Elazığ ve Malatya hattında yaşanan deprem felaketi karşısında birileri acıları paylaşılmak yerine içinde birikmiş ne kadar kini varsa ortaya döktü. Yardımların çarçur edileceğinden, deprem paralarının iç edildiğine ve hiçbir şeyin yapılmadığına kadar akla hayale gelmeyen yalanlar söylendi.
Onları sosyal medya meczupları deyip kötülükleriyle baş başa bırakabilirdik.
Ancak gerçek böyle değil, "milli ve yerli" olduklarını söyleyen Cumhuriyet'inden "amiral gemisi" ilan edilen gazeteye kadar hepsi "kötülüküretmede" birbirleriyle yarıştı. İşin ilginç tarafı onları bu ülkenin ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu da yalnız bırakmadı.
Daha depremin ertesi günü İBB Başkanı Ekremİmamoğlu'nu işaret ederek şöyle diyordu: "Belediye başkanımız,gönderdiği yardımlarınhalka ulaşıp ulaşmadığıkonusunda gözlemlerdebulunmak üzere kendisi deprembölgesine gitti..." İlginçtir o da deprem bölgesinde bir görünüp Erzurum'a kaymaya gitti. Ama daha vahim olanı kendisinin ertesi akşam İstanbul'da bir toplantıda olmasıydı. Oysa memleketi Tunceli olmasına rağmen Kılıçdaroğlu'nun hayatı büyük oranda Elazığ'da geçmiş ve orada büyümüştü. İlk günden o halkın yanında olması gerekirken, o Elazığ'ı değil, İstanbul'u tercih etmişti.
Nedeni de belli, Kılıçdaroğlu İstanbul'da CananKaftancıoğlu'nu seçtirmek istiyordu. Bunun için depremin ikinci günü ilçe başkanlarıyla yapılacak toplantıya katılmış ve ertelememişti. Buna CHP İstanbul teşkilatı bile şaşırmıştı.
Milletin gözü kulağı Elazığ- Malatya hattında iken, onun aklı fikri İstanbul'daydı ve kürsüden ilçe başkanlarına şöyle sesleniyordu: "İyi bir fırsat yakaladık,kongreleri kavgasız gürültüsüzbitirmeliyiz. İstanbul'daCanan Kaftancıoğlu,Ankara'da Ali Hikmet Akıllı,İzmir'de Deniz Yücel tekaday olarak çıkacak. İlçebaşkanları olaraksizler de meraketmeyin, herkeslistelerde hak ettiğiyeri alacak."Nerden nereye...
Parti içi demokrasiyle övünen CHP, üç büyükşehirde "tek aday, tekliste" dayatmasıyla Baykal CHP'sini bile aratıyordu.
Bu bile Kaftancıoğlu'nu kesmedi ki o toplantıda Kılıçdaroğlu'na şöyle bir soru sordu: "Sayın Genel Başkanım,İstanbul'da birileri sizin adınızahareket ettiğini, listeleriyapacağını söylüyor. Budoğru mu?"Doğal olarak bunun doğruolmadığı söylendi. Kaftancıoğlu,bu sorusuyla "son tehlike"gördüğü, Kılıçdaroğlu'nun "sırküpü" Erdoğan Toprak'ı ilçebaşkanları nezdinde etkisiz kılmakve elini zayıflatmak istemişve başarmıştı. Bu saatten sonrakimse Kaftancıoğlu'nun il başkanlığınaitiraz edemez, etse deetkili olamazdı. Zaten İstanbul'daKaftancıoğlu'na muhalefet edenbelediye başkanları da genelmerkez korkusundan sessizliğegömüldü. Başkanlar, tabandantepki alan ve bu nedenle çoksayıda ilçede seçim kaybedenKaftancıoğlu'na karşı aday bileçıkartamadı.
Tabloya bakar mısınız?
Elazığlılar ve Malatyalılar, deprem tehlikesi altında ve zehir gibi soğuk bir havada yaşam mücadelesi veriyor. Üç bakan ilk günden itibaren bölgeden ayrılmıyor, binlerce gönüllü yardım için canını ortaya koyuyor ama bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı (Sanal kahramanda Erzurum'da tatilyapıyor) depremin ilk günü, okuyup büyüdüğü kentin acısını paylaşmak yerine İstanbul'da ilçe başkanlarıyla siyaset konuşuyor.
Ne dene bilir ki; millet can derdinde, Kılıçdaroğlu, Canan derdinde.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.