ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz hafta yayınladığı kararnameyle, Irak, İran, Suriye, Somali, Sudan, Libya ve Yemen'den ABD'ye gelen sığınmacı ve yeşil kartlı statüsündeki kişilerin 90 gün boyunca ülkeye girişini yasakladı. Söz konusu ülkelerin Müslüman çoğunluklu olması ve Trump'ın Hıristiyan mültecilere daha sıcak baktığını belirten bazı sözleri, haklı olarak geçici giriş yasağının "Müslüman yasağı" olarak kodlanmasına sebep oldu. Yani bir ABDBaşkanı, Müslümanlaraayrımcılık uyguluyormuş,hayret nasıl olur?!
Trump'ın seçim vaadi, 'güvenlik güçleri neyin ne olduğunu anlayana kadar tüm Müslümanları ülke sınırlarına sokmamak' idi. Dolayısıyla şaşıracak bir durum yok. Bilakis, vaat edilenin bayağı altında bir uygulama söz konusu. Trump'a bu uygulama üzerindenfaşist de diyebiliriz, İslâmofobik, vb. de. Ancak şunu unutmadan: Yukarıda sayılanyedi ülkenin altısının istikrarsızlaştırılmasında'aslan payı' olan Obama'yanerdeyse hiçbir tepki verilmedi! HattaTrump'ın listesinde yer alan Suriye, Irak veLibya'nın 'mülteci veren' ülkeler olmasındabirebir katkısı olan Obama'ya Nobel BarışÖdülü verildi. Üstelik Obama'nın tarihe,2.500.000 (yazıyla iki milyon beş yüz bin!) göçmeni sınırdışı ederek en yüksek göçmen-karşıtı politikayıuygulayan Başkan olarak geçtiğini, görevineveda ederken ABD ordusunun hâlen toplamyedi Müslüman ülkeyi bombalamasınınaltında imzası olduğunu da hatırlatalım... Obama, sırf 2016 içinde, Irak,Suriye, Afganistan, Libya, Yemen,Somali ve Pakistan'a toplam 26.171bomba yağdırdı. 375 mülteci yolcununABD'ye girişinin engellenmesine verilentepki, İslâm ülkelerine atılan yüzbinlerceton bombaya verilenden kat bekat fazlaysa, birilerinin neyi nasıl düşüneceğiniziçok iyi kodladığından eminolabilirsiniz.
Obama kadar gizli ve örtük zulmetmeyi beceremediği, bunu yaparken kendisini barış ve çoğulculuk kahramanı gibi sunamadığı, ABD'nin imajını yerle bir ettiği, ülkeyi çok daha itici gösterdiği ve siyasî istikrarsızlığa sürüklediği için mi Trump'a kızmalıyız? "Güçlü ABD, güçlü dünya" sloganınainanmış 'içimizdeki ABD'liler'den değilseniz,bu olan bitene şaşırmamız da,ABD içi siyasi karmaşadan endişe duymamızda bana çok absürt geliyor.
Evet, ABD'deki Müslümanların durumuna üzülüyorum ve keşke elimden daha fazlası gelse ama kimse kusura bakmasın, politik doğruculuk yapmayacağım: Benim birinci derdimülkemdeki ve bölgemdekiMüslümanların hali. Ya bombalaraltında can çekişerekya açlıkla boğuşarak ya milislerceparçalanarak öldürülenMüslümanları, ABD'dekihayatı 90 günlüğüne askıyaalınan Müslümanlardandaha çok önemsiyorum vebunun için özür dilemeyeceğim. Üstelik bunun makro planda Müslümanların hayrına en uygun görüş olduğuna da inanıyorum. Çünkü Türkiye güçlü olursa, ümmet güçlü olur. Ümmet güçlü olursa, ABD'dekiler gibi dünyanın diğer ülkelerindeki Müslümanlar güçlü olur.
Uzanacaksa şayet, Türkiye'nin eli ilk kendi nüfuz alanındaki mazlum ülkelere uzanmalıdır. Çünkü biliyorum ki, İstanbul'u koruyamayanHalep'e el uzatamaz. Ankara'yasahip çıkamayan Kudüs'ün adını anamaz. Hatay'daki vatandaşının cangüvenliğini tesis demeyen, DEAŞ'la daYPG ile de savaşamaz. Kaldı ki, önümüzdekion yılda ne ABD'nin ne de Avrupa'nınasla Müslümanlara 'vatan' olmayacağının,orada yaşayanlar tarafından acı biçimde anlaşılacağınainanıyorum.
Trump da ABD ordusunun saldırgan politikalarını dizginleyecek, İran'ı pohpohlayıp yayılmacılığına ön açmayacaksa, YPG ile mücadelemizde açıkça YPG safını tutmayacaksa, FETÖ'nün ABD'de rahatça cirit atmasına taş koyacaksa, Türkiye'nin de 'ya hep ya hiç' çizgisinde bir politika benimsemesine gerek yoktur. Ki İran'ın da Trump'ın yasaklı ülkeler listesinde olduğunu not edelim. Trump'a nasıl yaklaşılacağını birtürlü belirleyemeyen, aşırı uçlarda salınanbir medya ve siyaset dengemiz var. "Ya hep ya hiç" çizgisindeki hamasidış politikayı bıraktığımızdan beri dahaaktif sahada var olabiliyoruz. Bunu daunutmayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.