FRANSA Cumhurbaşkanı Macron Aralık ayında Lonrda'da yapılacak NATO 70.yıl kutlamaları öncesinde kuyuya bir taş attı. "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" diyerek hem de.
Dünyada dengeler değişiyor.
Sovyetlere karşı kurulan NATO, birliğin dağılarak sadece Rusya olarak ayakta kalmasından sonra değişime gitmenin sancılarını yaşıyor.
Birleşmiş Milletler'den NATO'ya, Dünya Ticaret örgütüne kadar artık her alanda çok hızlı ve inanılmaz değişimler kapımızda. Rusya düşman mı olacak yoksa büyük müttefik mi?
ABD-Rusya yakınlaşacak mı? Avrupa Moskova'nın kapısı önünde sıraya girecek mi? Yıldırım hızıyla inanılmaz gelişmeler yaşanıyor. Türkiye olarak da bu değişim rüzgarlarına hazır olmak zorundayız. Çünkü tam merkezdeyiz. Hayal edemeyeceğiniz kadar önemliyiz. Yeni oluşumların yaşayabilmesi, hangi yönden ilerlerse ilersin Ankara'ya uğramasına bağlı.
Bu yüzden Ankara'yı yanına alan değişime yol verebilecek. Aksi halde oksijensiz kalacak. Türkiye'ye yapılan tüm saldırılar, yaşanan kavganın ardında bu yatıyor.
Söylenenleri okuyor ama satır aralarına asla dikkat kesilmiyoruz.
Mesela Hollanda Başbakanı Rutte'nin, "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" iddiasını yorumlarken sözü Türkiye'ye getirmesi boşuna değildir. Düne kadar Bakanımızı Amsterdam'da rehin alan Hollanda'nın Başbakanı şimdi "Türkiyesiz bir NATO'yu düşünemiyorum. Türkiye'nin ittifakı NATO'nun işleyişi için çok önemli. Bir NATO üyesini korumak için Türkiye'ye çok ihtiyacımız var." diye yalıyor. Böylesine utanmazca U dönüşüne imza atmayı sorgulamamız lazım. Adam neden açıklamasının sonunda "Avrupa Birliği'ni tek başına koruyamayacağı gerçeğini bilmemiz lazım" diye bağırıyor? Bunu anladığımız zaman Ankara'nın Batı için ne demek olduğunu, yaşadığımız saldırıları, teröristlere niçin kucak açtıklarını net bir şekilde çözeriz.
NATO çatırdıyor. Macron Avrupa Ordusu'ndan bahsediyor. "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir " derken dayanamıyor o da sözü Türkiye'ye getiriyor. Allah Allah!..Tamam beyinde hasar var anladık. Ama dönüp dolaşıp neden Türkiye? Amerika'nın Suriye'de asker çekip Asya'ya yönelmesinden giriyor, Türkiye'ye Esad saldırırsa NATO üyesi olarak ne yapacaklarını bilmediklerinden çıkıyor. "Türkiye'siz NATO olmaz" diyor, "Rusya ile stratejik ortak olmak zorundayız"a kadar dalıyor. Evet Macron Almanya ile AB'de liderlik savaşına giriyor, Rusya'ya yanaşmaya çalışıyor, oturuyor, kalkıyor "Türkiye" ile konuşmasını bitiriyor.
Böyle bir ortamda ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da bombayı patlatıyor ve "Eğer uluslar NATO'nun ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlamadan, sözlerini tutmadan NATO'nun savunma faydalarından yararlanabileceğini düşünürse, NATO etkisizleşebilir veya NATO'nun devri kapanabilir." diyerek değişimden bahsediyor, Avrupa'ya sopa gösteriyor.
NATO devrinin kapanabileceğini söyleme noktasına gelmesi, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı anlamını taşıyor. NATO ayakta kalsa bile artık eski NATO olmayacak. Ve en büyük 3 gücünden biri Türkiye, yeni oluşum esnasında masada en büyük söz sahiplerinden biri olacak.
Macron'un da, Avrupa'nın da karın ağrısı bundan. Dahası dünyada alınan kararların Washington-Ankara- Moskova hattında gerçekleşmesine çıldırıyorlar. Bunun en güzel delili de Erdoğan'ın ABD ziyaretinin engellenmesini isteyen ABD'li senatör Chris Van Hollen'in "Birçok yabancı ülke lideri neden Başkan Trump'la telefonda doğrudan görüşmek istiyor.
Çünkü Erdoğan bunu yapıyor.
İşine yaradığını görüyorlar." diyerek delirmede geldiği noktayı açık etmesi.
Başkan Erdoğan'ın telefon görüşmeleri bile olay haline geldi. Avrupalı liderler "Ben de... Ben de Alo diyeceğim" ağlaklığıyla Beyazsaray santralinde sıraya giriyormuş!.. Zavallıların düştüğü hale bak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.