AZİZ ve asil Türk Milleti, Süleyman Soylu'nun arkasında durmuştur.
Milletimizin ezici çoğunluğu, İçişleri Bakanlığı'nın hizmet ve icraatlarından memnundur. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha, bu millî ruha, milletimizin duruşuna uygun karar vermiştir. Üstelik; takdir ve iltifatlarını da ayrıca belirtmişlerdir. Bütün bunlar olurken, gördük ki; Kabine'de fitne isteyenler, salyaları ile her yerdedir.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, milletin evlatlarını çakallara yedirmemiştir.
Milleti, ümmeti bir arada tutmanın makamı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Lider kadrosuna sahip çıkmıştır; kadronun diğer fertlerinin de birbirine sahip çıkması ve asla aralarına fitne girmesine izin vermemeleri gerekiyor... Ayrıca; Süleyman Soylu'ya gece boyunca Kürt kökenli vatandaşlarımızdan adeta destek yağması da müthiş bir ayrıntıdır. Kürt kökenli kardeşlerimiz, coşku ile sahip çıktılar.
MUHALEFETİN RUHU
Günlerce halkı balık istifi halinde toplu taşıma araçlarına mecbur eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı malum şahıs'a, CHP den bir ses çıkıyor mu...? Hayır... En çok Koronavirüs vakası İstanbul'da... İmamoğlu yönetimindeki İBB, uygulamalarıyla ilk günden beri salgınla mücadele yerine, salgının daha fazla yayılmasına yol açtı... CHP'liler, "sağlık sistemi çöktü, kitler bozuk çıktı, malzeme bitti, ekmeksiz kalacağız" diyerek panik ve korku oluşturmak istediler. "Size zırnık yok" diyerek, Milli Dayanışma Kampanyası'na iğrenç bir şekilde dil uzattılar. CHP ve Meral Akşener'in partisi, olumlu önerilere, projelere, dayanışmaya değil; moral bozmaya dayalı, kara haber tellâllığı yapan, teröre ve bölücülere, bozgunculara sahip çıkan ve cesaret veren bir siyaset izliyor...
MAHSÜL AVRUPALIYA GEÇERSE
Avrupa'da bu sene tarım sıkıntıda, ekim ve hasat ile ilgili büyük sorunlar bekleniyor.
Avrupalı büyük tüccarlar, Türkiye'den mahsulü erkenden peşin paraya satın alıp bu malı Avrupa'ya sevk etmek ve daha mahsul çıkmadan sözleşme yapmak istiyorlar. Önden sözleşme yapılırsa, ilerleyen aylarda köylünün eli kolu bağlı kalacağı için, mahsul Avrupa'ya akacaktır.
Bütün mahsul Avrupa'lı büyük tüccarların eline geçerse, yerli piyasa fiyatını da bu kişiler belirleyecek ve köylünün sırtından büyük para kazanacaklar. Peki bu durumda ne yapılması gerekir...? 1.Ne pahasına olursa olsun ön sözleşmelere imza atılmamalıdır.. Pesin para da verilse bu tuzağa düşülmemelidir. Devlet çiftçimize teklif edilen/ edilecek bütün ticaret tekliflerini takip ve kontrol altına almalıdır. Mahsülün sadece fazlasının ihraç edilebilmesinin mümkün olabildiği bir düzen oluşturulmalıdır.
2.Çiftçi tanımadık, bilmedik kişilere mal satmamalıdır. 3.Çiftçi bu seneyi bir şekilde, devletinin yanında hareket ederek, malını yabancı sermayeye kaptırmadan geçirebilmelidir.
4.Sanayideki iş gücü tarımda değerlendirilmelidir... Bu konuda belediyeler, issiz kalan fabrika işçilerini tarımda istihdam edecek formüller geliştirmelidirler. 5.Hasat zamanı fiyatların şişmemesi için devlet de uluslararası dev şirketlerin sinsiliklerine karşı tedbir almalıdır. 6.Ekonomik krizin kıtlığa dönmemesi için şimdiden, işçi çıkartma eğilimindeki fabrika çalışanları, tarım alanlarına yevmiyeci olarak sevk edilebilir. 7.Soğuk hava depoları kontrol altında tutulmalıdır. 8.Ekim yapılmamış toprak kalmamalıdır. 9.Mahsülün tarlada kalmaması için fiyat karmaşası sıkı takip edilmelidir. 10.Don tehlikesine karşı önlemler daha sıkı takip edilmelidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.