Kanal İstanbul konusunda daha fazla gürültü çıkarılması isteniyor olmalı ki, cıyaklamalar artmaya başladı. Muhalefetin gürültü çıkarması için talimat verenlerin kim ya da kimler olduğunu, erbabı bilir. Ama gene düğmeye bastıkları, kesin…
Kanal İstanbul'u istemeyen çevrelerde ateş bacayı sarmış durumda. Muhalefetin Kanal İstanbul'la ilgileneceklere anlamsız tehditlere başlaması bunun delili...
Ülkemizi yakından ilgilendiren meselelerde seslerini duyamadığımız emekli diplomat ve amirallerin Kanal İstanbul ve Montrö konulu açıklamaları da, dışarıdaki telaşın göstergesiydi zaten.
Bu ay içinde ilk kazma vurulacak olan Kanal İstanbul'un yapılacağını bildikleri için, İBB Başkanı İmamoğlu'nun atraksiyonları ile yetinmeyip Kılıçdaroğlu ve Akşener'e de koordineli açıklamalar yaptırmaya başladılar.
Her iki genel başkanın söylemeye çalıştığı şey aynı: İş başına gelirsek, Kanal İstanbul projesine yatırım yapanlara tek kuruş ödemeyiz, paralarını alamazlar... Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul'a bulaşabilecek ülkelerle araya mesafe konulacağını söyleyip çıtayı daha da yükseğe çıkardı…
Kanal İstanbul'la ilgili 2011'den beri yapılan ciddi çalışmaları öğrenme ihtiyacı hissetmedikleri anlaşılan iki genel başkan da, esip savurmalarının boş olduğunu biliyor aslında. Ama belli ki, birilerinin üflediklerini tekrarlamak zorundalar.
Sadece hoşuna giden görüşleri bilimsel kabul eden İBB Başkanı'nın yaptığı açıklamalar, genel başkanlarınkinden daha seviyeli. İmamoğlu, uydurma da olsa bilimsellikten bahsediyor hiç değilse. Ama yapılacak anlaşmaları tanımayacakları iddiası, hukuk devleti diyenlere pek yakışmıyor. Dereyi görmeden paçaları sıvamaları, ayrı bir mesele.
Bazı çevreler Kanal İstanbul'u engellemekte kararlı. Tam olarak neler düşündüklerini bilmesek de, Kanal'ın Türkiye'nin yürüyüşüne katkıda bulunacağını biliyorlar. İçimizden kendilerine taraftar bulmaları da anlaşılabilir bir durum. Ancak iktidara talip olduklarını söyleyen CHP ve İP genel başkanlarının bunlardan talimat aldıklarını bu kadar belli etmeleri, şık değil.
Genel Başkanların, Kanal İstanbul'la alakalı 2011'den beri hazırlanan on binlerce sahifelik raporları okumaları beklenemez tabii. Ama en azından bir özetini bulup okusalar, iyi olur. Akıllarına yatmazsa, yine karşı çıkarlar...
Türkiye'deki muhalefetin bir yerlerden düğmeye basılarak harekete geçirildiği algısı, hiç hoş değil çünkü…