah maiyyetiyle sarayın avlusuna çıkıp da nişâneyi görünce gözyaşları içinde Allah'a hamd ü senâ eder. Canfedâ Hatun'a dönerek; "Hatun, dile benden ne dilersen!" diye sorunca, Canfedâ Hatun; "Efendim, ne dileyeyim?
Önce sıhhat ve âfiyetiniz ama sultanım ben hep mescid yapanlara özenirim.
Elhamdülillâh maaşım yerinde fakat mescid yaptırmaya kudretim yetmez. Bu hayırlı işe önce Cenâb-ı Hakk'ın lûtfuyla sonra da sizin ihsanınızla muvaffak olsam diye düşünürüm." diyerek ricasını bildirir.
* İşte Karagümrük'te Canfedâ Hatun Cami'nin inşası böyle bir vesileyle olmuştur.

AYET-İ KERİME
"Biz onu (Kur'ân'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrâil veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler. O gece, tan yeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir." Kadir: 1-5
HADİS-İ ŞERİF
"Kadir gecesini, fazilet ve kudsiyetine inanarak ve sevabını yalnız Allah'tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hâriç- geçmiş günahları bağışlanır." Müslim
SORDUM-ÖĞRENDİM
İnsan günahlardan nasıl kurtulabilir?
İnsan günahlardan kurtulamaz. Bir insanı günahtan ancak Allah kurtarır. O hâlde günah Allah'la insanın arasına perdeler konulmasına verilen isimdir. Ne yapmalı? Allah'a karşı kabahat bile etse gene Allah demeli bir insan, başka kapı yok ki! Bir hadisi kutsîde geçer: Beli bükük olmuş bir ihtiyar hâlâ günahlarda gider vaziyetteymiş. "Sen belin büküldü, saçların ak pak oldu Bana isyan etmekte utanmıyorsun ama Ben sana günah yazmaya ve seni bu hâlinle yakmaya utanıyorum, diyerek Hz Allah, meleklere emredermiş; Artık yetmişine geldi kalemi kaldırın. Ben utanıyorum artık günah yazmaya." dermiş.
Allah'la olan muamelemizi biraz edeplice hâlletmeye çalışalım. Zaten bunun için gelmiş Kur'ân, bunun için anlatmış Efendimiz (sas).
DUA
Efendimiz'in (sas) Duası:

"Allahümme rahmeteke ercû felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete 'aynin ve aslih lî e'nî küllehü lâ ilâhe illâ ente." "Ey Allah'ım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar da olsa nefsimle baş başa bırakma. Hâlimi tümüyle düzelt, Sen'den başka ilah yoktur." Âmin.
Fatih Çıtlak

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.