ŞEYTANİ ÜST AKIL mensupları, Koronavirüs'ü dünyanın başına bela ettiler.
Kovid -19 etrafında çevirdikleri film ve fırıldaklar ile dünyaya ve insanlığa çökmek istiyorlar. Bu kesin ve doğru bir bilgi... Bunun yanında böyle bir virüs de var ve bazı insanları öldürebiliyor.
Bu da kesin ve doğru bir bilgi...
Şu anda bu virüsün bulaştığı, hasta olan ve nefes almak için çırpınan insancıklar var.
Tespit ve değerlendirmelerimizi yaparken her iki bilgiye de değer vermez isek tamamen yanlış yerlere savrulabiliriz...
Bu salgın hastalık bitecek mi...?
Kovid-19 bitse bile başkasını mı insanlığın başına bela edecekler...? İnsanlar hastalık ile korkutulurken, dünyaya adeta dayatılan ekonomik ve sosyal kısıtlama/kapanma uygulamaları bir tuzak mı...? Salgın hastalık ile mücadele bahanesi ile; milli devletlerin, yerli ve milli liderlerin ele geçirilmesi için bir sinsi tezgah mı dönüyor...?
Muhtemel zararlardan/ kötülüklerden korunmamız; sağduyulu, soğukkanlı, birlik, beraberlik içinde devlet/millet dayanışmasına bağlıdır...
MUHALİFLER BİLE ŞÜKREDİYORLAR
Hepimiz görüyoruz ki;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü ve deneyimli liderliği, binbir şeytanlığın döndüğü şu günlerde, hem milletimiz hem de devletimiz için yüce ALLAH'ın müthiş bir ikramıdır. Cumhur İttifakı ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Başkan Erdoğan'a desteği, istikrarlı bir devlet/hükümet idaresi için ALLAH'ın bir ikramıdır. Aksi halde ne olurdu düşünebiliyor musunuz...?
Aslında salgın hastalıkla mücadele döneminde
Türkiye'nin; Cumhur İttifakı tarafından, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile idare ediliyor olmasına, vicdan sahibi, samimi muhalifler bile şükrediyorlar...
TEDBİRLER TEHDİT OLMASIN
Aşağıda arz edeceğim tespitler, Metin Külünk'e ait... "Küresel ölçekte önerilen tedbirlerin; ekonomik durgunluk, işsizlik, psikolojik bunalım ve intiharlar gibi korkunç sonuçları görüldü.
Bu durumda tedbirlerin kendisi, insanlığın karşısına yeni bir tehdit olarak çıktı. Milletimiz tedbirlere uymakta ve tedbir/ tehdit dengesine göre hareket etmektedir.
Vatandaşımız, ekonomik ve sosyal hayatın hızla normale dönmesini talep ediyor...."
ORTA KORİDOR VE TÜRKİYE
Süveyş Kanalındaki kaza sonucu; kritik mal ve ekipmanlar ilgili ülkelere ulaştırılamamış, petrol fiyatları çarşamba gününden itibaren yükselişe geçmiş ve beraberinde de büyük diğer sıkıntılar doğmuştur. Süveyş krizi ile;
tarihi İpek Yolu'nun, yani "Bir Kuşak Bir Yol" projesinin, maliyet ve zaman açısından en güvenli ve hızlı rota olduğu bir kez daha anlaşıldı. Geçen yıl Çin'e gönderilen ilk ihracat treninin; iki kıta, iki deniz ve beş ülke geçerek, 10 günde varış noktasına ulaşması, dünyanın gidişatını değiştirecek bir gelişme idi...
Daha hızlı ve daha ekonomik, 2 bin kilometre daha kısa, iklim koşulları bakımından da daha elverişli bir seçenek oluşmuştu... Deniz yoluna kıyasla ulaşım süresini, yaklaşık 15 gün kısaltıyordu... Bu gelişme ile; Uzakdoğu/Avrupa taşımacılığına, doğu/batı ekseninde alternatif olabilecek
en uygun rota ülkemizden başlıyor. Kafkaslar bölgesine, buradan da Hazar Denizi'ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan'a erişiyor. Hazar geçişi ile Orta Asya ve Çin'e ulaşıyor. Adı; Orta Koridor'dur... Şu an itibari ile bütün dünya, bir kez daha, büyük bir ciddiyet ve saygı ile Türkiye ile ilgilenmekte ve ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır.
BOR İLE KANSER TEDAVİSİ OLABİLİR Mİ...?
Kanser tedavisinde Bor madeni umut olabilir mi...? Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Albuz; kolon kanseri üzerinde olumlu sonuçlar elde edildiğini belirterek, bor oksitin birçok kanser türünde etkili olabileceğini düşündüklerini söyledi.