Bekir Bozdağ'dan Diyanet çıkışı
Bekir Bozdağ,136. maddenin yeni anayasa çalışmasında yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve yetkilerini düzenleyen 136. maddenin yeni anayasa çalışmasında yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Yeni düzenlemede laiklikle bağdaşmayan hususun Diyanet İşleri Başkanlığı'nı düzenleyen maddeden çıkartılmasında fayda olduğunu belirten Bozdağ, "Diyanet'in görevi, İslam konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. Bunu neye göre yapacak? Laikliğe göre değil, bunu, Kur'an ve sünnete göre yapacak" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Sapanca' da Güral Otelde düzenlenen Müftüler toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Bozdağ şunları söyledi;
"Türkiye'de yeni bir anayasa çalışması yapılıyor şu anda. Meclis başkanımızın başkanlığında siyasi parti temsilcilerinden oluşan anayasa uzlaşma komisyonu çalışmalarına devam ediyor. Umarız Türkiye herkesin kendisini hür hissettiği bir ortamda kendi iradesiyle katıldığı bir komisyonda milletin sesine kulak veren milletin istediğini milletin anayasasına dönüştüren bir adımı başarıyla atmış olur. Yeni bir anayasayla Türkiye yoluna devam etmiş olur. Çünkü bizim anayasamız 1982 tarihini taşıyor ve darbe anayasası, bunun ayrılmaz bir vasfı. Öyleyse 2012 tarihini taşıyan yeni bir anayasayla Türkiye'nin yoluna devam etmesi Türkiye'nin her alanda güçlenmesi bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı'mızı ilgilendiren maddeler de var. Burada değişik tartışmalar yapılıyor. Kimileri Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın, kimileri şöyle olsun kimileri böyle olsun, kimileri mezhepler tarikatlara göre temsiller olsun, herkes birşey söylüyor bütün görüşlere hepimizin saygısı var bunda kimsenin tereddütü yok. Birşeyin altını çizmekte ben büyük fayda görüyüorum o da şu; Diyanet İşleri Başkanlığı bana göre bu ülkenin çimentosudur. Birliğinin, dirliğinin, huzurunun, kardeşlik hukukunun güçlenmesinin çimentosudur. Bu çimentoyu bozacak adımları atmaktan kaçınmamız lazım. Başlangıçta baktığınızda 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduğunda ona verilen kıymeti de bu açıdan görmek lazım. Bir yandan askeriyeye bir kıymet veriliyor, bir yandan meclise bir kıymet veriliyor, bir yandan yargıya bir kıymet veriliyor, bir yandan diyanete bir kıymet veriliyor. Çünkü bu milleti ayakta tutan unsurların hepsine bir değer veriliyor. Ona göre de bir yer veriliyor. Zaman içerisinde bu yer Diyanet İşleri Başkanlığı protokolde en son 52. sıraya geldi. Şimdi bu yerleri iade etme zamanı. Biz protokolle ilgili adımı attık. Bu bir lütuf değil gasp edilen bir hakkın sahibine iadesidir. Bizim yaptığımız bu. Onun için Diyanet İşleri Başkanlığı'yla ilgili düzenleme yapılırken mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı'nı koruyucu anayasal bir kurum olarak varlığını devam ettirici iradenin yeni anayasaya da yansımasında son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
"DİYANET GÖREVİNİ LAİKLİĞE GÖRE DEĞİL, KURAN VE SÜNNETE GÖRE YAPACAK "
Bozdağ " 136. madde Diyanet İşleri Başkanlığını düzenliyor. Bu madde içerisinde laiklik ilkesiyle bağdaşmayan bir husus var. Yeni düzenlemede laiklikle bağdaşmayan bu hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı'nı düzenleyen maddeden çıkartılmasında fayda vardır. Nedir o bakarsanız genel idare içerisinde yer alan "Diyanet İşleri Başkanlığı Laiklik İlkesi doğrultusunda" diye başlıyor. Yani görevini yaparken Laiklik İlkesi doğrultusunda görev yapar diye bir görev tanımı burada yapılıyor. Yani laikliğin izin verdiği kadar din anlatımına, laikliğin izin verdiği kadar bir hizmete izin veren bir yapı var. Halbuki biz biliyoruz ki; anayasamızda laiklikle ilgili maddelerin gerekçesinde de çok açıkca yazıyor ki laiklik dinin devlete, devletin de dine karışmaması tüm inançların teminatı sigortası olması herkesin inandığı gibi yaşamasının laiklik sigortasıdır. O ona karışmaz, kural koyuyor ama 136. madde'ye baktığınızda diyor ki; anlatabilirsin ama benim izin verdiğim kadar. Bu müdahaleci bir laiklik anlayışıdır, doğru birşey değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi İslam konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. Bunu neye göre yapacak laikliğe göre değil bunu Kuran ve sünnete göre yapacak. Onun içinde buradaki bu düzenlemenin laiklik ilkesine uygun hale getirilmesinde fayda vardır. Çünkü Türkiye'de ve bütün dünyada herkesin kabul ettiği genel geçer laiklik tanımına bu düzenleme uymamaktadır. Buna göre bir düzeltmenin buna göre bir değişikliğin laikliğe uygun bir adımın 136. maddede atılmasında büyük fayda olduğunu düşünüyoruz. Umarız Uzlaşma Komisyonu Üyeleri Diyanet İşleri Başkanlığını tanzim ederken Laiklik İlkesi çerçevesinde bu laikliğe aykırı olan sınırlamayı müdahaleyi ortadan kaldıran bir adımı birlikte atarlar."dedi...
DHA
Yeni düzenlemede laiklikle bağdaşmayan hususun Diyanet İşleri Başkanlığı'nı düzenleyen maddeden çıkartılmasında fayda olduğunu belirten Bozdağ, "Diyanet'in görevi, İslam konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. Bunu neye göre yapacak? Laikliğe göre değil, bunu, Kur'an ve sünnete göre yapacak" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Sapanca' da Güral Otelde düzenlenen Müftüler toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Bozdağ şunları söyledi;
"Türkiye'de yeni bir anayasa çalışması yapılıyor şu anda. Meclis başkanımızın başkanlığında siyasi parti temsilcilerinden oluşan anayasa uzlaşma komisyonu çalışmalarına devam ediyor. Umarız Türkiye herkesin kendisini hür hissettiği bir ortamda kendi iradesiyle katıldığı bir komisyonda milletin sesine kulak veren milletin istediğini milletin anayasasına dönüştüren bir adımı başarıyla atmış olur. Yeni bir anayasayla Türkiye yoluna devam etmiş olur. Çünkü bizim anayasamız 1982 tarihini taşıyor ve darbe anayasası, bunun ayrılmaz bir vasfı. Öyleyse 2012 tarihini taşıyan yeni bir anayasayla Türkiye'nin yoluna devam etmesi Türkiye'nin her alanda güçlenmesi bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı'mızı ilgilendiren maddeler de var. Burada değişik tartışmalar yapılıyor. Kimileri Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın, kimileri şöyle olsun kimileri böyle olsun, kimileri mezhepler tarikatlara göre temsiller olsun, herkes birşey söylüyor bütün görüşlere hepimizin saygısı var bunda kimsenin tereddütü yok. Birşeyin altını çizmekte ben büyük fayda görüyüorum o da şu; Diyanet İşleri Başkanlığı bana göre bu ülkenin çimentosudur. Birliğinin, dirliğinin, huzurunun, kardeşlik hukukunun güçlenmesinin çimentosudur. Bu çimentoyu bozacak adımları atmaktan kaçınmamız lazım. Başlangıçta baktığınızda 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduğunda ona verilen kıymeti de bu açıdan görmek lazım. Bir yandan askeriyeye bir kıymet veriliyor, bir yandan meclise bir kıymet veriliyor, bir yandan yargıya bir kıymet veriliyor, bir yandan diyanete bir kıymet veriliyor. Çünkü bu milleti ayakta tutan unsurların hepsine bir değer veriliyor. Ona göre de bir yer veriliyor. Zaman içerisinde bu yer Diyanet İşleri Başkanlığı protokolde en son 52. sıraya geldi. Şimdi bu yerleri iade etme zamanı. Biz protokolle ilgili adımı attık. Bu bir lütuf değil gasp edilen bir hakkın sahibine iadesidir. Bizim yaptığımız bu. Onun için Diyanet İşleri Başkanlığı'yla ilgili düzenleme yapılırken mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı'nı koruyucu anayasal bir kurum olarak varlığını devam ettirici iradenin yeni anayasaya da yansımasında son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
"DİYANET GÖREVİNİ LAİKLİĞE GÖRE DEĞİL, KURAN VE SÜNNETE GÖRE YAPACAK "
Bozdağ " 136. madde Diyanet İşleri Başkanlığını düzenliyor. Bu madde içerisinde laiklik ilkesiyle bağdaşmayan bir husus var. Yeni düzenlemede laiklikle bağdaşmayan bu hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı'nı düzenleyen maddeden çıkartılmasında fayda vardır. Nedir o bakarsanız genel idare içerisinde yer alan "Diyanet İşleri Başkanlığı Laiklik İlkesi doğrultusunda" diye başlıyor. Yani görevini yaparken Laiklik İlkesi doğrultusunda görev yapar diye bir görev tanımı burada yapılıyor. Yani laikliğin izin verdiği kadar din anlatımına, laikliğin izin verdiği kadar bir hizmete izin veren bir yapı var. Halbuki biz biliyoruz ki; anayasamızda laiklikle ilgili maddelerin gerekçesinde de çok açıkca yazıyor ki laiklik dinin devlete, devletin de dine karışmaması tüm inançların teminatı sigortası olması herkesin inandığı gibi yaşamasının laiklik sigortasıdır. O ona karışmaz, kural koyuyor ama 136. madde'ye baktığınızda diyor ki; anlatabilirsin ama benim izin verdiğim kadar. Bu müdahaleci bir laiklik anlayışıdır, doğru birşey değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi İslam konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. Bunu neye göre yapacak laikliğe göre değil bunu Kuran ve sünnete göre yapacak. Onun içinde buradaki bu düzenlemenin laiklik ilkesine uygun hale getirilmesinde fayda vardır. Çünkü Türkiye'de ve bütün dünyada herkesin kabul ettiği genel geçer laiklik tanımına bu düzenleme uymamaktadır. Buna göre bir düzeltmenin buna göre bir değişikliğin laikliğe uygun bir adımın 136. maddede atılmasında büyük fayda olduğunu düşünüyoruz. Umarız Uzlaşma Komisyonu Üyeleri Diyanet İşleri Başkanlığını tanzim ederken Laiklik İlkesi çerçevesinde bu laikliğe aykırı olan sınırlamayı müdahaleyi ortadan kaldıran bir adımı birlikte atarlar."dedi...
DHA