Davutoğlu'ndan flaş fezleke açıklaması
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe Sarayı'ndaki çalışma ofisinde A Haber Ankara temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Akgün'ün HDP'li vekiller hakkında fezlekeler ve dokunulmazlıklarıyla ilgili sorusuna şöyle cevap verdi. 'Fezlekeler konusu rutin işlemlerdir. Fezlekeler Meclis Başkanlığı'na gönderildi, bütçe görüşmelerinden sonra görüşülecek. '
Milletvekili dokunulmazlıklarına ilişkin soruyu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:
"Öncelikle hepimizin dokunulmazlıkların çerçevesi konusunda anlaşmamız, bir mutabakata varmamız lazım. Ben, bana en aykırı fikirlere dahi sahip olsa her milletvekilinin kürsü dokunulmazlığını sonuna kadar savunmamız gerektiğini düşünüyorum ve savunuyorum da. Ne söylerse söylesin, hangi fikri beyan ederse etsin millet adına, milletin kürsüsünde konuşan kimseye dokunulmaz ama aynı şekilde bir insan olarak ve milletten meşruiyeti almış bir Hükümetin Başbakanı olarak da 29 canımızı almış olan ve bu sadece Ankara olayıyla ilgili değil diğer terör olaylarında teşmil edilebilecek şekilde, bir caniye taziye ziyaretine de dokunulmazlık çerçevesinde değerlendirmek mümkün değil."
"Bu rutin bir işlem"
Bugünlerde dokunulmazlık gündemde olduğu için bu fezlekelerin gönderilmesinin sanki yeni bir durummuş gibi algılandığını ifade eden Davutoğlu, "Hayır, rutin bir işlemdir, daha önce başka fezlekeler de aynı usule göre gönderilmiştir. Bütün bunları bütçe sonrasında hep beraber değerlendireceğiz ve Meclis'e ulaşmış fezlekelerle ilgili ne yapacağımız hususunu Meclis Başkanımızla da gerekirse diğer parti temsilcileriyle de görüşürüz. Çünkü bütün Meclis'in onurunu temsil eden bir husus. Yani eminim, Cumhuriyet Halk Partisi de MHP de ve geçen gün de vurguladım HDP'nin makul ve vicdan taşıyan milletvekilleri de bu milletvekilinin bir teröristin taziyesine gitmesini kabul etmemiştir" dedi.
Terör operasyonlarına ilişkin Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Nereye ihtiyaç varsa orada yapılacak. Bu bir sabır gerektiren işlemdir. Nerede ihtiyaç varsa orada yapılacak. Gittiğim her yerde tek tek brifing alıyorum. Şimdi zikrederek burada şuralarda yapılacak diye dikkatlerin çekilmesini arzu etmem. Ama nerelerin kritik olduğunu biliyoruz. Bu hainlerin ve alçakların nerelere özel yığınak yaptıklarını biliyoruz. Bütün bu yığınakları da hesap ederek, ülkenin her bir yerinde İstanbul'da, Konya'da, Ankara'da, İzmir'de olan şartlar sağlanıncaya kadar ve ihtiyaç hissedilen yerlerin hepsinde bu çalışmalar yürütülecek. Ama bunlar çok sayıda değil."
"Paralelle mücadele sürecek"
Başbakan Davutoğlu "Paralelle mücadele hiçbir kurum ayrımı gözetmeden bütün devlet yapısında sürecektir, sürmektedir" dedi.
Fetullah Gülen'in iadesi konusunda yeni bir gelişme olmadığını belirten Davutoğlu, "Türkiye'nin bu konudaki ABD ile ikili ve uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülen teşebbüsleri var. Ümit ederiz en kısa zamanda netice alınır ama bu temaslar sürüyor" diye konuştu.
"Aradaki ayırımı yapmak durumundayız"
Başbakan Davutoğlu, Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Bu tamamıyla hukuki bir süreçtir. Basın özgürlüğü konusunda Türkiye'de kimsenin şüphesi olmamalıdır ama basın faaliyetiyle, basın faaliyetini örterek yapılan başka faaliyetler arasındaki ayrımı da hepimiz yapmak durumundayız. Türkiye'de hükümetimiz aleyhine, Türkiye'de genel olarak eleştirel anlamda yayın yapan çok sayıda basın yayın organı var. Hiçbirisine de herhangi bir hukuki işlem yapılmıyor. Çünkü eleştiri en doğal haktır ama burada söz konusu olan sadece bir basın faaliyeti değil özellikle meşru halk desteği ile iktidara gelmiş bir hükümete ve onun organlarına geçmişten beri yürütülen bir operasyonun neticesinde gelinen bir noktadır. Dolayısıyla burada bu Paralel Yapı'nın ve kara para aklama da dahil birçok işlemin söz konusu olduğu bir hukuki iddianame var ve bunun da nihai kertede belirleyicisi ve bu sürecin yürütücüsü yargı organlarıdır, kesinlikle hükümetimizle bu anlamda yönlendirici bir ilişki hükümetimiz açısından söz konusu değildir. Bu yargı organlarının aldığı kararlar da uygulanacaktır."
"Anayasa Mahkemesinin yetkisinin doğru anlaşılmasını temin etmemiz lazım"
Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül'e ilişkin kararı konusunda Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Anayasa Mahkemesinin birincil mahkemede süregiden bir davayı öne alarak, ki Anayasa Mahkemesi bu anlamda toplumun değişik kesimlerinden gelen ve bazen de hukukçu kimliği olmayan üyelerden de oluşan bir yapı, birincil mahkemenin yerine geçerek, daha sonra karar vermesi gereken Yargıtay'ın yerine kendini koyarak karar vermesi, hukuk sistemimizi keşmekeşe sokar ve gereksiz yere bireysel başvuru hakkının istismar edilmesine ve Anayasa Mahkemesi üzerinde büyük bir baskı oluşmasına yol açar. Hepimizin bunu yeniden düşünmesi ve hep beraber Anayasa Mahkemesinin bu konudaki yetkisinin doğru anlaşılmasını temin etmemiz lazım."
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un değiştirileceği iddialarına ilişkin Davutoğlu, "Şu anda böyle başlamış bir çalışma yok. Bütün bu yaşananlardan sonra bu değerlendirilir" dedi.
"Türkiye'nin maceraya sürüklenmesine izin vermeyiz"
Başbakan Davutoğlu "Türkiye 5 yıldır çevresinde bir ateş çemberinin ve savaşın eşiğinde bir ülke olmasına rağmen istikrarımızı koruduk, demokrasimizi 5 seçimle taçlandırdık, hiçbir şekilde Türkiye'nin istikrarına halel getirmedik. Kimse Türkiye'de her an bir savaşın içinde olacakmışız gibi bir intiba oluşturmasın, Türkiye'nin bir maceraya sürüklenmesine izin vermeyiz" şeklinde konuştu.
Cizre ve Sur'un ardından operasyon yapılacak başka yerleşim merkezlerinin olup olmayacağı yönündeki soruyu Davutoğlu, "Nereye ihtiyaç olursa orada yaparız. Çok açık söylüyorum. Bu sabır gerektiren bir işlemdir. Nerede ihtiyaç varsa orada yapılacak" ifadelerini kullandı.
Gittiği her yerde tek tek brifing aldığını aktaran Davutoğlu, "Şimdi zikrederek burada şunlarda yapılacak diye dikkatlerin oralara çekilmesini arzu etmem ama nerelerin kritik olduğunu biliyoruz. Bu hainlerin, bu alçakların nerelere özel yığınak yaptıklarını biliyoruz. Bütün bu yığınakları da hesap ederek, ülkenin her bir yerinde İstanbul'da, Konya'da, Ankara'da, İzmir'de olan şartlar sağlanıncaya kadar ve ihtiyaç hissedilen yerlerin hepsinde bu çalışmalar yürütülecek ama çok sayıda değil bunlar. En önemli taraf ben Silopi'ye spontan bir şekilde gittim. O akşam karar verdim. Arkadaşları çağırdım, 'Yarın Silopi'ye gidiyorum' dedim. Perşembe akşamı ilgili bakan arkadaşları çağırdım 'Herkes programını değiştirsin, yarın Silopi'ye gideceğim' dedim. Bu benim kararım. Bundan sonra da böyle yapacağım. Benim çekinmediğimi herkes bilir."
"Sur'a da gitmeyi planlıyor musunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabi zaman gelecek. Diyarbakır benim aşkla bağlı olduğum bir şehir. Diyarbakır'a, Sur'a gitmek için kimseden izin de alacak değilim, kimseden de çekinecek değilim. Bu konuda benim tutumumu herkes bilir. Biz Libya'da, Gazze'de bombalar altında Filistin'e girmişiz, yüreğimizde tek bir korku olmadan eşimle birlikte ya da Libya'da yine bombalar altında Bingazi'ye girmişiz. Buralar bizim ülkemiz ve elhamdülillah o şartların da olduğu yerler değil. Bu noktada bizi kimse eleştiriye tabi tutamaz ki bu alınabilecek riskler anlamında söylüyorum. Türkiye ise bugün bir kaç ilçe hariç marjinalleşmiş bazı terör faaliyetleri hariç Türkiye bütün hayatın normal şekilde aktığı demokratik bir hukuk devleti. Dolayısıyla ne zaman gerekirse ülkemin her köşesine her zaman gideriz ve halkımızla buluşuruz."
"Yaza kadar bütün operasyonların bittiği bir Türkiye hayal midir, mümkün müdür? Bazı provokasyonlar olabilir demiştiniz, nevruzu mu kast ettiniz" şeklindeki soruyu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:
"Silopi'ye spontan gittim. Diyarbakır'da ise HDP'liler, günlerce ilan ederek bir eyleme yöneldiler aynı gün ama spontan olarak gittiğim Silopi'de hiç önceden örgütlenmemiş Silopili kardeşlerim, büyük bir muhabbetle, yüzlercesi, binlercesi bizi karşıladı ama Diyarbakır'da halk HDP'ye itibar etmedi. Van'a giden eş başkanın yüzüne kimse bakmadı. Çünkü halkımız bunu çok iyi ayırt edebiliyor. Yürütülen mücadelenin mahiyetini de bu anlamda doğru değerlendiriyor. Buna rağmen bütün bu halk ile teröristi ayırt etmemize ve halkın genelinde son derece tatminkar ve operasyonlardan mutlu bir hal olmasına rağmen bu havayı, atmosferi dağıtmak için birtakım provokasyonlar olabilir. Nevruz yaklaştıkça 'Kırsal kesimde tekrar saldırılara başlayacağız' gibi talimatlar verildiğini biliyoruz. Ellerinden geleni yapıyorlar zaten bu anlamda her türlü provokasyonları yapıyorlar ama bu provokasyonlara halkımız hiçbir zaman yol vermedi, geçit vermedi izin vermedi. Eminim önümüzdeki bahar onların isteği gibi yaslı, kanlı bir bahar değil, bizim istediğimiz gibi yeniden doğuşu simgeleyen nevruzla birlikte ülkenin yeniden ortak bir ruh haliyle doğması anlamında yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir bir taraftan komşu ülkelerdeki istikrarsızlıklar varken diğer taraftan ülke içinde huzursuzluk çıkarmak isteyen birçok çevre varken, 'mutlaka şu tarihten itibaren Türkiye'de terör bitecek gibi bir tarihi kimse veremez. Başka ülkelerde de bu verilemez. Çünkü terör artık her yerde her ülke için her halk için tehdit teşkil eden bir husus ama marjinalize edilecekler, elimizden gelen bütün imkanlarla halkımızın huzurunu engelleyebilmelerine izin verilmeyecek şartlar oluşacak."