2021 bütçe görüşmelerinde bir tartışma sırasında CHP'de yaşayan pek seslendirilmeyen bir ruh gündeme geldi. Söz alan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kendisine yönelik "hadsiz" şekilde itibar suikastında bulunulduğunu söyledi. Haklı. Hem de sonuna kadar. Kendisinin aynı hadsiz üslubu kullanmayacağını belirten Oktay, "Şunu söylemeden de geçemeyeceğim; Diktatör Franco'nun Türkiye'deki temsilcileri bize laf atmaya, çamur atmaya çalışmıştır. Franco'nun ruhu bugün CHP'de yaşıyor, bizde değil. Sayın Erdoğan yerli ve millidir. Milletin adamıdır.
Yetkisini ve gücünü milletinden alan büyük liderdir" dedi.
CHP bunları neden yapıyor. Çünkü partinin neredeyse tüm damarlarında taciz ve tecavüzler dolaşıyor. Akıllara durgunluk veren iftiralar, yalanları rahat bir şekilde ortaya atıp gündemi değiştirme niyetinde olsalar da bunu başaramıyorlar.
Peki Diktatör Franco kimdir? CHP ile ne gibi benzerlikleri vardır? İşte detaylar...
FRANCO VE İSMET İNÖNÜ
Franco diktatörlüğü (1939 -1975) ile İsmet Paşa'nın CHP tek parti diktatörlüğü (1938-1950 Cumhurbaşkanlığı dönemi) birbirine çok benziyor. Franco diktatörlüğü:
İspanyol devletine Falanj Partisi'nin siyasal ilkelerinden esinlenerek totaliter, baskıcı bir yapı kurdu. İngiliz yazar George Orwell'ın ütopik bir bilimkurgu romanı olan 1984, Franco İspanyası'ndan esinlenerek yazılmıştır.
Aynı dönemde, Türkiye'de CHP'li İsmet Paşa da MİLLİ ŞEF olarak tek parti diktatörlüğü baskıcı yönetimini kurmuştu. İspanya Franco döneminde katı bir diktatörlük yaşanırken, İsmet İnönü de onu kopyalamıştı. İsmet Paşa tek parti dönemi, sosyal, toplumsal, ideolojik, kültürel hayatına her bakımdan tek parti dönemi damgasını vurmuştur. Tahammül yoktur.
Türkiye'de henüz siyasal çoğulculuk mevcut değildir. 1944 yılında, Milli Şef İNÖNÜ, Ruslar'a şirin görünmek için bölücü ve komünist faaliyetler iyice artmış, devlet kurumlarında yoğunlaşan sol kadrolaşma ülkemizi farklı boyutlara götürebilecek bir boyut ve hız kazanmıştı.
İşte böyle bir zamanda bir grup Türk Milliyetçisi aydın, rejimin tüm baskılarına ve dayatmalarına rağmen, tehlikeli gidişe dur demek için kamuoyuna ve devlete uyarılarda bulunmuştu. Büyük dava ve fikir adamı Nihal ATSIZ ve rahmetli ALPARSLAN TÜRKEŞ'in de içinde yer aldığı bu aydın hareketine duyarlı Türk Gençliği destek olmuştu.
Türk Milliyetçiliği siyasi ve sosyal bir hareket özelliği kazanırken, İsmet İnönü "IRKÇILIK, TURANCILIK ve HÜKÜMETİ DEVİRMEYE ADIM" yalanlarıyla başta merhum Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan ve arkadaşlarını tutuklattı. İsmet İnönü'nün Hitler'e de selam gönderdiğini ve yan yana oldukları günler tarih sayfalarındaki yerini koruyor. Şimdi utanmaz isimler diktatörlük iftiralarında bulunmaktadır.
Daha da yoldan çıkacaklar. Çünkü tecavüzler ve tacizler partiyi ele geçirdi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun 3 hafta bitmesine rağmen tacizler ve tecavüzlere sessiz kalması normal mi?
Ekrem İmamoğlu'nun da bu tecavüzler konusunda kulaklarının tıkalı olması, gözlerinin görmüyor olması tesadüf mü?
Konuşamazlar. Çünkü tecavüzcüler ve tacizciler partinin güçlü isimleri.
KORKUYORLAR. Bir de utanmadan bu korkaklığı gizleyip iftiralar atıyorlar.
SONUÇ: CHP bu. Değişmez.
Çünkü damarlarında dolaşan kan bu.
CHP'li İsmet Paşa dönemini bir bütün olarak Franco ile karşılaştırmak yabana atılacak bir şey değildir. CHP'nin Tek Parti diktatörlüğü söz konusuydu.
CHP'nin seçim yapmadığı 1938-1950 Türkiye'si, İspanyol-İtalyan faşizmi ve Alman nazizminden oldukça etkilenilmişti. Fuat Oktay'ın sözlerini çok önemsiyorum. Birçok yazımda, 'İttihat- Terakki Ruhu, CHP'de yaşıyor' diye yazdığımda, CHP'nin darbeci ruhunu anlatmaya çalışmıştım. Franco'nun ruhu da bundan böyle siyası retorik olarak sık sık kullanılabilir.