Hepimizin malumu, Akın İpek diye tescilli bir FETÖ'cü var. Sıradan bir FETÖ'cü de değil. FETÖ'nün en büyük finansörlerinden. Şu anda İngiltere'de kaçak. SETA'dan Enes Bayraklı, Hacı Mehmet Boyraz ve Oğuz Güngörmez İngiltere'deki FETÖ yapılanmasıyla ilgili önemli bir rapor hazırladı. Rapor, saha çalışmasına ve açık kaynaklara dayanıyor.
Öyle anlaşılıyor ki rapor FETÖ'nün eteklerini bir hayli tutuşturmuş. En çok da Akın İpek'i bunalıma sokmuş. Zira ne kadar kirli çamaşırı varsa çıkmış ortaya. Twitter'dan tehditler savurmaya başlamış. Birbirinden kıymetli araştırmacı arkadaşlarımızı sindirmeye çalışmış. "
Kendileri için hukuki sorun olabilir. Yalan, iftira, kara propaganda, hedef göstermek, itibar suikastı önemli suçlar..."
Yalan, iftira, kara propaganda, hedef gösterme, itibar suikastı! FETÖ'nün yayın organı Bugün TV'nin, Bugün gazetesinin sahibi Akın İpek söylüyor bunları. Meğerse beyefendi "
hayatında en küçük suça bulaşmamış!" Madem öyle neden herkesten önce kaçmış? Hem zararın neresinden dönülse kârdır, gelsin Türk adaletine teslim olsun. Zaten çok sürmeyecek bir gün hepsi Türk adaletine teslim olmak zorunda kalacak. Zira Türkiye güçlendikçe bütün uluslararası muhatapları ilk olarak içlerindeki FETÖ'cüleri iade edecekler.
***
Bu vesileyle şunu da ifade etmiş olayım. Keşke medyamız bu tür raporlara daha fazla ilgi gösterse. Raporun tanıtılmasından, duyurulmasından söz etmiyorum. Sağ olsun yerli ve milli medya kuruluşlarımızın birçoğu raporla ilgili haber yaptı.
Kastım, bu tür raporlardaki verilerin yeni ve etkili haberler için kaynak olarak kullanılması. Gazeteci gözüyle bu raporlar tetkik edildiğinde FETÖ ile mücadele adına çok önemli haber dosyalarının elde edilebileceğine inanıyorum. İncelemek isteyenler raporun tam metnine şu linkten ulaşabilirler.
https://setav.org/assets/uploads/2018/03/R104_FetoUK.pd
***
Demek ki Türkiye'den öyle kolay vazgeçilemiyormuş
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazartesi Türkiye-AB Zirvesi'ne katılmak üzere Varna'daydı. Cumhurbaşkanı yola çıkmadan önce "AB'ye tam üyelik stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor" açıklamasını yaptı. Zirve sonrasında düzenlenen basın toplantısında ise "küresel bir güç olma iddiasındaki AB'nin Türkiye'yi genişleme politikalarının dışına itmesi vahim bir hata olacaktır" diye konuştu.
Esasında Cumhurbaşkanı'nın her iki vurgusu da Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunlu ve isteksiz tarafın Türkiye olmadığını net olarak ortaya koyuyor. Türkiye her şeye rağmen Avrupa ülkeleriyle ortak çıkar perspektifiyle ilişkilerini sürdürmek için yoğun çaba içinde. Bu çaba sürecek. Avrupa ülkeleri de bir yıl öncesine göre çok daha pozitif bir noktada.
Türkiye'nin Avrupalı ülkelerle ikili ilişkilerinde ekonomik ilişkilerin iyileştirilmesi yanında, bölgesel güvenliğin teminine katkı sunulması ve göçmen akınının önüne geçilmesi önemli ittifak alanları. Birçok Avrupa ülkesi bu bağlamda Türkiye'yle ilişkilerini iyileştirmeyi zorunlu görüyor. Fakat kendi başına bir aktör olarak AB liderlik edemiyor, inisiyatif alamıyor. Bırakalım Türkiye'nin tam üyelik sürecini hızlandırmayı, vize serbestisi ve Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gibi meselelerde yapıcı bir tutum takınmıyor.
Yaşadığımız bu belirsizlik çağında Avrupa ülkelerinin giderek daha fazla Türkiye'ye ihtiyaç duyacağı kanaatindeyim. Mesele sadece Türkiye'yi Rusya'ya kaptırmak falan değil. Türkiye gücünü günden güne tahkim ediyor ve kolay kolay vazgeçilebilir bir ülke olmadığı, hatta ve hatta Avrupa'nın güvenliğinin Türkiye'nin güvenliğinden geçtiği günden güne netlik kazanıyor.