Geçen asırdan buyana, 2000'li yıllarla
birlikte Türkiye'yi ve toplum hayatını
doğrudan etkileyen çok şey değişti ve
bu değişiklikler manzumesini ortaya
koyan da son on üç yıldır iktidarda
olan partidir!
...
Geniş teşkilatlara-her konuda bilgi
sahibi bol sayıda uzman danışmana
sahip diğer tüm siyasi partilerin bile
bu yeni tabloyu algılamakta çektiği
zorluk dikkate alınacak olursa,
toplumun sadece bir kesiminin aynı
şaşkınlık içinde olmalarını anlayışla
karşılamak gerekmektedir!
...
Son dönemde,
Türkiye'de her alanda bir 'devrim'
yaşandığı su götürmez bir gerçektir...
Dilde yaygın birçok deyim bile
anlamını yitirmiş-hükmü kalmamıştır!
...
Artık,
'Git-gel Konya altı saat' değildir!
Hızlı trenle,
'Üç saat on beş dakika'dır...
...
'Kürt ne bilir bayramı,
lak lak içer ayranı' esprisi bile
artık bir köşeye kaldırılmıştır!
Ayrışma dönemi kapanmış, Türk
nasıl biliyorsa bayramı Kürt'ün de
aynen öyle bildiği, ayranı da aynı
şekilde höpürdeterek içtiği gerçeği
bilmeyenlerce de öğrenilmiştir!
...
Bugün biri çıkıp on yıl öncesinin
'Başörtüsüne Özgürlük' sloganını
atmaya kalksa, yüzüne şaşkın gözlerle
bakan toplumla karşı karşıya kalacağı
çok farklı bir iklime ulaşılmıştır!
...
'Hastane köşelerinde sürünmek'
'Bizden bir nane olmaz' gibi
deyimler, geçtiğimiz asırda kalan
'Eski Türkiye'nin acı gerçekleridir!
Kendi topunu-tüfeğini-füzesini yapan,
insansız hava araçlarını Batıdan
dilenmeye gerek kalmadan kendi öz
kaynaklarıyla imal eden, helikopterini,
uçağını, tankını, gemisini, radarını,
otomobilini üretme aşamasına gelen
'Yeni Türkiye' vardır artık!
...
'Darbe, ekonomik kriz, döviz
darboğazı' kavramları mevta olmuş,
'Enflasyon canavarı' da yenilgiye
uğramış, poposuna bakarak çoktandır
bu toprakları terk etmiştir!
...
Merkez Bankası döviz rezervi
'yüz elli milyar dolar'a yaklaşmış,
'Solculuk-Sağcılık' sloganları bile
manasızlaşmış, maziye karışmıştır!
Şöyle ki…
…
Üç kuruş için yabancıya el açılan,
dolayısıyla vesayet altında kalınan
dönemler çoktan kapanmıştır!
İşte; 'Bağımsız Türkiye'…
…
Garibana yardım zirveye ulaşmıştır!
İşte; 'Sosyal Demokrasi'…
...
Türk-İslâm dünyasının hayranlıkla
izlediği bir ülke konumuna gelinmiş,
zorda kalan toplumların her daim
imdadına yetişilmiş, yurt dışındaki
kültür eserlerimiz onarılmış-abad
edilmiş, Türkiye'nin kalkınması
parmakla gösterilir hâle gelmiş,
'dev ülke' olmaya ramak kalmıştır!
İşte; 'Milliyetçi Türkiye'…
...
Rahmetli Hoca'nın ünlü;
'Sizi gidi IMF'ciler sizi!' lâfı dahi
tarihin tozlu raflarında yerini almıştır!
IMF'yle ne bir ilişki kalmıştır ne de
herhangi bir borç…
O kara defter de kapanıp gitmiştir!
İşte; 'Milli Devlet'...
...
İçinde bulunduğumuz asrın daha
henüz ilk yıllarında Türkiye'nin
katettiği aşama, geçmişte memlekete
tüm hizmet verenlerin de gönlünde
yatan tablodur;
Atatürk'ün de...
Demirel'in de...
Türkeş'in de...
Erbakan'ın da...
Özal'ın da...
...
Hatta rahmetli Ecevit, bugünü çok
önceden görmüş olmalı ki, adını bile
koymuştu;
'AK Günler'...