Başbakan BinaliYıldırım'ın, "dostlarınıartıran düşmanlarını azaltanpolitika anlayışını güçlendireceğiz"ifadesi üzerine azmavra yapılmadı.
Her fırsatta, "hanidostlarımızı artıracaktık"diye tahfifedildi.
E tabi asıl hedefleri yine Erdoğan'dı.
Şimdi bu "sarkastikşebekler" biradım öne çıksın vecevap versin bakalım: İdlib operasyonunda Türkiye kimlerle birlikte hareket ediyor?
Bölge ülkeleriyle değil mi?
"Gerekirse İsrail'le bilebirlikte oluruz ama İran'laasla" diyen ablak yüzlü o rezil"İslamcı" nerde?
Aynı şekilde...
"Rus uçağını biz düşürdük" hamaset korosuna, (Tatar Ramazan misali) "Burda düşürülecekbir uçak vardı, onuda ben düşürdüm" şeklinde eşlik eden o kahraman nerde?
Diyecekler ki... İran, Irak, Suriye ve Rusya'yla birlikte hareket ediyorsunuz ama ABD'yle ilişkimiz dibi buldu, onu ne yapacaksınız?
***
Ya ne olacaktı muhteremler? PKK'nın Suriye kolunaTIR'larca silah vermekle, ABDzaten bize dibin dedibini göstermişti.
Diyelim bunu görmezden geldik. (Artık nasıl görmeyeceksek?!)
Peki, 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye sürgit yardım ve yataklık etmelerini de mi görmeyecektik?
Hadi tamam, "cici Amerikaöyle kaka şeyler yapmaz"dedik.
Yeter miydi?
Yani, 1 Mart tezkeresinin ardından 11 askerimizin başına çuval geçirmekle başlayan ABD'nin "hayasız akını" durur muydu?
***
Sadece ve sadece teslim olsaydık, dururdu.
FETÖ'nün tanklarına, uçaklarına çıplak ellerimizle direnmeseydik, koşulmak istediğimiz mezhep ve etnisite savaşına atlasaydık, bölge ülkelerinin parçalanmasına (sanki sıra bize gelmeyecekmiş gibi) yardımcı olsaydık "stratejikortaklık ve müttefiklik" ilişkimiz tıkır tıkır işlerdi.
Her şeyin bir bedeli var?
Zillete boyun eğmemenin, yani, vatanın bağımsızlığını ve özgürlüğünü ölümüne savunmanın.
Bu demek değil ki bize "racon" kesene biz de "racon" keselim.
Diplomasi diye bir şey var.
Mottomuz, "diklenmedendik durmak."
Ve her şeyden evvel gücümüzünfarkında olmak mecburiyetimizvar. Brecht gibi söylersek;tanklar yakıtla çalışır, hamasetleçalışmaz.
Şuncağızı da aklımızdan hiç çıkarmayalım: Müstevli için hak, hukuk, adalet, vicdan ambalajdan ibarettir sadece.
Menfaatlerine tapınırlar.
Anladıkları tek şey de güçtür, kudrettir.
İşlerine gelmedi mi helvadan yaptığı putları yiyen "müşriklerden" farksızdırlar.
Mesela, bunların düşünce memurlarından biri, "demokrasidarbelerle de gelir" demişti.
Kurtuluş Savaşı döneminde yaşasaydı, "ülkeler işgallerlede kalkınır, boşuna kan akıtmayın" diyeceği muhakkaktı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.