ÇOK anlamlı atasözümüz var.
"Kaleyi içten fethetmek..." Tarihte kurulmuş olan tüm Türk devletleri hiçbir zaman dıştan yıkılamamıştır. Ne yazık ki, istisnasız bir şekilde içten çökertilmiştir. (İç çekişmeler, entrikalar, beynini yabancıya kiralayanların ayak oyunları, kontrollü kaos vs.). Türkler ne zaman kuvvetli bir devlet gelişmesi gösterse, onlarla başa çıkamayan mahfiller hemen kaleyi içten fethetme taktikleri uygulamışlardır.
Dün oldu, bugün de oluyor...
Türkiye bugün bölgesel güç olarak yakın coğrafyasında oyun kurucu özelliklerini sergilerken, Haçlı- Siyonistler, tezgah üstüne tezgah kurmaktadırlar. Bağımsız Türkiye Lideri Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ı yıkmak, Başkomutan'ı tasfiye etmek için her türlü derin oyunu sahneye koymaktadırlar. Bu maksadı gerçekleştirmek için de içimize kadar bozguncu mikroplarını ve ajanlarını sokmaktadırlar. Güçlü devlet, güçlü milletten geçer. Güçlü devlet için çok sağlam tutulması gereken İÇ VE DIŞCEPHELERİMİZDİR. İç cephe zayıflatılırsa dış cephe hamleleri zayıf kalır. Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Bu cephe sarsılırsa büyük sıkıntılar ortaya çıkar. Bu gerçeği iyi bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Günümüzde de ne yazık ki bu tezgahlara, oyunlara TÜRKİYEİÇİNDEKİ İNGİLİZ MUHİPLERİ odun atmaktadırlar. Gelişmelere şimdi iç cepheden çok daha dikkatle bakmalıyız.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Moskova'da Putin'le çok önemli bir virajda İdlip dosyalarını açıyor, CHP Genel Başkanı Kemal Klıçdaroğlu çıkıyor, Cumhurbaşkanımız için '5 kuruşluk' dava açıyor. Ne demek bu?
İç cepheye saldırmaktır. Türkiye, dört koldan saldıran odaklarla, satılmışlarla uğraşıyor. CHP Grup Başkan Vekili çıkıyor, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a saldırıyor. Bu ne demek? İç cepheye saldırmaktır. İç cephemizi sağlam tutmamız gereken süreçte, CHP'nin gittikçe artan yıkıcı muhalefet sinirleri bozmaktadır. Can sıkıcıdır. Rahatsız edicidir. Anadolu topraklarını İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar işgal etmeye kalkıştıkları sırada TBMM'de Gazi Mustafa Kemal, İÇ CEPHENİN NEKADAR HAYATİ olduğunu şöyle anlatmışlardır: "İç cephenin sağlamlığı yolunda birincisi, en önemlisi ve asıl olanı doğrudan doğruya milletin kendisidir. Milletin varlığı ve istiklâli için gönlünde, vicdanında belirmiş, gelişmiş olan istek ve emellerin sağlamlığıdır.
Millet, içindeki bu isteği ne kadar güçlü bir şekilde ortaya koyarsa, düşmanlara karşı başarı sağlamak için o kadar güçlü bir vasıtaya sahip olur... İkinci vasıta, milleti temsil eden Meclis'in millî isteği ortaya koymakta ve bunun gereklerini inanarak uygulamakta göstereceği kararlılık ve yiğitliktir. Meclis, millî isteği ne kadar büyük bir dayanışma ve birlik içinde aksettirebilirse,düşmana karşı o kadar güçlü birüstünlük vasıtasına sahip olur. Üçüncü vasıta, milletin silâhlı evlâtlarından oluşan dostlarına müşfik, düşmanlarına korku salan ordunun arkasında yekvucut durmaktır..." Kemal Bey, Atatürk'ün kurduğu CHP ile bugün ne yapıyor? İç cephenin sağlam tutulması gereği ortada iken negatifmanidar tavırlarıyla, yabancı mihrakların fırınlarına odun atmakla ne yapmak istiyor? 5 kuruşluk davanız, Özkoç'un akla ziyan konuşmalarıyla neyin peşindesiniz?
Yıkıcı hamlelerdeki rolünüz, İÇCEPHEYİ SARSAN TAVIRLANIZLA ATATÜRK'E İHANET ETTİĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ?
SONUÇ: Bir gaflet sorunuz var KemalBey, "Suriye'de ne işimiz var" diyorsunuz.
Kemal Bey, bir daha hatırlatırız... "Bugün Kamışlı'da, Resulayn'da, Tel Abyad'da, Aynel Arap'ta, Cerablus'ta, Münbiç'te, El Bab'da, İdlib'de vermediğimiz savaşı, Allah göstermesin, yarın Şırnak'ta, Mardin'de, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te ve Hatay'da vermek zorunda kalırız. Senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye'dir." İRAN-IRAK-SURİYE-AKDENİZ-KIBRIS-LİBYA; TÜRKİYE'NİN BEKA HATTIDIR. MUHAKKAK KORUNACAKTIR. Anlaşıldı mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.