Öyle bir başladı ki maça Fenerbahçe, üst üste pozisyonlar kaçarken Antalyaspor için "çaresizlik" üretiyorlardı. Samatta, Valencia'ya indiriyor, kaçıyor. Caner, Samatta'ya veriyor; yine kaçıyor. Yağmur gibi gelen pozisyonların yarım saat sonra meltem rüzgarına dönüşmesi de ilginçti. Gökhan, Sosa veValencia sağ kanadı makine gibiişledi bu anlarda. Caner kornerlerdede ortaya çıktı, akın yönünün değiştiğidakikalarda. Pas atması gerekenlerdeproblem yoktu ama gol atması gerekenlerinbonkörlüğü ilegerilim başladı.
Ozan'ın golüyle maçın kararının verildiğini düşünürken, Tisserand'ın hamle zamanlamasındaki arızasını Podolski affetmedi. Kolaymaç, yine zora girdi. Ardı ardına denediler bu andan sonra. Direklerdendönenleri mi yazalım,altıpastan auta gidenlerimi? Fenerbahçe "fırtına" olmaya karar vermiş, karabulutları Antalya cezaalanına çöktürmüştü. Her pozisyondan sonra "Nasıl kaçar, nasıl olmaz" saç-baş yolması karşımıza çıktı.
Rakip kaledeki "büyüyü" bozmak için Erol Bulut kulübeden "okunmuşları" gönderdi sahaya. En iyilerini; Sosa, Ozan ve Pelkas'ı aldı dışarıya, adı "gol" ile geçen yedeklerine yol verdi. Maç böyle bitse "kızgın"Fenerbahçeli görmezdiniz ama"üzgün" taraftarları sayamazdınız.Perotti'nin, yılların tecrübe bonusuylatopu hamlelendirmesi, rakibinin gelişindenpenaltıyı hesaplamasına şapka çıkartılır.Bu maçın getirdiği liderlik kadar,Fenerbahçe'nin takım olarak neler yapabileceğinin"dolu dolu" mesajını taşıdığınısöyleyebiliriz. Daha çok çalışacak, dahaaz kaçıracaklar. Önemli çizgi; takım olarakbunu görmeleri, tüm şanssızlıklara,hakem yorumlarına rağmen kazanmayıbaşarmaları. Buzdağının sadece görünentarafıydı Antalya deplasmanı.Çok acayip şeyler olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.