PKK, DEAŞ, Barzani gizli ortaklığı!
Barzani yönetiminin referandum girişimi, terör örgütü PKK/PYD ve DEAŞ aynı projenin ortakları... Irak ve Suriye'de son dönemde yaşananlar işte bu gizli işbirliğini ortaya koyuyor...
- Analiz
- Giriş Tarihi: 12.09.2017 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 12.09.2017 | 12:53
Irak'ın kuzeyinde Barzani'nin "bağımsızlık" referandumu girişimi ile terör örgütü PKK/PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmak ve bölgenin demografik yapısını değiştirmek suretiyle yaptığı harita çalışması aslında tek bir proje...
Yani PKK, DEAŞ ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani aynı projeye hizmet eden gizli ortaklar ve ortak bir akıl tarafından yönetiliyorlar... Son dönemde yapılan bahsedeceğimiz hamleler de işte bu danışıklı dövüşü gözler önüne seriyor...
DEYRİZOR'DA PKK İLE DEAŞ ANLAŞTI
Terör örgütü DEAŞ, 2014 yılından bu yana kontrolünde bulunan Suriye'nin petrol zengini Deyrizor kentini adeta anahtar teslim PKK/PYD'ye bırakıyor...
Terör örgütü PKK/PYD'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin desteğiyle DEAŞ'a karşı başlattığı sözde operasyonda Suriye-Irak sınırındaki Deyrizor'da iki günde çatışmaksızın yaklaşık 45 kilometre ilerlemesi bu gizli anlaşmayı ortaya koyuyor.
Amerika Birleşik Devletleri, Rus bombardımanı altında Deyrizor'dan kaçırdığı DEAŞ'lı teröristlerin bir kısmını da Irak'ta Kerkük'ün batı komşusu Havice'ye taşıdı. Haseke bölgesinden biraz farklı olarak burada yapılan şey ise yine "etnik temizlik"...
Barzani bu referandumla kadim Türkmen kenti Kerkük'ü de Kürtleştirmeyi amaçlarken, Amerika'nın hem DEAŞ'lı hem de PKK'lı teröristleri Kerkük'e taşıması bu gizli ortaklığın bir hamlesi daha...
Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'nin tüm itiraz ve uyarılarına rağmen terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD'ye arka çıkarak silah ve lojistik desteğini sürdürüyor...
Terör örgütü DEAŞ'la mücadele bahanesiyle PKK/PYD'ye silah yardımı yaptığını savunan Washington Yönetimi'nin bu iddiaları Türkmen ilçesi Telafer'de bir kez daha çürüdü. Ancak bu defa çok daha çarpıcı bir gerçek ortaya çıktı...
Telafer operasyonu sırasında Irak ordusu DEAŞ'lı bir grup teröristi yakaladı, yapılan baskında ABD yapımı Javelin füzeleri bulundu. Böylece sadece PKK/PYD unsurlarının değil DEAŞ'ın da Amerikan silahlarını kullandığı tespit edildi. Yani Amerika bölgeye sevk ettiği silahları PKK/PYD ile DEAŞ arasında adeta kardeş payı yaptı...
REFERANDUMLAR KİMİN PLANI?
Kuzey Irak'ta ve Suriye'nin kuzeyinde düzenlenmesi planlanan eşzamanlı referandumların arkasında yine Amerika Birleşik Devletleri var...
"Kimyasal silah üretildi" iddiası ile 1991'de Irak'ı işgal edip kuzeyini özerkleştiren ABD, aynısını 25 yıl sonra Suriye'de yaptı.
Barzani ise içten ve dıştan gelen tüm tepkilere rağmen 25 Eylül'de yapılması planlanan "bağımsızlık" referandumunu gerçekleştirmekte ısrar ediyor.
Terör örgütü PKK/PYD ise kantonları devletleştirme amacıyla 28 Eylül'de sandık kuracak. Bir sonraki adım, iki bölgeyi de tek çatıda birleştirmek.
Mesud Barzani referandum dayatmasını sürdürürken, Türkmen halkına 'referandumu boykot edin' çağrısı yapan Türkmen partileri, referandum sonucunun kabul edilmeyeceğini ve yok sayılacağı belirtiyor.
Barzani yönetiminin referandum hamlesini 'tehlikeli bir girişim' olarak değerlendiren Bağdat hükümeti ile birlikte Irak Türkmenleri ve Hristiyan azınlık temsilcileri 25 Eylül referandumuna karşı olduklarını ilan etti.
ORTADOĞU YENİDEN Mİ ÇİZİLİYOR?
Barzani yönetimine bu referandum girişiminde destek veren tek ülke İsrail...
Ankara, Bağdat ve Tahran bu referanduma karşı çıkıyor...
İran sınırından Akdeniz'e uzanan kuşak bir Amerika, İngiliz ve İsrail projesi...
İşte 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana adım adım, ince ince işlenen bu projeyle batı Irak ve Suriye üzerindeki emperyalist emellerini harekete geçirirken, Türkiye ile Arap/İslam dünyası arasındaki bütün bağları koparmayı, Türkiye'nin güney sınırlarına kalın duvarlar örmeyi, Türkiye'yi yeniden Anadolu'ya hapsetmeyi ve Türkiye'yi küçültmeyi amaçlıyor.
Yani bugün karşı karşıya olduğumuz bu tablo, bir Kürt meselesi, sadece Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'nin kuzeyinde bağımsız Kürt devletleri kurarak, bu iki bölgeyi tek çatı altında birleştirme meselesi değil...
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından İngiliz Casus Lawrence ile 'çöl kraliçesi' olarak bilinen Gertrude Bell'in Ortadoğu sınırlarını cetvelle çizdiği gibi bugün de bölgenin yeniden dizaynı, güçlü ülkelerin küçültülmesi, haritaların yeniden çizilmesi ve bölgenin küçük şehir devletlerine, garnizon devletlere dönüştürülüp denetim altına alınması meselesidir.
PKK, DEAŞ ve Barzani'yi aynı projede kullanan ortak akıl Müslüman coğrafyanın işgali ve paramparça edilmesi için etnik çatışmaların, mezhep çatışmalarının, daha mikro düzeyde kimlik ayrışmalarını özellikle servis ediyor.
Türkiye'nin siyasi istikrarını hedef alan aynı ortak irade terör örgütü FETÖ ile 15 Temmuz'da yaptıkları hain darbe girişimi ile 250 vatandaşımızı şehit etmişti...
İşte bu bağlamda Irak ve Suriye'de DEAŞ'a karşı verilen sözde mücadele kapsamında yürütülen operasyonlarda son aşamaya gelinmesi, bu iki ülke başta olmak üzere Ortadoğu'nun nasıl şekilleneceği konusunda küresel ve bölgesel aktörlerin arasındaki örtülü mücadele ve gerilimlere neden oluyor.
Bu örtülü savaş Türkiye'nin bölgesel çıkarları ve ulusal güvenliğini tehdit ettiği için Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor.
Bu çerçevede Ankara, Irak ve Suriye politikalarını yeniden şekillendiriyor... Özellikle Irak'ta merkezi hükümet ile ilişkilerini güçlendiriyor, iç savaşın patlak verdiği Suriye'yi başından beri Suriyelilerin yönetmesi gerektiğini savunuyor.
Başka bir deyişle Müslüman coğrafyanın merkezinin emperyal güçler tarafından işgal altında olduğu bu süreçte Irak ve Suriye'de Türkiye'nin içinde yer almadığı hiçbir çözümün ve denklemin uzun vadede başarılı olma şansı yok.