CHP, iç siyasette yaşadığı savrulmaların daha derinini dış politikada yaşıyor. Türkiye'nin izlediği bütün küresel siyasetlerin karşısında yer alarak, adeta kendi tarihiyle çelişen bir yol izliyor.
Ülkesini Merkeller'e şikâyet ediyor, ekonomik yatırım yapmak veya turist olarak gelmek isteyenleri, "Sakın gelmeyin,mal ve cangüvenliği yok" diye korkutuyor.
Yetinmiyor, S-400'e karşı çıkıyor, "Akdeniz'de neişimiz var?" diyor. Suriye'yi iç savaşa sürükleyen Esad'ın günahına Türkiye'yi ortak etmek için Rusya'dan bile daha ısrarcı davranıyor.
Emperyalistlerin açıktan destek verdiği son aparatları FETÖ ve PKK'ya karşı ciddi bir tepki vermiş değil. Ne ABD'yi sorguluyor, ne Suriye rejimini... Neredeyse Suriye konusunda tek sorumlu olarak Türkiye'yi ilan ediyor.
Şimdi geldiğimiz noktada gönülsüz destek verdiği Barış Pınarı Harekâtı, emperyalist projeyi çökertince, CHP'nin bütün tezleri de çöktü. Ve Türkiye'nin haklılığını ve harekâtın başarısını bütün dünya kabul etti. İşte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve şürakası bu nedenle öfkeli ve bu nedenle Türkiye'nin kazanmadığını söylüyor. "Balık baştan kokar" misali, onu "yalan makinası" yardımcıları, siyasi destekçileri ve "çamur" medyası izliyor. Türkiye'nin askeri ve diplomatik başarısını itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyor.
Bunu anlamak için CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan'ın şu yalan öngörüsü bile yetiyor: "İsrail bayram ediyor"
Ona en iyi cevabı İsrail'deki JerusalemPost gazetesi verdi: "6 yıllık çalışma 6günde çöktü"
Aynı şeyi CHP'nin başından beri ısrarettiği "PYD-YPG terör örgütü değil" iddiasındada görüyoruz. Mutabakat metinlerinebile geçtiği halde hâlâ CHP'nin eski milletvekiliErdal Aksünger; "PYD terörörgütü değil" diye savrulup duruyor.
CHP'nin ekrana çıkan bütün aktörleri derin bir rahatsızlık içinde. ÖzgürÖzel'den, Aykut Erdoğdu'ya, Barış Yarkadaş'tan, Aytuğ Atıcı'ya, hepsi bilinçli bir "yalan siyaseti" izliyor. Onların siyasi pozisyonunu, en çarpıcı biçimde CHP'li Atıcı'ya verdiği cevapla, hayatı boyunca sivil siyaseti ve "ortak yaşamı" önceleyen AK Parti milletvekili yazar OrhanMiroğlu ortaya koydu: "Sen hekimolamazsın, sen ancak Esad'ın ordusundabir subay olursun."
İnönü, o cevabı Johnson'a vermedi
Sözü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ve belki de birçok insanın yanlış bildiği tarihi bir yanlışı düzelterek bitirelim. Barış Pınarı Herakâtı, bölgedeki statükoyu sarsınca, başta Washington olmak üzere Batı'dan Türkiye'ye yönelik ölçüsüz onlarca saldırı geldi. Onlardan biri de Trump'ın diplomatik teamüllere uymayan, saygısız ve ölçüsüz mektubuydu. Kılıçdaroğlu bu mektubu, 1964'de dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye ABD Başkanı Johnson'ın gönderdiği mektuba benzetiyor ve şöyle diyor: "Türkiye Cumhuriyeti Devletitarihinde bizi bu kadar aşağılayanbir mektup gelmemiştir. Johnson'ınmektubunu hatırlıyorsunuz değilmi? İnönü'nün cevabını da hatırlıyorsunuz? 'Yeni bir dünya kurulur,Türkiye o dünyada yerini alır' diyor. İşte İnönü budur."
Bu ülkeyi yönetenlerin, ABD emperyalizmininsaldırıları karşısında nasıl tavıraldığı gerçeğini unutmadan şunu hatırlatmakgerekiyor; dün yazdım İnönü'nün bucevabı o mektuba verilmiş bir cevap değildi. Verilen "yumuşak" cevabı dün yazmıştım. Bu cevap, o mektuptan yaklaşık 6 ay önce Londra'da yapılan bir konferansta verildi. Kılıçdaroğlu, kendi liderinin tarihini bile bilmiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.