Kadınlarımız ve Kılıçdaroğlu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, kadına şiddet ile ilgili sözleri, anlam itibarı ile korkunç bir skandal oluşturdu. Bu fakir, mevzudan hareketle başka bir karşılaştırma yapacak.15 Temmuz gecesini bir kez daha hatırlayalım. Türkiye'de kan gövdeyi götürüyor.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalanmış. TBMM bombalanmış.
Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı ve daha bir çok yer savaş meydanlarındaki çatışmalara sahne olmuş. Hainler, şerefsizler, Cumhurbaşkanımızı ele geçirmek için saldırıya geçmişler... İstanbul'da, Ankara'da işgaller oluyor.
Kan dökülüyor... Hükümet üyeleri, şerefsiz darbeciler tarafından ele geçirmek için kovalanıyorlar... Eş zamanlı olarak memleketin her köşesinde durum bu iken, CHP Genel Başkanı, kuşatılmış bir yerden, kim olduğu bilindiği halde bırakılıyor...
O da çıkıp gidiyor... Bırakın tanka çıkmayı, vazgeçirmek için bile çaba sarfetmiyor... O gece kadınlarımızın gösterdiği cesareti gösteremiyor...
Hatırlayacaksınız... O şerefsiz, hain, darbecileri vazgeçirmek için...
Silahlarını bırakmaya ikna etmek için... Kendilerini parçalayan...
Tankların, zırhlı araçların orasına burasına yapışan... Kamyonuna mahalledeki komşuları dolduran ve savaşan... Asil ve aziz kadınlarımız vardı... Ölüme meydan okuyan kadınlarımız...
Vatan, millet, devlet, bayrak ve adalet için çarpışan, aslında o kadınlarımızdı...

DEVLETLERİ BAZEN SEVER, BAZEN DÖVERSİN
Uluslararası ilişkileri insanlar arası ilişkiler ile aynı değerlendirenler var.
Soruyorlar. Efendim Rusya'ya ağzınıza geleni söylüyordunuz ne oldu?...
İran'a güven olur mu?... Kardeşim, devletlerin arasında sonsuza kadar dostluklar ve düşmanlıklar olmaz. Devletler arası ilişkiler, insanlar arası ilişkiler ile aynı değildir.
Devletler arasında menfaatlar, çıkarlar, kazançlar ve kayıplar temel ölçüdür. Milletin çıkarları, neyi gerektiriyorsa öyle davranırsınız.
Menfaat ne ise yaklaşım da ona göre oluşur. Dost gibi gerekirse dost; düşman gibi gerekirse düşman oluverirsiniz. İşte Türkiye Cumhuriyeti Devleti de buna uygun hareket ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu işleri böyle sevk ve idare ediyor.
Sırf siz istiyorsunuz diye de düşmanlık yapacak halimiz yok.... Kusura bakmayın...

EKONOMİ TERÖRİSTLERİ
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları ve finans kurumları ekonomik teröristlerdir. Terör örgütleri ve onların eli kanlı katilleri silahlarla, bombalarla saldırıyorlar. Kadın, erkek, yaşlı, genç, çoluk, çocuk farketmeden ve acımadan katlediyorlar.
Bunlar da ekonomilere saldırıyorlar. Ekonomilere düşük not vererek dalgalanmalar oluşturmak istiyorlar.
Olumsuzluklar varmış ve işler kötüymüş gibi göstermeye çabalıyorlar. Ülkelerin milli para birimlerinin, ABD doları ve euro karşısında, değer kaybetmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Yani teröristlerin bıraktığı yerden "ekonomik teröristler" devam ediyorlar. Eli kanlı teröristler canlarımıza, bu iğrençler de mallarımıza, paramıza, ekonomimize saldırıyorlar. Şu anda ülkemizde, dövizin bu kadar değerli olmasını gerektirecek hiç bir sebep yok.
Dövizdeki bu aşırı değerlenme, ekonominin kuralları, kanunları, teorileri ile izah edilecek bir durum değil. Bu nedenle milli ekonomik değerlerimize, şirketlerimize ve tabii ki milli para birimimize sahip çıkmalıyız.