CHP yine sonuçlarını düşünmeden sert muhalefete başladı. Bu yeni bir şey değil, CHP'yi yönetenler çok partili dönemden beri, halkın değerleriyle buluşamadığı için (Ecevit dönemi hariç) hep aynı şeyi yaptı. Siyaset üretmek yerine rahmetli Menderes ve Özal gibi halkla güçlü bağ kuran siyasi liderleri "diktatör"lükle suçladı.
Şimdi aynı şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yapılıyor ve "Faşist diktatör" diyerek çok daha ileri gidiliyor. Bu, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin düzeysiz bir siyaset izlediğinin hatta tam bir çaresizlik içinde olduğunun göstergesi... Peki, CHP bunu niye yapıyor? İlk akla gelen siyaset üretememesi olmakla beraber mesele bu kadar basit değil. İşin bir uluslararası, bir de solculuk boyutu var. CHP'lilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı ABD ve AB eksenli bir "diktatör" kampanyası yürütülüyor. Bunun son örneği vize ve ekonomik ambargolardı.
Amaç da Erdoğan'ın toplumla arasını açmak... Sokaktaki insana, "Bu sorunları Erdoğan yüzündenyaşıyoruz" dedirtmek... İşte CHP bu küresel kampanyaya umut bağlamış durumda. Tabii bunda FETÖ katkısı da var.
Şimdi gelelim işin solla ilişkili boyutuna...
Son dönemde CHP'de marjinal sol aktörler etkin olmaya başladı. O aktörler, küresel emperyalistlerin "diktatör" iddialarına 70'lerden kalma akılla "faşist"i de ekleyerek siyaset yaptıklarını sanıyor. Tabii bununla CHP-HDP ittifakına da selam gönderiliyor.
Ancak bir paradoks yaşadıkları da çok açık... Çünkü sadece dindarlar veya Kürtler değil, bizzat sol kesim, geçmişte CHP'yi hep "faşistlikle" suçladı. Hatta bunların arasında CHP'liler de var. Birini geçen hafta yazmıştım.
Rahmetli Turan Güneş, CHP'nin kendisini ilerici, DP'yi gerici gören yaklaşımını eleştirmiş ve şu sonucu çıkartmıştı: "Bunun adı ilericilikdeğil, dört başı mamur bir faşizmdir,gericiliktir." Bir örnek de son dönemden verelim.
CHP'liler eski İstanbul İl Başkanı ve CHP milletvekili Şinasi Öktem'i tanır. Öktem sıkı bir Atatürkçü ve CHP'lidir. Ama sözünü de esirgemez.
Bakın 2015'te bir TV programında ne diyor: "Bugün tek parti döneminin faşistanlayışıyla katledilen Sabahattin Ali'nin108. doğum yıldönümü..." Sunucu Akif Beki, bir CHP'liden bu sözü duyunca inanamaz ve sorar: "Ağzınızdankaçmadı değil mi, bilerek mi söylediniz?" Öktem'in cevabı nettir: "Hayır efendimne münasebet, ağzımdan kaçsın. Dünün doğrularıyla bugünün doğrularıbir olamaz. Bunu yapan kim olursaolsun, o zaman iktidarda CHP vardıdiye şimdi ben ne yapacağım. AKPmi vardı diyeceğim, Nâzım Hikmet'inTürkiye'den kaçıp gitmesinin sorumlusuelbette ki bizim partimiz."Aslında CHP faşizm tartışması açarak baltayıtaşa vurdu. Dersim katliamı gibi uygulamalardansöz etmiyorum, tek parti dönemindenbugüne CHP içinde ırkçı ve faşistdil kullananların sayısı hiç az değil. BırakınMahmut Esat Bozkurt'u, HamdullahSuphi Tanrıöver'i, herkesin tanıdığıCHP'nin ünlü ideoloğu Ulus gazetesinin başyazarıFalih Rıfkı Atay, "Faşist Roma,Kemalist Tiran" kitabında şu önermeyiyapıyor:
"Türk yığınlarının terbiyesi içinMoskova'nın yığın terbiyesi metotları,devletçi Türk iktisatçılığı için Faşizminkorporasyon metotları benimsenmelidir."(Mete Tunçay, Türkiye'de Tek Parti)
Bütün bu yaklaşımlara ve uygulamalararağmen tek parti döneminin bile "Faşistdiktatörlük" olduğu söylenemez. Ama CHPbugünkü yönetim için pervasızca bu tespitiyapabiliyor. Bu ucuz siyaset bile değil...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.