Yeni nesil siyaset ve siyasetçi meselesi sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın gündeminde. Derin bir altüst oluşun yaşandığı, klasik ideolojilerin devre dışı kaldığı, yeni üretim ve iletişim araçlarının dünyayı kuşattığı bir çağda, doğal olarak kendi siyasetini üretecek ve yeni siyasetçi çıkartacak.
Bu kaçınılmaz bir durum.
Herkesin merak ettiği yeni nesil siyaset ve siyasetçinin nasıl olacağı? Son iki yüzyıla sanayi devrimiyle damgasını vuran Batı'da bazı ipuçları var; Post-Truth siyaset ve "milliyetçi dalga" gibi. Ancak merkezde buluşmanın beklendiği bir zaman diliminde bu iki akım da toplumları korkutuyor.
Çünkü biri yalanları gerçek gibisunuyor öteki de ırkçı-ötekileştiricibir siyaset dili kullanıyor.
Her ikisinin de Türkiye'de yansımaları var ama henüz geniş kitleleri etkileyecek güçte değil. O noktaya gelirler mi göreceğiz. Bunun ilk işaretini "yeni nesilsiyasetçi" tartışmasında görüyoruz. O da kavramın içi boşaltılarak ve albenisi üzerinden yürütülüyor. Yürüten de hızlı bir şekilde siyasi aktöre dönüşen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu.
İmamoğlu'nun kampanya direktörü Necati Özkan, 2013'ten sonra birlikte çalıştığını belirterek şöyle diyor: "Busüre zarfında gördüm ki, EkremBey, geleceği etkileyebilecek yeninesil bir siyasetçi. Kısa sürede sistemkurabiliyordu. Ekipler oluşturuyor,yetki delege ediyor, sonuç istiyordu." Bu tarifi İmamoğlu da sevmiş ki daha ilk günlerde işin içine partisini de katıyordu: "CHP'nin yeni nesil siyasetehazır olması gerekiyor"Peki, neydi bu yeni nesil siyaset?
Türkiye'nin temel siyasi meselelerine yeni nesil siyaset nasıl bakıyordu?
Örneğin Dindarlar ve Kürtler konusunda farklı ne söylüyordu? PKK veFETÖ terör örgütlerine karşı nasılbir mücadele öneriyordu? Demirtaş'a bakış dahil bu konularda CHP yönetiminden ya da Kemal Kılıçdaroğlu'ndan farklı ne söylüyordu?
Soruların hiçbirine farklı cevabı yok.
Sadece bu konularda değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni yönetmede de normal bir CHP'liden farklı bir şey yapmıyor.
Adana veya Antalya'da nasıl binlerce insan haksız bir biçimde işten atılıyorsa aynı şeyi İmamoğlu da yaptı ve yapıyor.
Alın son yaşanan İSMEK örneğini.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı YeşimMeltem Şişli, İSMEK'in 20 kadın bölgesorumlusuyla tanışma toplantısında söyledikleridehşet verici: "Ellerinizi kaldırın bakalım, kaçbekârınız var? Ne kadar çok bekârınızvarmış. Biz bu arkadaşları, itfaiyecilerlebuluşturup bir gece düzenleyelim. Onları kaynaştıralım... Sizbaşörtülerinizle otobüse binince terlemiyormusunuz? Zor olmuyor mu? Kokuyorsunuzdur." Bunun 28 Şubat dönemindenveya klasik bir CHP'linin yaklaşımındanne farkı var? Bu mu yeninesil siyaset?
Gördüğünüz gibi fark yok ama iki konuda fazlalık var. İmamoğlu, bu iki konuda CHP'leri bile geride bıraktı. Biri bu tartışmayı başlatan Elazığ depreminde insanlar göçük altındayken, onun Erzurum'a gidip kayak yapması ve bunu da "yeni nesil siyasetçiyim, toplumbuna alışacak" pervasızlığıyla savunmasıydı. Buna CHP'liler bile isyan etti.
İkincisi de milyonların önünde açık "yalan" söylemekten çekinmemesi.
Seçim döneminde de çok yaptı ama en çarpıcısı Prof. Dr. Celal Şengör'ün de katıldığı deprem tartışmasında Kanal İstanbul'un depremi tetikleyeceğini söyleyip sonra "Ben öyle demedim" demesiydi.
Kibirli ve kavramın içini boşaltan bir yaklaşımdan yeni nesil değil, çıksa çıksa Post-Truth siyaset çıkar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.