Tarih 21 Haziran 2016. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Meclis'te grup toplantısında konuşuyor. Vecd içinde haykırıyor: "Seni başkan yapmayacağız,yapmayacağız kardeşim!"Kılıçdaroğlu HDP'nin 1.5yıl önce ürettiği sloganı aynentekrar ediyordu. Hiç yüksünmeden,hiç gocunmadan.
Selahattin Demirtaş "seni başkan yaptırmayacağız" dediği için Time dergisinin "yılın siyasetçisi" iltifatına mazhar olmuş, Batı'daki Türkiye karşıtlarınca kahraman ilan edilmişti. Bu sözleri dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nu Batı'da bir Allah'ın kulu takdir etmedi. Bırakın Time'ı bir Arizona Herald bile Kılıçdaroğlu'ndan bahsetmedi. Fakat salondaki CHP'liler coşkulu alkışlarıyla, müstemleke medyası da attığı başlıklarla Kılıçdaroğlu'na destek çıktı.
***
Hatırlayalım o vakitler CHP, HDP'den boşaldığını düşündüğü alana yatırım yapıyor, Erdoğan düşmanlığının şampiyonluğuna oynuyordu. Bu bir süre daha devam etti. 15 Temmuz'la birlikte birçok oyun gibi bu oyun da bozuldu. Milletin 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini büyük bir cesaret ve şerefle alt etmesi, bu ülke insanının vatanını ve liderini canı pahasına savunması Türkiye siyasetinde bir paradigma değişimi yarattı. 15 Temmuz hem Erdoğan'ın milletteki sahici karşılığını, hem de onun bu darbe ve işgal girişimini püskürtme noktasındaki liderlik kabiliyetini dosta düşmana gösterdi.
Bu yeni ortamda Erdoğan düşmanlığı gayrı milli muhalefet için cazip bir siyasi sermaye olmaktan çıkmaya, aksine ciddi bir siyasi risk halini almaya başladı. Gayrı milli muhalefet daha önceki kaba saba Erdoğan düşmanlığıyla yol alamayacağını gördü ve yeni yöntemler aramaya başladı.
Referandum sürecinde ret cephesinin dile getirdiği söylemlerde bu arayışın izlerini bulmak mümkün. CHP-HDP bloğu bugün "Erdoğan'a karşı olduğumuz için değil, sisteme karşı olduğumuz için hayır diyoruz" diyorlar. Sureti haktan görünenler de "Erdoğan'ın başında olduğu Cumhurbaşkanlığı sisteminde sorun yok, peki ya Erdoğan giderse ne olacak" söylemiyle CHP-HDP bloğuna destek oluyorlar. Halbuki bunların hepsi 3 senedir "Erdoğan'ın yeni hükümet sistemini şahsı için istediği"ni söyleyip durdular.
Bu söylemler çok bilinçlişekilde sürdürülen bir çarpıtmasiyasetinin mahsulü. Zira Cumhurbaşkanlığı sistemi Erdoğan için değil, Erdoğan sonrası için tasarlanmış bir sistemdir. Ret cephesi milletin Erdoğan sevgisini nihayet kabul etmek zorunda kaldığı, bu siyasi realiteyi değiştiremeyeceğini gördüğü için "derdimizErdoğan'ladeğil" mesajı veriyorlar. Halbukibiz bu kesiminaçıktanErdoğan düşmanlığıyaptığı dönemlerdede onların derdininErdoğan'la olmadığını söylüyorduk. Onların derdiErdoğan'ın temsil ettiği siyasivizyonla, daha net söyleyelimErdoğan'ın davasıyla. Bu dün de böyleydi, bugünde böyle. Erdoğan'ı düşürmekiçin uğraşmalarının nedeniErdoğan'ın liderliğini yaptığıhareketin bir daha iktidara gelemeyecekşekilde tasfiye edilmesiydi. Bugün Türkiye'nin kendi ihtiyaçlarına uygun bir yeni hükümet sistemine geçişini engellemek üzere çaba sarf edenlerin amacı da aynı. Erdoğan'ın temsil ettiği siyasi vizyonu yenilgiye uğratmak arzusundalar.
***
Referandumdan hayır çıkması, Türkiye'nin 2007 öncesiortama dönmesi demek. CHP-HDP bloğu bunu istiyor. Sureti haktan görünen ve ret cephesi içinde gizli gizli konumlanan diğer bazı tipler de bunu istiyor. Farklı gerekçelerle de olsahemen hepsi o dönemi "altınyıllar" olarak anıyor. Nede olsa o dönem gerek AKParti'nin içinde, gerekse dedevletin farklı kurumlarında"Erdoğan vizyonu"nu dengeleyecekaktörlerin olduğu birdönemdi.
Bugün ret cephesinin bakış açısını Mehveş Evin çok net biçimde şu cümlelerle ele veriyor: "Bir kişiye tapıyor olmak,ondan sonra gelecekleri deaynı sonsuz yetkiyle donatmakiçin geçerli sebep olabilirmi?"
Bu cümleye dikkatli bakın. Çevrenize bakın bakalım bu tezi başka kimler dillendiriyor?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.