Türkiye'nin, özellikle 'ulaşım'
alanında kaydettiği gelişmeler, son
dönemlerdeki mucizevî hamleler
arasında şüphe yok ki en başlarda
gelir...
...
Karayolları...
Havayolları...
Demiryolları...
...
Denizcilik alanında da tersane
sayısında, imal edilen tekne
miktarındaki artış ile yerli savaş
gemisi yapımına başlanmış olması
ve en önemlisi de startı verilen çılgın
proje 'İkinci Boğaz' bu mucizevî
sürecin zirve yapan aşaması olacaktır!
...
Bakan: 'Binali Yıldırım'...
Havayollarını dünya sıralamasında
zıplatıp tüm standartların en üstüne
çıkaran: 'Hamdi Topçu'...
Demiryollarında Yüksek Hızlı Tren'e
imza atan: 'Süleyman Karaman'...
Bu sektöre isimlerini altın harflerle
yazdırmışlardır.
...
Memleketimizde onları bile eleştiren,
haklarını teslim etmekten imtina eden
elbet çıkabilir ama bu, onların ülkeye
kattıklarını elbette gölgeleyemez...
Çünkü bellidir ki onlar;
'İyilik et denize at...
Balık bilmezse Halik bilir'
düsturu ile hizmet vermişlerdir!
...
Ve malûm;
'Hâlik' (Yaradan) tek...
'Balık' ise sürüyledir!
...
Yataklı tren ile batıya yaptığım bir
seyahatte tanıştığım tren kondüktörü
ile sohbetimizde bunları karşılıklı
olarak teyitleşirken, konu bu gelişmiş,
lüks hizmetlerin tüm yurt geneline
yaygınlaştırılmasına geldi dayandı...
...
Trenin idari yetkililerinden olan
kondüktör, aynı vagonun bir sonraki
seferde Ankara-Kurtalan arasında
çalışan 'Güney Ekspresi'ne
takılacağını, dolayısıyla, batıya ya da
doğuya yapılan tüm seferlerde epeyce
uzun süredir konfor bakımından hiçbir
farkın kalmadığını uzun uzun anlattı...
...
Türkiye'nin her köşesine seyahatte
kalite kapsamında değil ama...
'Gezi Serüvenleri' bağlamında bazı
değişkenlikler yaşandığından söz
etmeye başlayınca da meraklandım!
...
En bariz fark, 'cam kaygısı' imiş!
...
Güney Ekspresi, en çok Diyarbakır,
Bismil, Batman şehir girişlerinde
taş yağmuruna tutuluyormuş...
Kırılan camlar ya varış noktası olan
Kurtalan'da...
Ya da dönüş yolundaki Malatya'da
tekrar takılıp yola devam ediliyormuş!
...
Peki, ya diğer güzergâhta (Palu,
Suveren, Genç, Muş, Tatvan)
çalışan 'Van Gölü Ekspresi'nde
durum neymiş?
...
Orada durum farklılık gösterip 'Cam'
değil, 'Can' kaygısı yaşanıyormuş!
...
Taş atılmazmış pek oralarda da,
atılacak olursa, 'bomba' atılırmış!
Kondüktörümüz, 'tek fark bu' dedi,
acı bir tebessüm eşliğinde...
...
Elbette,
'Çözüm Süreci'nin kesintisizliği...
'Toptan bilinçlenme Süreci'nin de
iyi işlemesi ile aşılacak tüm sorunlar!
Ve de,
'Politikacının ettiği lâfı bilmesi'...
'Bu memleket için siyasi faaliyet
yaptığını iddia eden partilerin'
de programlarına süreç karşıtlığını
koyup ilkel düşmanlık duygularını
körüklemeye çalışmamasıyla...
...
Şunlar da, 'olmazsa olmaz' şartlardır;
'Hainliği terk etmek'...
'Nankörlüğe destek vermemek'...
...
Gündelik politik endişeler aşılıp,
varılacak sonuç iyi hesap edilmelidir!
Yoksa, bir süre sonra Güneydoğuya
kalkacak tren bulunamayacak olursa,
istasyonda boşa beklenecek bir aşama
ne yerel halk ne de toplum geneli için
cazip bir varış noktası olmayacaktır...