İdlip'le alakalı son gelişmeler Suriye'deki kanamanın devam edeceği yanında, Türkiye dışındaki müdahil devletlerin hemen tamamının konuya tamamen çıkar eksenli yaklaştıklarının göstergesi…
Bu çıkarların tam olarak neler olduğu ayrı bir mesele. Ancak, yerleşiği ve muhaciri ile 3.5 milyon civarında insanın yaşadığı bir bölgeye, terörist unsurları hedef alan nokta operasyonlar yerine topyekun saldırıyı düşünmek, 'pire için yorgan yakmak' deyimini hatırlatıyor.
Hedefi hakikaten bölgeyi terörist unsurlardan temizlemek olsaydı, en azından başlangıç olarak Türkiye'nin söylediği gibi terör unsurlarını yok edecek şekilde operasyonlar düzenlenebilirdi.
Bunu yapmak yerine, biraz da Esat'ın taleplerini yerine getirmek için bölgeyi ele geçirmeyi hedefleyen büyük bir operasyona girişmek, niyetin üzüm yemekten çok yerine bağcıyı dövmek olduğunu düşündürüyor.
Bütün unsurların bir arada ve barış içerisinde yaşayabileceği bir Suriye fikrini ellerinin tersiyle kenara iten ve artık sadece avuç içi kadar bir yere hükmedebilen Esat'ın İdlip'e gözlerini dikmesi belli ölçüde normal.
Esat'ı memnun etmek adına Rusya'nın ve İran'ın böyle bir talebe sıcak baktığı bilinirken, ABD'nin tek itirazının da muhtemel saldırılarda kimyasal silah kullanılması ihtimali ile ilgili olması düşündürücü. Kimyasal silah kullanılsa da buna pek aldırmadığı bilinen ABD, tavşana kaç derken tazıya da tut diyor gibi yani.
Kendi ülkesinin bir parçasını ele geçirmeye çalışan Suriye, çeşitli sebeplerle ona destek olacak Rusya ile İran ve göz yumacak gibi duran ABD… Can yakıcı soru ise, bu ülkelerin normal karşıladıkları harekatın, neden İdlip'de yaşayan ve buraya göç etmek zorunda kalan Suriyelileri, bulundukları yeri terke mecbur bırakacağı…
Suriye yönetimi ülkesinin bir parçasında hakimiyet kuracak ve Rusya ve İran da, güya makul sebeplerle ona destek olacaklarsa, İdlip'te yaşamakta olan Suriyelilerin normalde böyle bir gelişmeye sevinmeleri ve orada kalmaları gerekmez mi?..
İyi ki Türkiye var!..
Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile müdahil olduğu alanlar dışında, Suriye'de huzur ve istikrarın hakim olduğu bir toprak parçası bulunmadığı gerçeği, başta rejim olmak üzere bölgedeki müdahil bütün ülkelerin üzerinde düşünmeleri gereken bir konu.
Söylenenlere inanılacak olsaydı, rejimin ve bu arada ABD destekli PYD/YPG'nin elinde bulunan bölgeleri terk ederek muhacir olmayı seçen Suriyelilerin, buralara dönmeleri gerekirdi. Ama böyle bir şey yok.
Başta ABD olmak üzere Rusya'nın da, İran'ın da, Rejim güçlerinin de Suriyelilerin neden kendi egemenlikleri altındaki bölgelerde kalamadıkları sorusuna cevap aramaları ve gelecekle ilgili politikalarını da buna göre şekillendirmeleri beklenirdi aslında.
Ancak insan odaklı değil çıkar odaklı politikalar sebebiyle hareket ettikleri için, insan unsurunu ve milyonlarca insanın yaşayacağı sıkıntıları akıllarına bile getirmiyorlar.
Bu zamana kadar yaşananlar Türkiye dışında hiçbir ülkenin insanların yaşadığı ve yaşayacağı travmalara ilgi duymadıklarını ve bundan sonra da duymaya niyetli olmadıklarının göstergesi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla bugün Tahran'da Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılacak toplantıda İdlip konuşunda makul ve mantıklı bir çözüm bulunması, şimdilik tek ümit…
Bugünkü toplantıda alınacak kararlara ve bundan sonra olup biteceklere bakarak insanlığın tamamen ölüp ölmediği konusunda daha sağlıklı kanaatler oluşturabilmek mümkün…
İyi ki Türkiye var!..