Meğer Amerikalı savcı Preet Bharara da kendisine gösterilen ilgiden bunalmış. Ciddi bir şaşkınlık yaşıyormuş. Geçen gün bir konuşma yapmış bu savcı.
Bizde ne kadar gayrı milli muhalefet unsuru varsa hepsi üstüne atladı bu konuşmanın. Halbuki gizlemeleri, üstünü örtmeleri, milletten köşe bucak kaçırmaları gereken bir konuşmaydı bu.
"Savcı BhararaTürkiye'ye basınözgürlüğü dersiverdi" diye pazarladılarkonuşmayı. Oysa ki konuşma, gayrı milli muhalefetin Reza Zarrab'ın tutuklanmasıyla birlikte yürüttüğü algı operasyonunu tamamen boşa çıkarıyor.
Zarrab tutuklandığında bu algı operasyonunu yürütenler neler söylemişlerdi?
"ABD 17-25 Aralıkdosyalarını yeniden açıyor,Erdoğan Türkiye dışınaçıkamayacak!"
İlk günden itibaren bukampanyaya itiraz ettim,meselenin Amerika- İran ilişkileriile ilgili bir mesele olduğunugöstermeye çalıştım.
***
Bharara neler söylüyor peki? "Savcılık ve FBI,anlatması uzun sürecekbirçok karmaşık nedendolayısıyla, İran asıllıTürkiye vatandaşı RezaZarrab'ı tutukladı. Zarrab,İran'a yönelik yaptırımlarıçiğnemek ve karapara aklamak suçlarındanötürü tutuklanmıştı."
Tutuklanma nedenini bu şekilde izah eden Bharara, şöyle devam ediyor konuşmasına.
"Tutuklamanın ardındanZarrab'ın aynı zamanda,vatandaşı olduğuTürkiye'de de oldukçapopüler bir isim olduğuortaya çıktı. Dolayısıyla,haberimiz olmadan, sürprizşekilde, bu tutuklamaoldukça büyük çapta ilgitoplamış oldu. Çünkü bukişi belli bir zaman önceTürkiye'de de tutuklanmışki bunun bizim dosyamızlabir ilgisi yok. Hemzaten kendisi hakkındakisuçlamalar sonradandüşürülmüş ve kendisiserbest bırakılmış."
Bu cümleler, Zarrab'ıntutuklanması üzerindenTürkiye'yi ve CumhurbaşkanıErdoğan'ı zayıflatmaya çalışangayrı milli muhalefetunsurlarını açıkça yalanlıyor. Gerçi hakikatle hiçbir bağı olmayanları yalanlamak ne denli mümkün, o da bahse diğer.
***
Nitekim, vazgeçmediler. Bharara'nın bu konuşmasından hareketle "ABD'ninBharara'sıTürkiye'ninBaharı olacaktır" mesajı verdiler. "Yandaşgazetecilereders verdi"dediler. HattaAslı Aydıntaşbaş"Savcı Bharara'nın konuşması,Türkiye'de hemmedya, hem de yargınıniçinde olduğu acıklı durumunözeti. Utanacak haldeyiz"diye yazdı.
Evet gerçekten de öyle. Ama utanabilir misiniz? O kadar yaygara kopardınız, sonuçta rezil oldunuz. Düştüğünüz durumu kamufle etmek için asıl manşeti saklıyorsunuz. Hilal Kaplan'ın bir televizyon programında Bharara ile ilgili bambaşka bir bağlamda sarf ettiği cümleleri çarpıtıp üste çıkmaya çalışıyorsunuz.
Bunları niçin yaptığınızı elbette biliyoruz. Psikolojik savaşın esası, her gelen dalgayı "bu gelen bir" diye hesap etmektir. Her yeni duruma kendini adapte etmektir.
Size kolay gelsin. Psikolojik savaş mühim elbette. Ama savaşın özü başka yerde. Ve siz onu kaybettiniz.
Tabii, Zekeriya kim ki?
Amerikalı savcı Preet Bharara'yı kahraman ilan eden ezikleri görünce nedense aklıma dönemin efsane savcısı Zekeriya Bey geliyor.
Hey gidi günler hey!
"Empati kurmakmodern insanın ayrılmazparçasıdır" der bir Amerikalısosyal bilimci.
Söyleyen Amerikalı olunca bu söze itibar etmemek olmaz.
Savcı Bharara'nın ilgi manyağına çevrildiğine tanıklık ettikçe savcı Zekeriya ile kurduğum empati düzeyi artıyor.
Şimdi kim bilir nasıl da kenarda köşede içlenip içlenip "tabii Zekeriya kim ki" diye hayıflanıyordur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.