Sosyal medya ve algı oyunları! Yanlış bilgi internette nasıl yayılıyor?
Teknolojinin gelişmesiyle iletişim imkanları arttı ve hızlandı. Fakat bu hızla beraber yanlış bilgiyi dolaşıma sokmak da bir o kadar kolaylaştı. Peki, manipülatörler bilgi kirliliğini nasıl yayıyor? Tarihte bunun örnekleri neler? İşte sosyal medyadan yapılan algı operasyonunu gözler önüne seren analiz haberimiz...
"Birinci Dünya Savaşı'nda Araplar bizi arkadan bıçakladı' " temalı Arap düşmanlığı söylemlerini desteklemek adına, 2016 yılında bir hurafe uyduruldu. İddiaya göre bir hemşire, 1. Dünya Savaşı sırasında Halep'te görev yaparken 3 tabur askerin tedavi gördüğü hastaneyi basan Araplar'ın Türk askerlerini katlettiğini söyledi. Hemşire bu anısını 'Halep Hatıralarım' adlı kitabında aktardı.
Oysa gerçek farklıydı... Ancak titiz bir çalışma ile gerçekler ortaya çıkarılabilirdi. Hemşirenin hikayesi Batılı bir kalemden çıkmış gibi değildi. imgeler, duygusallık. sanki bildiğimiz birileri bu yazıyı bir kışkırtma metni olarak yazmıştı.
Sözde yüksek insani duygulara sahip Batılı hemşire ise vahşet karşısında bir anne şefkatiyle olay yerinden uzaklaşmış, sonra da günlerce kahraman askerlerin arkasından ağlamıştı. İşte bu hikaye fazla kurgusaldı, 48 milyon kitap, 58 milyon el yazması arasında kitap araştırılınca ortada koca bir boşluk oluştu. "Halep Hatıralarım" diye bir kitap yoktu. Tek kaynak güvenilirliği çokça tartışılan bir sosyal medya mecrasıydı. Birden tüm hikaye değişip, olay Halep'ten Kudüs'e gitti. Sözde kitabın yazarı bir kadın hemşire değil, Virginialı gezgin ve misyoner bir doktordu. Üstelik cümle kalıbı aynı olsa da yaşananlar bambaşkaydı, kitap; misyonerlik, Malta Şövalyeleri, Tapınak Şövalyeleri, Kudüs, İngiliz casusu Lawrence, Siyonizm'in tarihi ve Filistin'deki faaliyetleri, 1. Dünya Savaşı ve Türkiye hakkında 1800'lerin sonu ve 1900'lü yılların başını anlatıyordu. Kitapta Birinci Dünya Savaşı özellikle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı olma ve İslam'ın geriletilmesi boyutu ile bir Haçlı Seferi olarak gösteriliyordu.. Yani Batılı misyoner teşkilatları, Birinci Dünya Savaşı'nı, Kudüs'ün kurtarılması ve İslam'ın geriletilmesi boyutu ile bir Haçlı Seferi olarak görüyordu ve propagandasını yapıyordu.
HEP AYNI OYUN!
Tıpkı DEAŞ üzerinden dünyada üretilen "İslam terör dinidir" algısı gibi. İslamofobi dolu yayınlar ile kitap olarak yayınlanmıştı. Oysa bugün maskenin arkasında kimlerin olduğunu ve gizlice kimlerin bu algıyı beslediği artık çok net biliniyor. DEAŞ müşterisi olan bir iş girişimiydi yani bu terör örgütünden para kazanan ve para ödeyenler vardı.
İşte Türkiye'de dolaşıma sokulan paylaşım da bunun kadar hedefliydi. Aralarında yüzyıllardır savaşan, hatta iki tane de dünya savaşı yaşayan Avrupalılar, tüm düşmanlıklara sünger çekerek Amerika ve Rusya - Çin karşısında ezilmemek için "Avrupa Birliği" adı altında birleşirken, Müslümanların kendi aralarında birleşerek, sömürülmemeleri adına bir güç olmamaları için medya ve siyaset üzerinden her türlü yalanı söylenmekten çekinmiyor.
Şimdi virgül koyduğumuz noktaya geri dönelim bir kez daha. Misyoner doktorun yazdıkları misyonerlerin ve Batı'nın Osmanlı ve Türkiye'yi nasıl gördükleriyle ilgili. 1. Dünya Savaşı ve Osmanlı'nın parçalanmasına yol açan savaşlar nasıl İslam'ın etkisinin sınırlanmasına yönelik Haçlı Seferleri gibi görüldüğü enteresan.. Batı'nın bakış açısı tarih kitaplarında yazmıyor, oysa 1. Dünya Savaşı'nı Batılı tarihçiler ve misyonerler dünyaya bambaşka duyuruyor ve bu basit oyuna hem bazı içimizdeki Batıcılar, hem de Araplar tuzağa düşüyor. Hâlâ devam ettirilen kasıtlı yalanlarla algı operasyonları sürüyor. Ancak görmüyorlar ki İslam'ın en önemli umudu Müslüman bir devlet.