Siyaset yapıcılarının 'olgun muhalefet' kavramı üzerindeki fikir ortaklığı; çözüm odaklı olması ve bulunduğu ülke yararına yapıcı, dönüştürücü, geliştirici bir politik tutum takınması noktasında birleşir...
Politikanın vazgeçilmezidir ki, muhalefetteki bir partinin iktidardaki bir partiyi eğer sandık dışında yıkmak gibi bir niyeti yoksa uygulayacağı yöntem, bu çerçevede şekillenir...
MUHALEFETİN 'KAVRAM' KARGAŞASI!
Alternatif politikalar, toplumun en temel sorunlarına yönelik iktidarı dengeye oturtacak hamleler, hukukta ekonomide sağlıkta sosyal yaşamda demokratik normların yerleşmesi adına denetim unsuru olabilecek yaklaşımlar, aklı selim muhalefetin halk nezdindeki karşılığına da yanıt olur...
Başarısız bir iktidarın seçmen tarafından alaşağı edilmesi, muhalefetin toplumda karşılık bulmasının sonucudur ki; ortaya çıkan liderlerin 'demokrasi çizelgesi' de bu sonucun en önemli göstergesidir...
Liderin 'demokrasi çizelgesi' dediğimiz onun siyasi geçmişindeki temizliği, adalet duygusu ve yönetim başarısından kaynaklanan bir halk karnesidir aslında...
16 yıldır Türkiye'de aklı selim muhalefetin bir türlü ortaya çıkamamasının temelinde de işte bu halk karnesine sahip olamayan isimlerin siyaset arenasında görünmesi ile bağdaştırılır...
Saldırgan ve tutarsız politikalara haiz muhalif anlayış yerine, "yumuşak başlı olup da uysal koyun olmama" anlayışı, 16 yıldır Türkiye'de hangi taşları yerinden oynattı, bakmakta fayda var...
SANDIKTA KAYBEDENLERİN TARİHİ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lise yıllarından bu yana ele aldığımızda yaklaşık 50 yıllık siyasi hayatındaki tutumu, şimdiki muhalefet partilerinin nasıl bir siyasi duruş sergilemesi gerektiğine ışık tutmuyor mu?
Halktan karşılık bulmanın ders niteliğindeki bir yaşam öyküsü...
Keza; Türkiye'nin siyasi tarihine baktığımızda 'çöp'e giden siyasetçilerin ortak noktası halktan uzak yönetim anlayışı ile yürümeleri olmadı mı?
Kısa bir hatırlatma ile başlayalım...
Örneğin 12 Eylül darbecilerinin kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi (mdp) 3 yıl sonra kendini feshetmişti...
Partinin genel başkanı, Genelkurmay Eski 2. Başkanı ve Harp Akademileri Komutanı Emekli Orgeneral Turgut Sunalp'ti... 40 eski asker de partide yer alıyordu...
Öyle ki; darbeyi gerçekleştiren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, TRT'de Milliyetçi Demokrasi Partisi'ne oy verilmesini istiyordu...
Olmadı; 6 Kasım 83'teki seçimi Turgut Özal kazanacaktı... MDP ise yüzde 23 oy alarak üçüncü parti oldu...
4 Mayıs 1986'da MDP feshedildi... Tepeden inme siyasetin ölümüydü...
Yakın dönem ise yine tepeden inme siyasetin; halkın iradesine, halkın bizzat içinde yer almadığı oluşumlarla seslenme çabalarıyla doluydu...
Örneğin; Recep Tayyip Erdoğan'a karşı ısıtılıp hazırlanan dönemin AK Parti Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener, siyasi intiharın en somut örneklerinden biriydi...
Şener'in kurduğu Türkiye Partisi seçimlere bile giremedi, bağımsız olarak seçimlere giren Şener ancak 17 bin oy alabildi...
Yine; İsmail Cem'in DSP'den 63 milletvekilini istifa ettirerek kurduğu Yeni Türkiye Partisi, CHP'den istifa eden Emine Ülker Tarhan'ın kurduğu Anadolu Partisi, DSP'den istifa eden Gökhan Çapoğlu'nun kurduğu Değişen Türkiye Partisi...
Hepsi temelsiz, tabansız, vizyonsuz yapılar bütünüydü...
Ki; halkta karşılık bulamadan eriyip gittiler...
2014'teki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ise halkın lider anlayışını gözler önüne serdi...
Erdoğan'a karşı 'çatı aday' olan Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP'nin dışında DSP, LDP, DP, BTP, BBP, DHP, TSİP, DYP, KP, HAP, Türk Parti ve BAK Parti gibi irili ufaklı partilerin desteklediği bir isimdi... Ancak sadece yüzde 38 oy alabildi...
Türkiye'nin o günlerde verdiği mesaj açıktı...
Sadece Erdoğan karşıtlığı üzerine kurulan siyasi birliktelikler, Türkiye'nin gelişimine sekte vurmaktan başka bir işe yaramıyordu...
MERAL AKŞENER HANGİ NOKTADA DURUYOR?
Bugünlerde yeni bir siyasi oluşumun temelleri atılıyor ya hani, tarihsel gerçekliği kısa hatırlatmalarla yapmak önem taşıyor...
Keza, boşa harcanan emekten, siyasi komplo uzmanlarından, kriz tellallarından sıkıldı Türkiye...
Akşener'in merkez sağı toparlayacağını iddia ettiği yeni partisi nasıl konumlanacak bilinmez ancak, MHP'den istifa eden Koray Aydın'ın, Akşener'le birlikte hareket edeceğini açıklaması ve "2019'da cumhurbaşkanı adayımız Meral Akşener olacak" sözleri geriye dönüp baktığımızda işte o tarihsel gerçekliği yüzümüze vuruyor...
Millette karşılığı olmayan siyasetçilerin her dönem yok oluşuna tanıklık eden bir Türkiye, geçmişte kurulan 'yapay' ittifakları ve partileri Akşener'e işaret etmiyor mu?