Yeni Zelanda'daki iki camide, 50 Müslümanı öldüren teröristin yayımladığı metinde Türkler "düşman güç" olarak tanımlanarak şöyle deniyor: "Ayasofyaminarelerindenözgürleşmedikçe,Avrupa'nınerkekleri sadecesözde erkeklerdir."
Yani Ayasofyaibadete açılsa daaçılmasa da minareleriylebile buadi katili çıldırtmışgörünüyor. Ancak ne ilginç tesadüftür ki Avrupa Parlamentosu da saldırıdan iki gün önce Türkiye ile müzakereleri askıya alma kararında Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesine karşı olduğunu açıklamıştı. Herhalde Avrupa Parlamentosu tarihinde egemen bir devletin topraklarındaki bir ibadethanenin statüsüne dair böylesi bir müdahale gayreti ilktir.
Ancak Avrupa'dan neşet eden bu karşıtlık hissiyatı bize yabancı değil. Malumunuz Osmanlı İmparatorluğu, bir İslâm hükümranlığı olarak asırlar boyunca üç kıtaya hükmetti ve Türkler, Hristiyan Avrupa'yla savaşarak yüzyıllar boyunca İslâm'ın sancaktarlığını yaptı.
Hemen hangi Avrupa ülkesine baksanız Osmanlı döneminden kalma Türk korkusunun izlerini bulabilirsiniz. Misal "Kruvasan" bile Türklerin ikinci Viyana kuşatmasını sona erdirmesini kutlamak için İslâm'ın Hilâl'ini temsil edecek şekilde yapılmış bir hamurişi olarak ortaya çıkmıştır.
Yakın tarihten daha siyasî bir örnek vermek gerekirse, Brexit tartışmalarını anımsamak yeterli. AB'den ayrılmayı savunan kampanyanın en popüler sloganı şuydu: "Türkiye (nüfus 76 milyon)AB üyesi oluyor. Ayrılmayı seç, kontrolügeri al".
Sonradan Dışişleri Bakanı olan Boris Johnson'dan dönemin UKIP lideri Nigel Farange'a kadar Türklerin yığınlar halinde İngiltere'yi basacağı korkusu yayıldı. Bu irrasyonel korkunun bugün İngiltere'yi soktuğu durumu ise görüyoruz.
Türk karşıtlığı ile el ele giden Erdoğan karşıtlığını sadece Yeni Zelandalı teröristin metninde görmüyoruz. Der Spiegel'in, 251 kişinin öldürüldüğü darbe girişiminden iki ay sonra çıkardığı kapağı hatırlayın. Erdoğan, mafyavari bir imajla, Sultanahmet Camisi'nin üzerinden bakıyor. Caminin iki minaresi füze olmuş uçuyor ve onlar Erdoğan'ın siyah gözlük camlarına yansıyor. Başlık: "Türkiye özgürlüğünükaybediyor."
Bir ibadethaneye ait minarelerinfüzeyle eşleştirilmesi,başlı başına saldırganca veİslâmofobikken, Ayasofya'nınyanı başındaki SultanahmetCamisi üzerinden bu mesajınverilmiş olması ve iki ayönce kendisi suikastten kurtulmuşolan Erdoğan'ın zalim birmafya babası gibi yansıtılması,aslında Avrupalı'nın Türkiyekarşıtı hissiyatlarının özetigibiydi. Böylesi haksız bir yaklaşımın,Türkiye'yi güçlendirenlider olduğu için Erdoğanüzerinden Türkofobilerini yansıtmalarıdışında bir sebebiolamaz. Alman futbolcu MesutÖzil'in sadece Erdoğan'la birfotoğrafta yer aldığı için başınagelenler de bu açıdandeğerlendirilebilir.
O yüzden bugün İslâm karşıtı başlıklarını ve kendini gerçekten gözden geçiren Batı medyası varsa, onlara Erdoğan karşıtlığı altına gizleyerek sergiledikleri Türk karşıtlıklarını da aynı şekilde gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Çünkü Türkofobi,Avrupa'nın soykütüğünekazınmış bir ırkçılıktır veİslâmofobinin vazgeçilmezbir parçasıdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.