Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 'Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA)' hamlesi, Türkiye'nin yenilenebilirenerji alanında teknoloji üretenve ihraç eden bir ülke olarak öneçıkmasının yanı sıra, 'karbon ayak izi'konusunda gözlenecek küresel rekabetaçısından da stratejik adımlar atması anlamına geliyor. Türkiye'nin en büyük güneş enerjisi santralinin kurulacağı 1000 megavatlık Karapınar Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı ihalesi sonrasında, bin megavatlık Rüzgâr Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesi süreci de başladı. Toplamda 2.5milyar dolar düzeyineulaşabilecek heriki yatırım, 2 milyonayakın evin elektrikihtiyacını karşılayabilecekve rüzgârenerjisi ihalesi sayesinde,Türkiye çevreciliktedünyaya örnekbir proje ile yılda1.5 milyon ton karbonemisyonu azaltımı sağlayacak. Dilek Güngör'ün çarşamba günkü yazısında belirttiği gibi, hani çevreci kuruluşlar, Türkiye'yealkış yok mu? Yok, çünkü dert çevredeğil, Türkiye'nin küresel bir oyuncuolmasını engelleyecek kampanyalarlaalgı operasyonları yürütmek.
Türkiye'nin 2030'da dünyanın en büyük 12'nci, 2050'de ise dünyanın 11'inci ekonomi olması adına yürütülecek stratejilerin başında enerji stratejisi geliyor. Bakan BeratAlbayrak'ın liderlik ettiği 'Milli Enerji veMaden Politikası' Türkiye'nin sürdürülebilirbüyüme ve ekonomik bağımsızlığınıngüçlendirilmesi adına kritik önemdebir yol haritası. Türkiye'nin yerli ve milli kaynaklara dayalı enerji hamlesi, ilk etapta cari açığımızın yarı yarıya azalması anlamına gelecek. 10 yıl içinde, Türkiye'nincari işlemler açığını sıfırlayacak ölçüdeönemli bir işe soyunuyoruz. Çünkü, güneş ve rüzgârda, söz konusu projelerle kurulacak tesislerde, yüzde 65 yerlilik oranı ile fotovoltaik modül ve rüzgâr türbini üretecek. Yüzde80 yerli mühendis şartı ile Türkiye'yeyenilenebilir enerji alanında teknolojiüreten, geliştiren bir ülke olacak veithal enerji faturamızdaki ciddi küçülmeninyanı sıra, Türkiye milyarlarcadolarlık enerji teknolojisi ihracatı yapanülke konumuna ulaşacak.
İhaleye, teklif veren 8 konsorsiyumun 4'ünde Alman şirketlerinin yer alması, Alman siyasetçilerin tırmandırdığı gerginliğe rağmen, Alman şirketlerinin akılcı bir strateji ile,Türkiye'nin geleceğinde yatırımcı olmanınen doğru tercih olduğunun farkındaolduklarını teyit ediyor. Atlantik tarihi bir kararın eşiğinde; ya Türkiye'nin geleceğindeolmak gibi doğru bir tercih yapacaklarya da Türkiye'nin önlenemez yükselişinidizlerini döve döve uzaktanseyredecekler.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.