Müridi sordu Fethullah Gülen yanıtladı. Ancak Pensilvanya'daki malikanesinden açıklamalar yapan Gülen'in ne söylediği anlaşılmadı. Türkçe'den iz yoktu. İşte Gülen Dil Kurumu! Vakıa: Olgu (Arapça) Muttali: Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş (Eskimiş Arapça) Mansıp: Makam, yüksek dereceli memuriyet (Arapça) Hulus: Gönül temizliği (Arapça) Eza: Üzme, sıkıntı verme, üzgü (Arapça) Kıtmir: Yedi Uyurlar'ın köpeği Şenaat: İğrençlik, kötülük, alçaklık (Arapça) Denaet: Alçaklık (Arapça) Muvazene: Denge (Arapça) Vakar: Ağırbaşlılık (Arapça) Vifak: Barış, uygunluk (Osmanlıca) İz'an: Anlayış, anlama yeteneği (Arapça) Füru hükum: İsim: Dallar, kollar, ayrıntılar. Hukuk: Çocuklar, torunlar (Arapça) Akaid bahsi: Kuralları toplayan kitap Taalluk: İlgisi olma, ilgisi bulunma, ilgi, ilinti (Eskimiş Arapça) Akıdevi: Gönülden bağlanmak (Arapça) Tekfir: Kâfir sayma (Arapça) Tadlil: Azdırmak, ayartmak. Günah işletmek. (Osmanlıca) Ehl-i küfrün: Küfürün ehli (Arapça) Hilâf-ı vâki: Gerçeğe zıt, aykırı (Arapça) Mülhit: Dinden çıkan, dinsiz (Arapça) Nâbecâ: Yersiz (Farsça) Nâsezâ: Layık olmayan (Farsça) Rikkat: İncelik, naziklik (Arapça) Mağfiret: Bağışlama (Arapça) Feraset: Anlayış, sezgi, zeka (Arapça) Tezvirat: Yalan dolan şeyler, kovuculuklar (Arapça) İktifa: Yetinme (Arapça) Dünya-yı dûn: Alçak, aşağı, aşağılık dünya (Arapça) Mütecaviz: Saldırgan, saldırıcı, sataşkan (Arapça) Tarassut: Gözleme, gözetleme, dikkatle bakma (Arapça) Hilâf-ı vaki: Aykırı ters durmak (Arapça) Tân etmek: Kötülemek, dil uzatmak (Arapça) Mülâhaza: Düşünce (Arapça) Müşahede: Görme (Arapça) Atf-ı cürüm: Suçlamak (Arapça) İnkisar-ı hayal: Hayal kırıklığı (Arapça) Baliğ: Ergen (Arapça) Vaaz-u nasihat: Nasihat etmek (Arapça) Liyakatsizlik: Uygunsuz (Arapça) Âmme hakkı: Kamu hakkı (Arapça) Dayelik: Dadılık (Arapça) Naspedilen: Atanan (Arapça) Mahfuz: Saklanmış, korunmuş (Arapça) Hakeza: Bunun gibi böyle (Arapça) Tefessüh: Çürüme, bozulma (Arapça) Güft-u gû: Dedikodu (Arapça) Vehim: Kuruntu (Arapça) Şaki: Haydut (Arapça) Tavzih: Açıklama, aydınlatma (Arapça) Tashih: Düzeltme metni (Arapça) Tecziye: Cezalandırma (Arapça) Salahat: Günahsızlık (Osmanlıca) Müeyyide: Yaptırım (Arapça) Raci olan: Alakası olan, ilgilendiren (Arapça) Abid: İbadet eden (Arapça) Zâhid: Allah'tan korkan İrtikâp: Kötülük etme (Arapça) Sigaya: Sorgu (Arapça) Acizane: Nezaket (Arapça) Huşûnet: Kabalık, kırıcılık (Arapça) Eracif: Uydurma, yalan sözler (Arapça) İktiza: Gerekli olma, gerekme (Arapça) İçtihat: Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış (Arapça) Hatar: Tehlike, uçurum (Arapça) Müktesebat: Edinilen, kazanılan bilgiler (Arapça) Hüsnü misal: Güzel örnek (Arapça) Tavazzuh: Açıklık kazandırma, aydınlatma (Arapça) Münafi: Aksi, aykırı, muhalif (Arapça) Mevhum: Varsayılan (Arapça) Mer'i hukuk: Geçerli hukuk düzeni (Arapça) Ye'se kapılmak: Umutsuzluk (Arapça) Muvazenesizce: Ne yaptığını bilmeyen, dengesiz (Arapça) Hezeyan: Saçmalama (Arapça) Cihanşümûl: Evren (Osmanlıca) Ezâ ve cefâlar: Üzme, sıkıntı verme (Arapça) Lütfu: Yardım, ihsan, inayet, atıfet (Arapça) Tezvirât: Yalan dolan şeyler, kovculuklar (Arapça) Sükûn: Sakin olma (Arapça) Tûl-i emel: Gelecek arzusu. Hırs (Arapça) Kasvet-i kalbiye: Kalp sıkıntısı (Arapça) Ukba: Ahiret, öbür dünya, 2. Ceza. (Arapça) İtikadi: İnanç, bir fikre veya dinin temel prensiplerine inanma (Arapça) Akaide: Akideler, inançla ilgili temel ilkeler (Arapça) Müteveccihen: Bir yere doğru gitmek üzere. Bir şeyi yapmaya yönelmiş olarak... (Arapça) Gadretme: Hainlik (Arapça) Tefessüh: Alçaklaşmak (Arapça) Müstağni: Yetiştiren (Arapça) Tekebbür: Kibir (Arapça) Sinayet: Himaye (Arapça) İnhiraf: Sapıtma (Arapça) Meşbu: Tok (Arapça) Dehalet: Sığınmak (Arapça) Vifak: Barış (Arapça) Füru: Aciz, beceriksiz (Arapça) Hocanın röportaj sırasında kullandığı kelimelerden bazılarının Türk Dil Kurumu'nda karşılığı yok...