Kemal Kılıçdaroğlu'nun "
CHP emperyalistlerin analarının sütünden emdiği sütü memelerinden... getiren bir partidir" türünden dil sürçmelerinden bahsetmiyorum.
İnsanız, hepimiz konuşurken hata yapabiliriz. Dil sürçmelerimizi fark edip düzelttikten sonra pek sorun yok.
Üzerinde durulması gereken Kemal Bey'in
"Trakya'nın en güzel ilçelerinden illerini ilçelerini barındıran en güzel ilçelerinden birisi Trakya ve ilçeleri..." şeklindeki eğlenceli sarpa sarmaları da değil.
Haklısınız, tekerlemeye dönüşmüş bu hatanın düzeltilmesi imkânsız, en iyisi bırakacaksınız dağınık kalacak. Ama bu eğlenceli hatanın da bir önemi yok.
Kılıçdaroğlu'nun, yukarı çıkan yürüyen merdivenden aşağıya inmesi gibi performanslarında da çevresindeki kişilerin yönlendirilmesiyle hareket etmiş olacağını varsayabiliriz. Bu
çevresi için kötü bir durum olsa da Kemal Bey için en iyi niyetli yorum bu.
***
Ancak Kılıçdaroğlu zaman zaman öyle şeyler söylüyor ki bunları insani gaf diye izah etmek, işi gırgıra vurmak her zaman mümkün olmuyor.
Gülerken bir anda düşünmeye başlıyorsunuz...
Koronavirüs pandemisiyle ilgili iktidara yol göstermek için yaptığı toplantıda sarf ettiği şu sözler
ana muhalefet pozisyonundaki bir siyasi için çok düşük profilli değil mi:
"Bu sorunu şöyle bir strateji ile çözebilirsiniz.
Bir, önce bir sağlık sorunu çıkacak ortaya, önce mikrobun(!) yaygınlaşmasını engelleyeceksiniz, sonra mikrobun bulaştığı vatandaşlar varsa bunu tedavi edeceksiniz, önlemlerini alacaksınız. Bu kadar basit."
Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz gün Türk Tabipleri Birliği'nde kahvehanelerdeki izolasyon tedbirleri ile ilgili söyledikleriyse bardağı taşıran son damla olmuşa benziyor:
"Kahvehaneler açık oyun oynamak yasak.
Hâlbuki her oyunda yeni deste açın çözüm bu kadar basit. Kimsenin aklına gelmiyor mu bu?"
Dün Fatih
Altaylı bile "
Kemal Kılıçdaroğlu'nu izlerken ağlamadım ama çok üzüldüm, utandım ve ülkemin geleceği adına korkum arttı" diye yazmıştı:
"Bu ülkeyi bir dirhem seviyorsanız Kemal Bey, TTB ziyaretinizin videosunu izleyin ve sonra da 'Böyle bir şey olabilir mi?' diyerek bırakın bu işi.
Yazık. Yemin ederim yazık bu ülkeye."
***
Altaylı gibi Kemal Bey'in bu durumunu "yetersizliğiyle" izah edenler çoğunlukta.
Ancak artık farklı yorumlar içeren sorularla da sık sık karşılaşıyorum. İnsanlar her biri
efsane virallere dönüşen gafların,
nereye çekileceği belli
kritik kelime tercihlerinin, imaların,
üzerinde çalışılmış, düşünülmüş konuşma metinlerindeki vasatlığın rastlantı olamayacağını
konuşuyorlar. Bunun gündemi
manipüle etmek için bir strateji
olduğunu söylüyorlar.
Özetle "
Kemal Bey bilerek yapıyor" diyorlar.
Komplo teorisi mi dersiniz bilmiyorum ama hakikaten şüphelenmemek mümkün değil.
Zira aksi, 10 yıldır, birkaç büyükşehirdeki yerel seçim galibiyeti dışında, hiçbir seçimde varlık gösteremediği halde CHP iktidarını kaybetmeyen
Kemal Bey'i küçümsemek olur.
Siz söyleyin, muhaliflerini tereyağından kıl çeker gibi tasfiye edip partiyi dikensiz gül bahçesine çeviren, arada da Gül'ü çeviren "bürokratik" bir akıl
bu kadar sistematik şekilde yumağa dolanabilir mi?
Ne dersiniz?
Biz Kemal Bey'in skeçlerine Levent Kırca karakterlerini izler gibi gülerken o da bizimle, seçmenleriyle kafa buluyor olabilir mi?