Bilmem hatırlar mısınız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 8 ay önce "Kürt sorunu yoktur" mealinde bir söz sarf etmişti.
Bu söz üzerine de yer yerinden oynamıştı. Yeri yerinden oynatanlar da sadece muhalefet mensupları değildi.
Yüksek sesle dillendirmeseler de, Erdoğan'ın bu sözünden rahatsızlık duyan AK Parti elitleri de vardı.
Hatta bazı aklı evveller, AK Parti'nin 7 Haziran'da kaybettiği yüzde 9'luk oyun hesabını bile bu söze fatura etmeye kalkmışlardı.
Hem değil mi ki Erdoğan, 2005'te "Kürt sorunu" demişti. Bu sorunun çözümü için bizzat kendisi pek çok adım atmamış mıydı?
Şimdi ne olmuştu da, "Kürt sorunu yoktur" diyordu?
"Herhalde MHP yükseliyordu da, Erdoğan onu engellemek istiyordu!"
Halbuki durum şuydu. Erdoğan, 2005'te ortaya koyduğu perspektifin peşinden gitmeye devam ediyordu.
O gün, "Kürt sorunu" bağlamında sosyo-kültürel hakların tanınması, ayrımcı politikaların terk edilmesi gerektiğini söylüyordu.
10 yıllık süreçte gerekenler yapıldı.
Erdoğan bu dönemde yürüttüğü siyasi liderlikle hem devlet elitlerini, hem de toplumu ikna etti.
O gün, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere dönük kalkınma politikalarına hız verilmesi gerektiğini söylüyordu.
Bütün engellemelere rağmen olağanüstü adımlar atıldı. Fakat bir mesele daha vardı. O da, silahın susması, terörün son bulması, Kürtler adına terör saçma hakkını kendisinde gören kirli örgütün devre dışı bırakılması idi.
Bunun için de "çözüm süreci" diye bir süreç başlatıldı.
Ve evet bu süreç, "PKK'nın bir terör örgütü olarak tasfiyesi"ni amaçlıyordu.
Çözüm sürecinin nasıl seyrettiğini hep beraber gördük.
PKK ve bileşenlerinin tavrı netleştiğinde Erdoğan da net bir tutum takındı.
Tam da bu çerçevede bundan 8 ay önce "Kürt sorunu"nun çözülmesi için adımlar atıldığını, buna karşılık "terör sorunu"nun hâlâ çözülmeyi beklediğini söyledi.
Yukarıda bahsettiğim bir kısım AK Parti eliti, bunun üzerine oflayıp puflamaya başladı.
HDP, Paralel Yapı, CHP ve bilumum diğer hastalıklı yapılar ise anti-propagandaya giriştiler. Cumhurbaşkanını eski devlet elitlerine benzettiler.
Yıllar yılı yürüttükleri ayrımcı politikalarla sorunu büyütmüş devlet elitlerine!
Oysa Erdoğan, devlet adına Kürtlerle helalleşti. Şimdi de yine devlet adına terör örgütü ile hesaplaşıyor.
Dün doğru yapmıştı. Bugün de doğru yapıyor.
Cumhurbaşkanı 2 gün önce de, sekiz ay önce söylediğine benzer şeyler söyledi. "Türkiye'de tüm etnik unsurların kendine has sorunları vardır; başımız gözümüz üstüne, bu sorunları gidermeye çalıştık. Ama Türkiye'de yatıp kalkıp da 'Kürt sorunu' diyerek bunu yutturamazsınız.
Türkiye'de terör sorunu vardır" dedi.
Bu kez yer yerinden oynamadı. En azından oflayıp puflayanların oranı ciddi şekilde azalmış, onu gördük. İyi bir şey.
Şunu hatırda tutmak lazım. Gelinen noktada hiçbir toplum kesimi diğerlerinden fazla hak talebinde bulunamaz.
On yıl öncesindeki noktada değiliz. Tek çıkar yolumuz, hep birlikte eşit vatandaşlık, adil devlet ve özgür millet konseptleri etrafında yeni bir toplumsal sözleşmenin tesisi için çabalamak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.