İşte Adnan Menderes'e işkencenin belgeleri
Yeni Şafak, 27 Mayıs cuntasının akıl almaz iftiralar ve linç kampanyası eşliğinde iktidardan ettiği Başbakan Menderes ile ilgili şok dosyayı açıyor. Ele geçirilen belgeler, idamı öncesi Yassıada’da çeşitli işkencelere maruz bırakılan Menderes’in, milli irade düşmanları tarafından hücresinde dövüldüğünü ortaya koyuyor .
Mustafa Kemal Atatürk'ün zehirlenerek öldürülmesinde İsmet İnönü'nün parmağı bulunduğunu, paralel örgüt lideri Fethullah Gülen'in de Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nın kıdemli üyesi olduğunu belgelerle ortaya koyarak Türkiye gündemini değiştiren Yeni Şafak, şimdi de 'Yassıada' dosyasını açıyor. 27 Mayıs 1960 tarihinde Demokrat Parti hükümetini askeri darbeyle deviren cuntanın, Yassıada'ya hapsettiği Başbakan Adnan Menderes'e ne tür işkenceleri reva gördüğü yazışmalarla ortaya çıktı. Yassıada'da görevli İstihbarat Kısım Amiri Kurmay Yarbay Necip Aka'nın, darbeci askerlerin kurduğu Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) gönderdiği raporlara Yeni Şafak ulaştı.
İLK KEZ YAYINLANIYOR
Milli Birlik Komitesi yazışmaları Başbakan Menderes'in Yassıada'da tutulurken dövüldüğünü, okuduğu Kur'an-ı Kerim ve dini kitaplara da el konulduğunu ortaya koyuyor. İlk kez gün yüzüne çıkan belgelerde Kurmay Yarbay Necip Aka, MBK Başkanlığı'na yazı yazarak "Menderes'in hapiste askerlerce dövüldüğünü" rapor ediyor. Yazdığı raporda, Menderes'in şikayeti üzerine 'dayak olayını' soruşturduğunu belirten Yarbay Aka, Başbakan'ın koğuşunda görevli subay ve astsubayın sözkonusu dövme suçunu itiraf ettiklerini kaydediyor.
BİR SUBAYIN RAPORLARI
Askerlerin dövmesinden dolayı Menderes'in yüzünde oluşan morlukların Yassıada duruşmaları sırasında görülmesinden endişe eden cuntacılar, buna önlem almayı da ihmal etmemiş. İstihbaratçı Yarbay Aka, geçtiği durum raporlarından birinde 'Sabık Başvekil'in yüzündeki morlukların acilen kapatılacağını ve Menderes'in Yassıada duruşmalarına 'normal' şekilde yetiştirileceğini müjdeliyor. Aka, "Sabık Başvekilin yüzünde oluşan morluklar mahkeme süresince tedavi edilerek mahkemeye hazır vaziyette intikal edecektir. Saygılarımızla arz olunur efendim" diyor.
HAP VER UYUT
Yarbay Necip Aka'nın, Milli Birlik Komitesi'ne 17 Ekim'de gönderdiği bir rapor ise Başbakan Adnan Menderes'e yapılan işkencelerin dayaktan ibaret olmadığını gösteriyor. Menderes'in okuduğu dini kitaplara el konulurken, gazete ve dergilere ulaşması da engelleniyor.
Menderes'e doktor kontrolünde uyuşturucu haplar da verilerek sürekli uyuklar halde olması sağlanıyor. Aka'nın verdiği bilgeler göre uyuşturucu doz, mahkemeye çıkacağı zamanlarda azaltılıyor duruşma sonrası ise tekrar artırılıyor. Yazıda Menderes'in, sürekli olarak "Beni öldürecekler" diye bağırdığı iddia ediliyor.
UYUŞTURUCUYU KES
Milli Birlik Komitesi'ne Menderes'in içinde bulunduğu durumu anlatan raporun tam metni şu şekilde:
"Milli Birlik Komitesi 17 Ekim 1960 gün ve 7300 / 38367 sayılı emirleriyle Sabık Başvekil Adnan Menderes ve arkadaşlarının kontrolleri dakika dakika izlenmekte izleme raporları düzenli olarak M.B.K.sine bildirilmektedir. Sabık vekilin okuduğu dini içerikli yayınlara ve kitaplara el koyulmuş, rehavete ve bunalıma itecek her türlü gazete ve derginin ulaşımı engellenmiştir. Sabık Başvekilin çok düşünceli olduğu, sürekli dua ettiği, beni öldürecekler, beni öldürecekler şeklinde bağırdığını daha önceki yazımızda ifade etmişidik. Sabık Başvekili doktor muayene ettikten sonra kullandırdığı haplar Sabık Başvekili rahatlatmış sürekli uyur hale getirmiştir. Şu anda mahkemeden önce kullandığı hapları azaltılıyor, mahkemeden sonra aynı dozda uygulama yapılıyor. Herhangi bir sorun gözükmüyor. Saygılarımızla arz ederim."
HAPİSTE DÖVMÜŞLER
Yassıada'da görevli İstihbarat Kısım Amiri Kurmay Yarbay Necip Aka'nın darbecilerin kurduğu Milli Birlik Komitesi'ne 10 Ekim 1960 tarihinde yazdığı raporda, Başbakan Adnan Menderes'e dayak olayı şu şekilde anlatılıyor:
"Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na.
Sabık Başvekil Adnan Menderes'in M.B.K. vermiş olduğu şikayet mektubunun soruşturması neticesinde kendisine yumruk ile vurulduğunu iddia ettiği, subay ve astsubayın ifadesine başvurulmuş. Olayın vuku bulduğunu, başvekilin kendilerine hakaret ettiğini, bundan dolayı birkaç kez vurduklarını itiraf etmişlerdir. İfade tutanakları ektedir. Sabık Başvekilin yüzünde oluşan morluklar mahkeme süresince tedavi edilerek mahkemeye hazır vaziyette intikal edecektir. Saygılarımızla arz olunur efendim."
'KONU KAPANDI KİMSEYE SÖYLEMEYECEK'
İstihbaratçı Yarbay Aka, dayak olayını doğruladığını anlatan 10 Ekim 1960 tarihli raporundan 13 gün sonra Milli Birlik Komitesi'ne konuyla ilgili ikinci bir rapor yazarak 'dayak olayı'nın kapatıldığını ve Başbakan Adnan Menderes'ten konuyla ilgili açıklamaya yapmayacağına dair söz aldıklarını haber veriyor. Yazıda, "Sabık Başvekilin dövülmesi olayı, azami ölçüde dikkat edilerek kapatılmıştır" ifadesi yeralıyor. 23 Ekim 1960 tarihli bilgilendirme yazısı şöyle:
"Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na. Sabık Başvekilin dövülmesi olayı, azami ölçüde dikkat edilerek kapatılmıştır. Sabık Başvekile de bu konu ile ilgili beyanat vermeyeceğine dair söz alınmıştır. Saygılarımla arz ederim, efendim."
AİLEYLE GÖRÜŞME YASAĞI
Yeni Şafak'ın ulaştığı bir diğer belgede ise Başbakan Adnan Menderes'in ailesi ve avukatıyla görüşmesinin kısıtlandığına dikkat çekiliyor:
Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na. Milli Birlik Komitesinin 23 Kasım 1960 gün ve 7327/32443 sayılı emirleriyle, Sabık Başvekilin savunmasını yapan avukatı ve ailesinin görüşmelerini kısıtlayarak, düzenli bir hale getirilmiş ve Sabık Başvekilin ve arkadaşlarının her görüşmesi tutanak haline getirilerek kayıt altına alınmıştır. M.B.Komitesi izin belgesi olmadan mahkemeye hiçbir şahıs ve fert alınmamıştır. Bilgilerinize arz olunur."
HİLYE-İ SEADET GÖZYAŞLARI
Bediüzzaman Said Nursi'nin uzun yıllar her sabah namazından sonra öperek gözyaşı döktüğü 'Hilye-i Seadet' yazısını, 1959 yılında Başbakan Adnan Menderes'e dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik eliyle hediye ettiği ortaya çıktı. Hayatına intihar ederek son verecek Gedik ile o dönem aralarının gergin olduğu bilinen Bediüzzaman'ın, Başbakan'a onun vasıtasıyla hediye göndermesi dikkat çekiyor. Nursi'nin hediyesini her sabah namazından sonra öpen Menderes, bunun ağırlığını taşıyamayacağını belirterek Gedik'ten, bunu iade etmesini istemiş. İşte bu olayı anlatan Gedik'in yazdığı o mektup:
Bu nurun 21 Aralık 1959'da, Bediüzaman Said Nursi'nin Ankara'da Beyrut palas otelinde bilakis ziyaret ettiğimde, Başvekilimiz Adnan Menderes'e hediye verilmesi için bana teslim edilmiş idi. Muhterem Said Nursi Hilye-i Seadet'in kısa hikayesi ile bana teslim etti. Muhterem her sabah namazdan önce Hilye-i Seadet'i 3 defa öpüp alnına götürdüğünü her sabah Peygamberimize dua ettiğini, gözyaşlarının Hilye-i Seadet'in üzerine döküldüğünü, kendisi için bunun çok önemli olduğunu beyan etmiş bu emanetin bundan sonra Başvekilimiz Adnan Menderes'e emanet edilmesinin önemli olduğunu izah etmiş ve verilmek üzere bana teslim edilmiştir. Başvekilimiz Adnan Menderes'e Said Nursi'nin hediyesi teslim edilmiş ve aylar sonra Başvekilimiz aynı uygulamalarla, sabah namazından önce Hilye-i Seadet'e, Peygamberimize dua ederek çok gözyaşı döktüğünü ama bunu taşımaya muktedir olmadığını, emanetin tekrar iade edilmesi için bana teslim etmiştir. Bende bu emaneti benim için çok önemli iki şahsiyetin gözyaşını döktüğü Hilye-i Seadet'i teslim etmemiş, korumaya almışımdır. Vasiyetimdir, bu Hilye-i Seadet gözyaşları ile yoğrulmuş içi Peygamber sevgisi ve aşkı ile tutuşmuş yanmış iki önemli şahsiyetin, gözyaşları ile yoğrulmuş bu emaneti gelecek nesillere anlatınız diye çocuklarıma vasiyet ediyorum.
13 Nisan 1960
Dahiliye Vekili
Namık Gedik
İLK KEZ YAYINLANIYOR
Milli Birlik Komitesi yazışmaları Başbakan Menderes'in Yassıada'da tutulurken dövüldüğünü, okuduğu Kur'an-ı Kerim ve dini kitaplara da el konulduğunu ortaya koyuyor. İlk kez gün yüzüne çıkan belgelerde Kurmay Yarbay Necip Aka, MBK Başkanlığı'na yazı yazarak "Menderes'in hapiste askerlerce dövüldüğünü" rapor ediyor. Yazdığı raporda, Menderes'in şikayeti üzerine 'dayak olayını' soruşturduğunu belirten Yarbay Aka, Başbakan'ın koğuşunda görevli subay ve astsubayın sözkonusu dövme suçunu itiraf ettiklerini kaydediyor.
BİR SUBAYIN RAPORLARI
Askerlerin dövmesinden dolayı Menderes'in yüzünde oluşan morlukların Yassıada duruşmaları sırasında görülmesinden endişe eden cuntacılar, buna önlem almayı da ihmal etmemiş. İstihbaratçı Yarbay Aka, geçtiği durum raporlarından birinde 'Sabık Başvekil'in yüzündeki morlukların acilen kapatılacağını ve Menderes'in Yassıada duruşmalarına 'normal' şekilde yetiştirileceğini müjdeliyor. Aka, "Sabık Başvekilin yüzünde oluşan morluklar mahkeme süresince tedavi edilerek mahkemeye hazır vaziyette intikal edecektir. Saygılarımızla arz olunur efendim" diyor.
HAP VER UYUT
Yarbay Necip Aka'nın, Milli Birlik Komitesi'ne 17 Ekim'de gönderdiği bir rapor ise Başbakan Adnan Menderes'e yapılan işkencelerin dayaktan ibaret olmadığını gösteriyor. Menderes'in okuduğu dini kitaplara el konulurken, gazete ve dergilere ulaşması da engelleniyor.
Menderes'e doktor kontrolünde uyuşturucu haplar da verilerek sürekli uyuklar halde olması sağlanıyor. Aka'nın verdiği bilgeler göre uyuşturucu doz, mahkemeye çıkacağı zamanlarda azaltılıyor duruşma sonrası ise tekrar artırılıyor. Yazıda Menderes'in, sürekli olarak "Beni öldürecekler" diye bağırdığı iddia ediliyor.
UYUŞTURUCUYU KES
Milli Birlik Komitesi'ne Menderes'in içinde bulunduğu durumu anlatan raporun tam metni şu şekilde:
"Milli Birlik Komitesi 17 Ekim 1960 gün ve 7300 / 38367 sayılı emirleriyle Sabık Başvekil Adnan Menderes ve arkadaşlarının kontrolleri dakika dakika izlenmekte izleme raporları düzenli olarak M.B.K.sine bildirilmektedir. Sabık vekilin okuduğu dini içerikli yayınlara ve kitaplara el koyulmuş, rehavete ve bunalıma itecek her türlü gazete ve derginin ulaşımı engellenmiştir. Sabık Başvekilin çok düşünceli olduğu, sürekli dua ettiği, beni öldürecekler, beni öldürecekler şeklinde bağırdığını daha önceki yazımızda ifade etmişidik. Sabık Başvekili doktor muayene ettikten sonra kullandırdığı haplar Sabık Başvekili rahatlatmış sürekli uyur hale getirmiştir. Şu anda mahkemeden önce kullandığı hapları azaltılıyor, mahkemeden sonra aynı dozda uygulama yapılıyor. Herhangi bir sorun gözükmüyor. Saygılarımızla arz ederim."
HAPİSTE DÖVMÜŞLER
Yassıada'da görevli İstihbarat Kısım Amiri Kurmay Yarbay Necip Aka'nın darbecilerin kurduğu Milli Birlik Komitesi'ne 10 Ekim 1960 tarihinde yazdığı raporda, Başbakan Adnan Menderes'e dayak olayı şu şekilde anlatılıyor:
"Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na.
Sabık Başvekil Adnan Menderes'in M.B.K. vermiş olduğu şikayet mektubunun soruşturması neticesinde kendisine yumruk ile vurulduğunu iddia ettiği, subay ve astsubayın ifadesine başvurulmuş. Olayın vuku bulduğunu, başvekilin kendilerine hakaret ettiğini, bundan dolayı birkaç kez vurduklarını itiraf etmişlerdir. İfade tutanakları ektedir. Sabık Başvekilin yüzünde oluşan morluklar mahkeme süresince tedavi edilerek mahkemeye hazır vaziyette intikal edecektir. Saygılarımızla arz olunur efendim."
'KONU KAPANDI KİMSEYE SÖYLEMEYECEK'
İstihbaratçı Yarbay Aka, dayak olayını doğruladığını anlatan 10 Ekim 1960 tarihli raporundan 13 gün sonra Milli Birlik Komitesi'ne konuyla ilgili ikinci bir rapor yazarak 'dayak olayı'nın kapatıldığını ve Başbakan Adnan Menderes'ten konuyla ilgili açıklamaya yapmayacağına dair söz aldıklarını haber veriyor. Yazıda, "Sabık Başvekilin dövülmesi olayı, azami ölçüde dikkat edilerek kapatılmıştır" ifadesi yeralıyor. 23 Ekim 1960 tarihli bilgilendirme yazısı şöyle:
"Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na. Sabık Başvekilin dövülmesi olayı, azami ölçüde dikkat edilerek kapatılmıştır. Sabık Başvekile de bu konu ile ilgili beyanat vermeyeceğine dair söz alınmıştır. Saygılarımla arz ederim, efendim."
AİLEYLE GÖRÜŞME YASAĞI
Yeni Şafak'ın ulaştığı bir diğer belgede ise Başbakan Adnan Menderes'in ailesi ve avukatıyla görüşmesinin kısıtlandığına dikkat çekiliyor:
Milli Birlik Komitesi Başkanlığı'na. Milli Birlik Komitesinin 23 Kasım 1960 gün ve 7327/32443 sayılı emirleriyle, Sabık Başvekilin savunmasını yapan avukatı ve ailesinin görüşmelerini kısıtlayarak, düzenli bir hale getirilmiş ve Sabık Başvekilin ve arkadaşlarının her görüşmesi tutanak haline getirilerek kayıt altına alınmıştır. M.B.Komitesi izin belgesi olmadan mahkemeye hiçbir şahıs ve fert alınmamıştır. Bilgilerinize arz olunur."
HİLYE-İ SEADET GÖZYAŞLARI
Bediüzzaman Said Nursi'nin uzun yıllar her sabah namazından sonra öperek gözyaşı döktüğü 'Hilye-i Seadet' yazısını, 1959 yılında Başbakan Adnan Menderes'e dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik eliyle hediye ettiği ortaya çıktı. Hayatına intihar ederek son verecek Gedik ile o dönem aralarının gergin olduğu bilinen Bediüzzaman'ın, Başbakan'a onun vasıtasıyla hediye göndermesi dikkat çekiyor. Nursi'nin hediyesini her sabah namazından sonra öpen Menderes, bunun ağırlığını taşıyamayacağını belirterek Gedik'ten, bunu iade etmesini istemiş. İşte bu olayı anlatan Gedik'in yazdığı o mektup:
Bu nurun 21 Aralık 1959'da, Bediüzaman Said Nursi'nin Ankara'da Beyrut palas otelinde bilakis ziyaret ettiğimde, Başvekilimiz Adnan Menderes'e hediye verilmesi için bana teslim edilmiş idi. Muhterem Said Nursi Hilye-i Seadet'in kısa hikayesi ile bana teslim etti. Muhterem her sabah namazdan önce Hilye-i Seadet'i 3 defa öpüp alnına götürdüğünü her sabah Peygamberimize dua ettiğini, gözyaşlarının Hilye-i Seadet'in üzerine döküldüğünü, kendisi için bunun çok önemli olduğunu beyan etmiş bu emanetin bundan sonra Başvekilimiz Adnan Menderes'e emanet edilmesinin önemli olduğunu izah etmiş ve verilmek üzere bana teslim edilmiştir. Başvekilimiz Adnan Menderes'e Said Nursi'nin hediyesi teslim edilmiş ve aylar sonra Başvekilimiz aynı uygulamalarla, sabah namazından önce Hilye-i Seadet'e, Peygamberimize dua ederek çok gözyaşı döktüğünü ama bunu taşımaya muktedir olmadığını, emanetin tekrar iade edilmesi için bana teslim etmiştir. Bende bu emaneti benim için çok önemli iki şahsiyetin gözyaşını döktüğü Hilye-i Seadet'i teslim etmemiş, korumaya almışımdır. Vasiyetimdir, bu Hilye-i Seadet gözyaşları ile yoğrulmuş içi Peygamber sevgisi ve aşkı ile tutuşmuş yanmış iki önemli şahsiyetin, gözyaşları ile yoğrulmuş bu emaneti gelecek nesillere anlatınız diye çocuklarıma vasiyet ediyorum.
13 Nisan 1960
Dahiliye Vekili
Namık Gedik