"Türkiye bölgede sadeceterörle mücadeleylekendi vatandaşlarınıncan ve malgüvenliğini korumuyor, aynızamanda NATO ülkelerininsınırlarını dakoruyor..."
BaşbakanBinali Yıldırım busözleri Almanyaşansölyesi AngelaMerkel'le yaptığıgörüşmenin hemenardından düzenlenenbasın toplantısındasarf etti.
Başbakan'ın ziyareti Türkiye'nin Almanya ile normalleşme, ilişkilerini iyileştirme iradesini yansıtan bir ziyaret. Merkel'le yapılan görüşme hem Türkiye-Almanya ilişkileri, hem bölgesel sorunlar hem de Türkiye'nin AB'ye üyeliği kapsamında cereyan etti.
Türkiye'nin çabası Almanya'yla realist ve karşılıklı çıkar ekseninde bir ilişki tesis edebilmek.
Alman tarafının da benzer bir gayret içinde olduğunu ve ilişkileri normalleştirme arayışını sürdürdüklerini gözlemlemek mümkün.
Bu noktada önemli olan, Almanya'da yeni şekillenen yönetimin Alman medyasındaki irrasyonel tutumlara karşı kararlı bir tutum sergilemesi ve Türkiye'yle realist bir ilişki zeminini korumaya gayret etmesi. Buradaki en kritik hususun da Almanya'nın Türkiye'nin yürüttüğü terörle mücadeleye köstek olmayı bırakıp destek olması olduğunu bir kez daha belirtelim...
ABD şunu bilmeli,Türkiye bir daha otuzağa düşmeyecek...
Biz Berlin'de bunlara tanık olurken ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Ankara'ya ayak bastı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Tillerson'ı kabul etti ve kendisiyle 3 saati aşkın bir süre görüştü. Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın YPG'nin eğitipdonatılması başta olmak üzere ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı olumsuz adımları çok net biçimde yüzüne vurduğunu ve Türkiye'nin beklentilerini, önceliklerini açıkça ortaya koyduğunu tahmin ediyorum.
ABD tarafı Erdoğan-Tillerson görüşmesini "ABD-Türkiye ilişkilerindekarşılıklı faydayı teminedecek bir yolun nasıl bulunabileceğineilişkin verimlive açık bir görüşme" olarak tanımladı. Açık olduğuna ve bu açıklığın da Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kaynaklandığına hiç kuşkum yok.
Ancak iki nedenle Türk- Amerikan ilişkileri açısından bu görüşmenin verimli olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini kestiremiyorum.
Birincisi ABD son 5 yılda Türkiye'yi sürekli oyalıyor. Boş sözler veriyor, sonra tutmuyor. Daha önce verdiği sözleri yerine getirmek için yeni şartlar ortaya sürüyor. Türkiye o şartları yerine getirse bile o söz yine tutulmuyor. Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana bu tuzağa düşmüyor, bir daha da düşmeyecek...
İkincisi ABD'de siyasi otoriteyi kimin temsil ettiğini, dış politikaya kimin şekil verdiğini ve özellikle Türkiye politikasını kimin yürüttüğünü anlamak hiç de kolay değil. Ya da gerçekten karşımızda tutarlı bir politika yok.
Daha net söylersek, Tillerson'ın verdiği sözler gerçekten ABD'yi bağlıyor mu? Hele hele Tillerson'ın Türkiye'ye gelmeden Lübnan'da yaptığı açıklama ortada duruyorken... Ne demişti Tillerson? "ABD YPG'ye hiçbirağır silah vermemiştir,dolayısıyla geri alacağı birşey de yoktur..."
ABD'den gelen diğer çelişkili mesajlar da cabası... Savunma Bakanı Mattis'in Brüksel'de savunma bakanımız Nurettin Canikli ile yaptığı görüşmede verdiği mesaj mesela. "Bize yardım edin, YPG'yiPKK'dan ayrıştıralım, sonraYPG'yi PKK'ya karşı savaştırırız."Bunun neresindentutacağız? Hani PKK YPG'denayrıydı. Şimdi bu ayrıştırmastratejisi nereden çıktı? Hembunlar Türkiye'ye saldıran terörunsurları. Bunlar için ABDbizimle nasıl pazarlık yapmayacüret ediyor?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.