1 trilyon dolarlık yiyecek çöpe gitti
Geçenlerde çok acı bir rapor yayınlandı. Avrupa Teftiş Mahkemesi, geçtiğimiz yıl tüm dünyada, 800 milyonu aşkın insanı doyurabilecek miktarda yiyeceğin israf edildiğini açıkladı…
ALEV RİGEL / PARA DERGİSİ
Avrupa Teftiş Mahkemesi geçtiğimiz hafta, iç karartıcı bir raporla yeni yıla başladı. Buna göre Avrupa Birliği ülkeleri, geçtiğimiz yıl, 88 milyon ton yiyecek maddesini çöpe attı. Bu miktar, 200 milyon nüfusu beslemeye yeterli. Avrupa'nın nüfusu ise 743 milyon.
1975'te Lüksemburg'da kurulan ve Avrupa Birliği'nin sayıştayı görevini üstlenen Avrupa Teftiş Mahkemesi, AB fonlarının gereğince yönetilip yönetilmediğini kontrol ediyor. Mahkemenin görevi, israfı önlemek değil. Ancak kötüye giden uygulamalarda ikaz edici bir rol oynayabiliyor.
Mahkemenin hazırladığı raporda, yiyecek israfıyla yeteri kadar mücadele edilmediği, ayrıca bunun sadece Avrupa'nın değil, tüm dünyanın sorunu olduğu belirtildi.
Rapordan sorumlu mahkeme üyesi Bettina Jakobsen, bu konuda üye ülkelerin mevcut politikalarının ahenk içinde çalışması gerektiğine işaret etti ve daha iyi koordinasyonla net hedefler konması gerektiğini hatırlattı.
AB üyesi ülkelerin bireysel önlemlerinin yeterli olmadığına değinen Jakobsen, birlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Örneğin Fransa'da, 400 metrekareden daha büyük marketlerin satılmamış ürünlerinin çöpe etmesi yasak. Bu ve buna benzer yasakların diğer üyelerde de yürürlüğe konması gerekiyor.
Avrupa'nın çöpe giden ürünlerinin faturası 143 milyar euro. İsrafın küresel olarak bir milyar 300 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Bütün dünyada, sanayileşmiş ülkelerde 680 milyar dolar, gelişmekte olan ülkelerde ise 310 milyar dolar olmak üzere toplam bir trilyon dolar civarında bir kayıp söz konusu. Sanayileşmiş ülkelerde kişi başına yıllık 95-115 kilo yiyecek israf edilirken diğer ülkelerde bu rakam 6-11 kilo arası. Çöpe atılan yiyeceklerin sadece dörtte biri bile kurtarılsa, 870 milyon kişinin doyurulabileceği hesaplanıyor. Bu da, açlık sorununun çözülmesi için fazlasıyla yeterli. Tüm dünyada yiyecek israfıyla mücadele eden resmi olarak kayıtlı 68 uluslararası kuruluş bulunuyor.
YİYECEK İSRAF ETMEMEK İÇİN...
1) Alışverişinizi bilinçli yapın: İhtiyaçlarınızın bir listesi olsun. Gereksiz alımlar yapmayın. Yabancılar gereksiz alımlara "impulse buys" (dürtü alımları) diyor. İç güdülerinize hakim olun.
2) Tam ihtiyacınız olan şeyleri alın: Bazen marketlerde alışveriş arabasını tıka basa doldurmuş insanlar görürsünüz. O arabadaki ürünlerin en az dörtte birinin tüketilmeden bozulup atılacağından emin olabilirsiniz. Öyle tüketiciler gibi olmayın.
3) Gerçekçi olun: Ürünlerden fazla alıp stok yapmaya çalışmayın. Çabuk bozulurlar. Üç dört kişilik bir aile iseniz, kilolarca elma almanın bir anlamı olmayacaktır.
4) Şekilsiz ürünleri de satın alın: Nedense şekli bozuk, rengi farklı, boyutu normalden küçük ürünleri almayız. Halbuki pişirdikten sonra o ürünlerin şeklini görmeyeceğiz. Marketler, alınmayan o ürünleri daha sonra çöpe atarlar.
5) Her zaman B planınız olsun: Kafanızdaki marka ya da ürünü bulamadıysanız, benzerini alın ya da vazgeçin. O ürünü bir misafiriniz için masaya getirmeyi planlamış olabilirsiniz. Ama misafiriniz nasıl olsa başka bir markaya "hayır" demeyecektir.
6) FIFO formülünü unutmayın: "First in First out" (İlk giren İlk çıkar) bir bilgisayar ve muhasebe terimidir ama mutfağa da uygulanabilir. Buzdolabında tarihi eski ürünleri önde tutun. Yeniler arkada kalsın. Böylece ürünün bozulmasını önlemiş olursunuz.
7) Attıklarınızı iyi gözlemleyin: Attığınız ürünlere dikkat edin ya da not alın. O ürünü fazla tüketmiyorsunuz demektir. Bir sonraki alışverişinizde o ürünü ya almayın ya da az miktarda alın.
8) Bozulmayan ürünlerden stok yapın: Son kullanma tarihi uzak olan ürünlerden stok yapabilirsiniz. Her ne kadar uzun süre bozulmayan ürünlerde koruyucu katkı maddeleri varsa da bazı ürünler, koruyucuya bile gerek olmadan uzun süre buzdolabınızda ya da kilerinizde kalabilir.
9) Haftanın bir gününü "kalan yemeklere" ayırın: Buzdolabınızda mutlaka önceden kalmış yiyecekler vardır. Haftanın bir günü bunları tüketerek tasarruf yapabilirsiniz. Yabancılar bu alışkanlığa "use it up" (tüket bitir) adını vermiş.
10) İşinizde ev yemekleri tüketin: Öğle yemeği verilmeyen işyerlerinde çalışıyor olabilirsiniz. Evden küçük bir paket içinde iş yerine götüreceğiniz yemekler, size hem para tasarruf ettirir hem de buzdolabında zamanla bozulmamış olur.
11) Ürünün tamamını kullanın: Yemek pişirme aşamasında aldığınız ürünün tamamını kullanın. Bazı bölümleri renk değiştirmiş, solmuş, sertleşmiş, kökü çıkmış diye atmayın. Hatta salatalığın, yeni patatesin kabuklarını soymanız bile gerekmeyebilir.
12) Ürünleri sağlıklı ortamlarda saklayın: Ürünü saklamanız gerekiyorsa onları hava geçirmez kaplar içine koyun. Uygun olanları, buzlukta da saklayabilirsiniz.
13) Artıkları değerlendirin: Aldığınız ürünlerden maksimum fayda sağlamaya çalışın. Örneğin yediğiniz portakalın kabuklarını atmayın. Reçel ya da kek yapımında kullanabilirsiniz.
14) Buzdolabınızı kontrol edin: Buzdolabınız, ürünlerinizi mümkün olan en uzun sürede saklayabilmelidir. İşlevini yerine getiremiyorsa, düğmesini daha soğuk ayarlara çevirin. Ürünleri naylon torbalarıyla buzdolabına koymayın. Dolap içinde soğuk havanın hareketlerini engeller.
15) Ürünlere dikkat edin: Ürünler, son kullanma tarihine ulaştığında hemen bozulmazlar. Bozulup bozulmadığına dikkat edin. Sağlamsa kullanın, atmayın.
16) Kullanmadıklarınızı bağışlayın: Ülkemizde yiyecek bankaları yok ama, kullanmadığımız ürünleri, aş evlerine, ihtiyacı olanlara bağışlayabilirsiniz.
17) Çiftliklere de bağış yapabilirsiniz: Yiyecek artıklarını, çiftliklere hayvan yemi olarak da bağışlayabilirsiniz. Ya da böyle bir imkanınız yoksa ve de bahçeniz varsa biriktirip gübre yapabilirsiniz.
18) Ürünlerinizin hafiyesi olun: Ürünlerinizi iyi gözlemleyin. Hangileri buzdolabında daha uzun süre dayanıyor, hangileri dayanıksız. Böylece çabuk tüketilecek ürünlere öncelik verebilirsiniz.
19) Konserve yapmayı öğrenin: Ürünleri uzun süre saklamanın en iyi yolu, konserve yapmaktır. Örneğin yazın domateslerden konserve yapar, kış boyu kullanabilirsiniz.
20) Turşu yapın: Turşu da konserve kadar etkili bir yoldur. Turşusu kurulmuş hiçbir ürün bozulmaz. Her üründen de turşu yapılabilir.
21) Attığınız şeyler aslında atık değildir: Her ürün, firesiz değerlendirilebilir. Örneğin patates kabukları bile. Kabuklar daha önceden iyice temizlenmişse, kabuklardan kızartma bile yapabilirsiniz. Avrupa'da bir restoranda, kızarmış patates kabukları biraz etle birlikte masanıza 20 euro'ya gelir.
22) Tabağınızı temizleyin: Eskiler buna "sünnetleme" derler. Tabağınızda hiçbir şey bırakmayın. Hele pilav yiyorsanız, bir kırıntı bile israf etmemelisiniz. Pirincin ne zorluklarla yetiştirildiğini unutmayın.
23) Kalanları paket ettirin: Restoranda yemek yiyorsanız ve yedikleriniz fazla geldiyse, garsondan geri kalanları paket ettirmesini söylemekten utanmayın. Eve getirdikleriniz daha sonra size bir öğün yemek olur.
24) Paylaşın: Yine restoranda yemek yediğinizi var sayıyoruz. Tabağınızda çok şey varsa, yemeğe başlamadan önce eşinizle, dostunuzla, çocuğunuzla paylaşma yoluna gidin.
25) Açık büfelerde tabağınızı küçük tutun: Açık büfeler, yiyeceklerin en çok israf edildiği masalardır. Açken her şeyi yiyeceğinizi düşünürsünüz. Tabağınızı doldurursunuz. Ama sonra tabağınızda ne kadar çok yenmemiş ürün kaldığını görürsünüz.
26) İnsanları eğitin: Besin maddelerinin çöpe atılmaması konusunda çocuklarınızı, arkadaşlarınızı, dostlarınızı eğitebilir, onlara yol gösterebilirsiniz.
27) Dikkatli olun: Bazı ülkelerde çöpe attığınız meyve-sebze yüzünden ağır bir para cezası bile alabilirsiniz. O ülkelerde yaşamanız gerekmiyor. Turist olmanız yeterli.
28) İyi düşünün: Yiyecek israf ederseniz, hem bir sonraki alışverişinizde daha çok ödeme yaparsınız hem de sera gazlarında yüzde 10 rolünüz olur.
Avrupa Teftiş Mahkemesi geçtiğimiz hafta, iç karartıcı bir raporla yeni yıla başladı. Buna göre Avrupa Birliği ülkeleri, geçtiğimiz yıl, 88 milyon ton yiyecek maddesini çöpe attı. Bu miktar, 200 milyon nüfusu beslemeye yeterli. Avrupa'nın nüfusu ise 743 milyon.
1975'te Lüksemburg'da kurulan ve Avrupa Birliği'nin sayıştayı görevini üstlenen Avrupa Teftiş Mahkemesi, AB fonlarının gereğince yönetilip yönetilmediğini kontrol ediyor. Mahkemenin görevi, israfı önlemek değil. Ancak kötüye giden uygulamalarda ikaz edici bir rol oynayabiliyor.
Mahkemenin hazırladığı raporda, yiyecek israfıyla yeteri kadar mücadele edilmediği, ayrıca bunun sadece Avrupa'nın değil, tüm dünyanın sorunu olduğu belirtildi.
Rapordan sorumlu mahkeme üyesi Bettina Jakobsen, bu konuda üye ülkelerin mevcut politikalarının ahenk içinde çalışması gerektiğine işaret etti ve daha iyi koordinasyonla net hedefler konması gerektiğini hatırlattı.
AB üyesi ülkelerin bireysel önlemlerinin yeterli olmadığına değinen Jakobsen, birlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Örneğin Fransa'da, 400 metrekareden daha büyük marketlerin satılmamış ürünlerinin çöpe etmesi yasak. Bu ve buna benzer yasakların diğer üyelerde de yürürlüğe konması gerekiyor.
Avrupa'nın çöpe giden ürünlerinin faturası 143 milyar euro. İsrafın küresel olarak bir milyar 300 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Bütün dünyada, sanayileşmiş ülkelerde 680 milyar dolar, gelişmekte olan ülkelerde ise 310 milyar dolar olmak üzere toplam bir trilyon dolar civarında bir kayıp söz konusu. Sanayileşmiş ülkelerde kişi başına yıllık 95-115 kilo yiyecek israf edilirken diğer ülkelerde bu rakam 6-11 kilo arası. Çöpe atılan yiyeceklerin sadece dörtte biri bile kurtarılsa, 870 milyon kişinin doyurulabileceği hesaplanıyor. Bu da, açlık sorununun çözülmesi için fazlasıyla yeterli. Tüm dünyada yiyecek israfıyla mücadele eden resmi olarak kayıtlı 68 uluslararası kuruluş bulunuyor.
YİYECEK İSRAF ETMEMEK İÇİN...
1) Alışverişinizi bilinçli yapın: İhtiyaçlarınızın bir listesi olsun. Gereksiz alımlar yapmayın. Yabancılar gereksiz alımlara "impulse buys" (dürtü alımları) diyor. İç güdülerinize hakim olun.
2) Tam ihtiyacınız olan şeyleri alın: Bazen marketlerde alışveriş arabasını tıka basa doldurmuş insanlar görürsünüz. O arabadaki ürünlerin en az dörtte birinin tüketilmeden bozulup atılacağından emin olabilirsiniz. Öyle tüketiciler gibi olmayın.
3) Gerçekçi olun: Ürünlerden fazla alıp stok yapmaya çalışmayın. Çabuk bozulurlar. Üç dört kişilik bir aile iseniz, kilolarca elma almanın bir anlamı olmayacaktır.
4) Şekilsiz ürünleri de satın alın: Nedense şekli bozuk, rengi farklı, boyutu normalden küçük ürünleri almayız. Halbuki pişirdikten sonra o ürünlerin şeklini görmeyeceğiz. Marketler, alınmayan o ürünleri daha sonra çöpe atarlar.
5) Her zaman B planınız olsun: Kafanızdaki marka ya da ürünü bulamadıysanız, benzerini alın ya da vazgeçin. O ürünü bir misafiriniz için masaya getirmeyi planlamış olabilirsiniz. Ama misafiriniz nasıl olsa başka bir markaya "hayır" demeyecektir.
6) FIFO formülünü unutmayın: "First in First out" (İlk giren İlk çıkar) bir bilgisayar ve muhasebe terimidir ama mutfağa da uygulanabilir. Buzdolabında tarihi eski ürünleri önde tutun. Yeniler arkada kalsın. Böylece ürünün bozulmasını önlemiş olursunuz.
7) Attıklarınızı iyi gözlemleyin: Attığınız ürünlere dikkat edin ya da not alın. O ürünü fazla tüketmiyorsunuz demektir. Bir sonraki alışverişinizde o ürünü ya almayın ya da az miktarda alın.
8) Bozulmayan ürünlerden stok yapın: Son kullanma tarihi uzak olan ürünlerden stok yapabilirsiniz. Her ne kadar uzun süre bozulmayan ürünlerde koruyucu katkı maddeleri varsa da bazı ürünler, koruyucuya bile gerek olmadan uzun süre buzdolabınızda ya da kilerinizde kalabilir.
9) Haftanın bir gününü "kalan yemeklere" ayırın: Buzdolabınızda mutlaka önceden kalmış yiyecekler vardır. Haftanın bir günü bunları tüketerek tasarruf yapabilirsiniz. Yabancılar bu alışkanlığa "use it up" (tüket bitir) adını vermiş.
10) İşinizde ev yemekleri tüketin: Öğle yemeği verilmeyen işyerlerinde çalışıyor olabilirsiniz. Evden küçük bir paket içinde iş yerine götüreceğiniz yemekler, size hem para tasarruf ettirir hem de buzdolabında zamanla bozulmamış olur.
11) Ürünün tamamını kullanın: Yemek pişirme aşamasında aldığınız ürünün tamamını kullanın. Bazı bölümleri renk değiştirmiş, solmuş, sertleşmiş, kökü çıkmış diye atmayın. Hatta salatalığın, yeni patatesin kabuklarını soymanız bile gerekmeyebilir.
12) Ürünleri sağlıklı ortamlarda saklayın: Ürünü saklamanız gerekiyorsa onları hava geçirmez kaplar içine koyun. Uygun olanları, buzlukta da saklayabilirsiniz.
13) Artıkları değerlendirin: Aldığınız ürünlerden maksimum fayda sağlamaya çalışın. Örneğin yediğiniz portakalın kabuklarını atmayın. Reçel ya da kek yapımında kullanabilirsiniz.
14) Buzdolabınızı kontrol edin: Buzdolabınız, ürünlerinizi mümkün olan en uzun sürede saklayabilmelidir. İşlevini yerine getiremiyorsa, düğmesini daha soğuk ayarlara çevirin. Ürünleri naylon torbalarıyla buzdolabına koymayın. Dolap içinde soğuk havanın hareketlerini engeller.
15) Ürünlere dikkat edin: Ürünler, son kullanma tarihine ulaştığında hemen bozulmazlar. Bozulup bozulmadığına dikkat edin. Sağlamsa kullanın, atmayın.
16) Kullanmadıklarınızı bağışlayın: Ülkemizde yiyecek bankaları yok ama, kullanmadığımız ürünleri, aş evlerine, ihtiyacı olanlara bağışlayabilirsiniz.
17) Çiftliklere de bağış yapabilirsiniz: Yiyecek artıklarını, çiftliklere hayvan yemi olarak da bağışlayabilirsiniz. Ya da böyle bir imkanınız yoksa ve de bahçeniz varsa biriktirip gübre yapabilirsiniz.
18) Ürünlerinizin hafiyesi olun: Ürünlerinizi iyi gözlemleyin. Hangileri buzdolabında daha uzun süre dayanıyor, hangileri dayanıksız. Böylece çabuk tüketilecek ürünlere öncelik verebilirsiniz.
19) Konserve yapmayı öğrenin: Ürünleri uzun süre saklamanın en iyi yolu, konserve yapmaktır. Örneğin yazın domateslerden konserve yapar, kış boyu kullanabilirsiniz.
20) Turşu yapın: Turşu da konserve kadar etkili bir yoldur. Turşusu kurulmuş hiçbir ürün bozulmaz. Her üründen de turşu yapılabilir.
21) Attığınız şeyler aslında atık değildir: Her ürün, firesiz değerlendirilebilir. Örneğin patates kabukları bile. Kabuklar daha önceden iyice temizlenmişse, kabuklardan kızartma bile yapabilirsiniz. Avrupa'da bir restoranda, kızarmış patates kabukları biraz etle birlikte masanıza 20 euro'ya gelir.
22) Tabağınızı temizleyin: Eskiler buna "sünnetleme" derler. Tabağınızda hiçbir şey bırakmayın. Hele pilav yiyorsanız, bir kırıntı bile israf etmemelisiniz. Pirincin ne zorluklarla yetiştirildiğini unutmayın.
23) Kalanları paket ettirin: Restoranda yemek yiyorsanız ve yedikleriniz fazla geldiyse, garsondan geri kalanları paket ettirmesini söylemekten utanmayın. Eve getirdikleriniz daha sonra size bir öğün yemek olur.
24) Paylaşın: Yine restoranda yemek yediğinizi var sayıyoruz. Tabağınızda çok şey varsa, yemeğe başlamadan önce eşinizle, dostunuzla, çocuğunuzla paylaşma yoluna gidin.
25) Açık büfelerde tabağınızı küçük tutun: Açık büfeler, yiyeceklerin en çok israf edildiği masalardır. Açken her şeyi yiyeceğinizi düşünürsünüz. Tabağınızı doldurursunuz. Ama sonra tabağınızda ne kadar çok yenmemiş ürün kaldığını görürsünüz.
26) İnsanları eğitin: Besin maddelerinin çöpe atılmaması konusunda çocuklarınızı, arkadaşlarınızı, dostlarınızı eğitebilir, onlara yol gösterebilirsiniz.
27) Dikkatli olun: Bazı ülkelerde çöpe attığınız meyve-sebze yüzünden ağır bir para cezası bile alabilirsiniz. O ülkelerde yaşamanız gerekmiyor. Turist olmanız yeterli.
28) İyi düşünün: Yiyecek israf ederseniz, hem bir sonraki alışverişinizde daha çok ödeme yaparsınız hem de sera gazlarında yüzde 10 rolünüz olur.